0

Herkesin dünyayı algılayışı ve kavrayışı farklıdır. Ve herkes aldıkları verileri yorumlayarak, tepki verir. Bir sanatçının, yönetmenin yaptığı da budur. Tepkilerimizin hiç biri kendiliğinden değildir. Duygusal ve mantık karışımı alt tepkiler, duruma göre yoğunlukları değişir. Sanatçı eserini ortaya koyarken mantığından ziyade duygusal tepkilerini ve eserlerinin insanlara olacak etkisini gözetir. Bu açıdan bakınca doğal bilimler çok da gerekli değilmiş gibi gözükebilir. Ancak eserin sağlam ve kalıcı bir etki bırakabilmesi için, karşısındaki kişi tarafından mantık olarakta kabul edilebilir olması lazım. Herkes düşünür. Kendilerine ait bir düşünce ve mantık sistemi vardır. Hiç kimse de yanlış düşündüğünü, düşünmez. Hatta salaklık düzeyine bağlı olarak, kendi düşüncesinin doğru olduğuna dair inancı yükselir. Bir insanın kendi düşüncelerini sorgulayabilmesi için, doğru düşünce sistemi kullanması gerekir. Temel bilimler, özellikle matematik tabanlı doğa bilimleri, kendi içinde hatalarını ayıklayarak ve sorgulayarak devam etme yöntemi kullanırlar. Bu kazanılan bir alışkanlıktır. Kişilerin hazmetme farklılıklarına rağmen, özellikle kriz anlarında, duygusal tepkilerden ziyade; Elimizde ne var? Neler yapılabilir? şeklinde daha gerçekçi bir durum analizi yapılmasını sağlar. Böylece insanın hata yaptığında, kendi hatasını görmesine ve imkanlar dahilinde telafi etmesine de olanak tanır. Bunu duygusal tepkilerden sadece sevgi yaptırabilir. O da sınırlı bir alan ve kişi için geçerli olur. Mantık ise sağduyuyu şekillendirdiğinden, duygusal tepkilere rağmen doğru olanı yapmamıza yardımcı olur. Ya mantık sistemi hatalıysa? İşte temel bilimlerden kazanılan alışkanlıklar bunun düzgün işlemesini destekler.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 6 yıl önce 0