0

Soru da, soranın bilgi eksikliği olduğu görülüyor. Bunu eleştirmek ne derece doğru? Bilemiyorum... Başkalarının eleştirilerini göze alıp, soru sorabilmek, bilmediğini-anlamadığını göstermek bir erdemdir. Çoğumuz, o kadar güçlü değiliz. Soran arkadaşımız; yaş , imkan veya çevre nedeni ile bu konuda doğru şekilde soru soracak kadar bilgi edinmemişte olabilir. Sonuçta burası, sorma cesareti gösterenler için ve isteyenler tarafından da cevap yazılan bir yer. Sorusundan ne kast ettiğini düşünerek cevaplamaya çalışacağım. Eksik ve yanlışlarımı tamamlayıp, düzeltirseniz sevinirim. Öncelikle kütleçekimine sebep olan şey, nesnelerin kütlelerinden kaynaklanan kütleçekim kuvvetidir. Uzayın genişlediği yakın zamanlarda, son 80-90 yılda farkedilmiş ve kanıtlanmıştır. Aslen buna neyin sebep olduğu bilinmiyor. Bu nedenle varlığı kanıtlanmamış ama gözlem sonuçları ile uyuşacak şekilde soruya cevap verdiği için, buna "kara enerji" denmiştir. Böyle bir enerjinin varlığını kabul edip, evreni bu gözle ele aldıklarında ise , bu enerjinin birbirinden uzak gök cisimlerini ayrımasından dolayı, kütle çekimi ile benzerliği olduğu düşünülmüş ve anti kütleçekimi olabileceği gündeme getirilmiş. Hesaplamalarda da kütleçekim kuvveti ile ters işaretli olarak ele alınıyor bu yüzden. (Bildiğim kadarı ile...) Bu durumda sorunuzun ilk kısmı olan, dünyanın kütleçekiminin, evrenin genişlemesinden etkilenmeyeceğini çıkartabiliriz. İkisi farklı olgular. Uzaya atılan roketler, dünyadan ayrılmak için önce dünyanın kütleçekim kuvvetini yani yer çekimini yenmek zorundalar. Bunun bir alt -en düşük hız taban limit var. (Yanlış değil ise, serbest düşme ivmesinden biraz fazla bir ivme olması gerekiyor.) Dünyanın yerçekim kuvvetini alt eden roketler, üzerlerinde dünyadan uzaklaşamaya yetecek bir kuvvet olduğu sürece, dünyaya düşmezler. Ancak onları bu yörüngede tutmaya yetecek enerjileri= hızları yok ise, Uzay Boşluğunda ağırlıksız oldukları halde, dünyanın kütle çekim alanında kaldıkları sürece, eninde sonunda dünya ya düşerler. Ama dünyanın yerçekimini yenmiş ve kütleçekim alanından yeterince uzaklaşmış bir nesnenin dünyaya düşüşü pek mümkün değil. Uzay'ın en önemli özelliklerinden biri de , aslında soyut yönlerin olmayışıdır. Dünya da iken soyut yön tariflerimizi, kütle çekim kuvvetinin vektörüne veya diğer nesnelerin durumuna göre yaparız. Yani "aşağı" dememiz için, önce neye göre "aşağı yön" olduğunu tanımlamalıyız. Yoksa uzayda yukarı-aşağı gibi yönler anlamsız olur. Maşrapa'nın da eleştirdiği nokta aslında bu... Yön tanımınızı hayretle karşılamış. Diğer yandan sorunuzda "aşağı" kavramı ile "serbest düşme" durumunu sorguladığınızı düşünüyorum. Evet, uzaydaki bir nesne, "sürekli serbest düşme" durumundadır. Buna benzer durum, dünya da düşen bir nesnenin ağırlıksız olma durumu ile aynıdır. Bu yüzden serbest düşme deniyor. Ama gerçekte uzaydaki durum ile, dünyadaki serbest düşme aynı şey değiller. En azından sonuçları açısından... O yüzden uzayda aşağısı olarak kabul edebileceğimiz bir yön yoktur. Serbest düşme içinde belirtebileceğimiz kesin bir cevap yok... (Not: Bunlar bildiğim kadarıyla bilimsel olarak genel kabul edilmiş ve benimsenmiş yaklaşımlardır. Size, kendi düşüncelerimi yansıtmadan bunları vermeye çalıştım. Şahsi olarak bu konularda farklı bakış açılarına sahibim.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 6 yıl önce 0
0

