En başta Zaman'ı canlıların algılarıyla ele almayı bırakmalısınız.
Canlının zaman algısı, sinir sistemi, o anki fiziksel-psikolojik durumu ve metabolizma hızlarıyla farklı olabilir.
BUNLARIN FİZİK AÇISINDAN HİÇ BİR ÖNEMİ ve DEĞERİ YOK.
Çünkü fizik formül ve hesaplamalarına giremeyecek ve tamamen öznel yargılar.
Aynı zaman süresini, aynı koşullar altında aynı kişinin aynı şekille değerlendireceğinin bile kesinliği yok.
O yüzden, kişisel algı ile evreni açıklamaya çalışmak, METAFİZİK'in bir konusu...
Zaman ve Zaman algısına gelince..
Bence iki tür Zaman var.
Bir tanesi Evrenin genişlemesinden kaynaklanan bir Zaman,
Hızı sabittir, akışı tek yöne ve sabittir, Evrendeki tüm kuantum düzeyi titreşimin kaynağı/sebebidir.
Bu düzeydeki Zaman birimi ise Planck süresidir. Yani bir enerji birimi kuantanın, bir titreşim periodudur.
Bu Zaman Uzay ile içiçe geçmiştir. Daha doğrusu onun tarayarak ilerlediği için, bu dokuyu titreştiriyor. Deniz (Uzay)+ Dalga (Zaman) gibi...
Diğeri ise kütleye has Zaman. Öbürünün bir türevidir. Bağımsız değildir.
(Bence, enerji birimlerinin, birbirlerine tutunup nötr sistemler oluşturmalarını Evren genişlemesi kökenli Zaman'ın momentumu sağlamıştır. ).
Fark, kütle Zaman algısını, en küçük biriminin titreşim periyod miktarına göre yapar.
Bu mantığı sezyum atom titreşimine dayalı saatlerle anlayabilirsiniz.
Burada önemli olan, titreşim miktarıdır ki bu da SÜRE'yi gösterir.
Kütlenin algıladığı "Süre", titreşim sayısına bağlıdır ve Hız arttıkça titreşim genlikleri arttığı için, genişler. Buna da Zaman genişlemesi diyoruz.
Tüm ölçümlerimiz temel de, bir enerji biriminin bir titreşim periyoduna ve dalga boyuna dayanıyor. Yani 1 Planck Mesafesinde , 1 Planck Zamamında gerçekleşen titreşim periyoduna...
Ondan sonra türlere, ihtiyaçlara göre kıyaslamaya dayanarak çeşitli ölçü sistemleri ve birimleri geliştirilmiştir.