Soru da, soranın bilgi eksikliği olduğu görülüyor. Bunu eleştirmek ne derece doğru? Bilemiyorum... Başkalarının eleştirilerini göze alıp, soru sorabilmek, bilmediğini-anlamadığını göstermek bir erdemdir. Çoğumuz, o kadar güçlü değiliz. Soran arkadaşımız; yaş , imkan veya çevre nedeni ile bu konuda doğru şekilde soru soracak kadar bilgi edinmemişte olabilir. Sonuçta burası, sorma cesareti gösterenler için ve isteyenler tarafından da cevap yazılan bir yer. Sorusundan ne kast ettiğini düşünerek cevaplamaya çalışacağım. Eksik ve yanlışlarımı tamamlayıp, düzeltirseniz sevinirim. Öncelikle kütleçekimine sebep olan şey, nesnelerin kütlelerinden kaynaklanan kütleçekim kuvvetidir. Uzayın genişlediği yakın zamanlarda, son 80-90 yılda farkedilmiş ve kanıtlanmıştır. Aslen buna neyin sebep olduğu bilinmiyor. Bu nedenle varlığı kanıtlanmamış ama gözlem sonuçları ile uyuşacak şekilde soruya cevap verdiği için, buna "kara enerji" denmiştir. Böyle bir enerjinin varlığını kabul edip, evreni bu gözle ele aldıklarında ise , bu enerjinin birbirinden uzak gök cisimlerini ayrımasından dolayı, kütle çekimi ile benzerliği olduğu düşünülmüş ve anti kütleçekimi olabileceği gündeme getirilmiş. Hesaplamalarda da kütleçekim kuvveti ile ters işaretli olarak ele alınıyor bu yüzden. (Bildiğim kadarı ile...) Bu durumda sorunuzun ilk kısmı olan, dünyanın kütleçekiminin, evrenin genişlemesinden etkilenmeyeceğini çıkartabiliriz. İkisi farklı olgular. Uzaya atılan roketler, dünyadan ayrılmak için önce dünyanın kütleçekim kuvvetini yani yer çekimini yenmek zorundalar. Bunun bir alt -en düşük hız taban limit var. (Yanlış değil ise, serbest düşme ivmesinden biraz fazla bir ivme olması gerekiyor.) Dünyanın yerçekim kuvvetini alt eden roketler, üzerlerinde dünyadan uzaklaşamaya yetecek bir kuvvet olduğu sürece, dünyaya düşmezler. Ancak onları bu yörüngede tutmaya yetecek enerjileri= hızları yok ise, Uzay Boşluğunda ağırlıksız oldukları halde, dünyanın kütle çekim alanında kaldıkları sürece, eninde sonunda dünya ya düşerler. Ama dünyanın yerçekimini yenmiş ve kütleçekim alanından yeterince uzaklaşmış bir nesnenin dünyaya düşüşü pek mümkün değil. Uzay'ın en önemli özelliklerinden biri de , aslında soyut yönlerin olmayışıdır. Dünya da iken soyut yön tariflerimizi, kütle çekim kuvvetinin vektörüne veya diğer nesnelerin durumuna göre yaparız. Yani "aşağı" dememiz için, önce neye göre "aşağı yön" olduğunu tanımlamalıyız. Yoksa uzayda yukarı-aşağı gibi yönler anlamsız olur. Maşrapa'nın da eleştirdiği nokta aslında bu... Yön tanımınızı hayretle karşılamış. Diğer yandan sorunuzda "aşağı" kavramı ile "serbest düşme" durumunu sorguladığınızı düşünüyorum. Evet, uzaydaki bir nesne, "sürekli serbest düşme" durumundadır. Buna benzer durum, dünya da düşen bir nesnenin ağırlıksız olma durumu ile aynıdır. Bu yüzden serbest düşme deniyor. Ama gerçekte uzaydaki durum ile, dünyadaki serbest düşme aynı şey değiller. En azından (fiziksel) sonuçları açısından... O yüzden uzayda, aşağısı olarak kabul edebileceğimiz bir yön yoktur. "Uzaydaki nesneler için Serbest düşme sebebi" içinde belirtebileceğimiz kesin bir cevap yok... (Not: Bunlar bildiğim kadarıyla bilimsel olarak genel kabul edilmiş ve benimsenmiş yaklaşımlardır. Size, kendi düşüncelerimi yansıtmadan bunları vermeye çalıştım. Şahsi olarak bu konularda farklı bakış açılarına sahibim.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 6 yıl önce 0