-1

Tek elektron fırlatıldığında, dalga neye göre oluşuyor? Elektrona uygulanan kuvvet, neyi titreştiriyor da, elektromanyetik dalga oluşuyor? Şu an ki geçerli yaklaşımda, elektromanyetik dalgalar boşlukta hareket ediyor. Aksi yönde de hiç bir kanıt olmadığı gibi, boşluk ortamına göre yapılan hesapların hepside doğru sonuçlar üretiyor. Ama bu şuna benziyor bence... Bir taş fırlatıyoruz ve taş hiç bir dalgalanmaya neden olmadan dümdüz gidiyor. Bu ancak vakum boşlukta mümkün. Ama ortamda hava var ise, taş havayı yararken, su var ise, suyu yararken dalgalandırmaya neden olurdu. Bence, ortamda uyarılan "bir şey"olmasa, elekromanyetik dalgalanmada olmazdı... "Zaman süreklidir" algımıza rağmen, kesiklidir, Saniyede yaklaşık on üzeri kırk, Planck zamanlarının birleşmesi ile oluşan bir süreklilik algısından bahsediyoruz. Eğer bir parçacık hareket edecek olursa, o da "Zamana bağımlı olarak kesikli hareket" edecektir, Bu kesikli hareket, su üstünde taş sektirme gibi, dokuya her temasta yeni bir etki oluşturuyor olmalı. Sorunuzu dönersek; Eğer bir ortam yok ise elektron bu dalgalanmayı nasıl doğuruyor? "Parçacık var, ortam yok" yaklaşımında, buna bir cevap bulamıyorum. Evet, aslen elektronun kendisi de bir dalga sanırım. Sadece daha yoğun enerjiden hasıl olarak, bir uzay alanını işgal eden bir dalga. Daha doğrusu, titreşim alanı. Enerji bu alanda titreşiyor. Bu yüzden bunu parçacık olarak da ele alabiliriz. Biz elektronu yollamak için ortama kuvvet uyguladımızda, ortamı uyarıp dalgalandırıyoruz. Ancak bu ortamdaki durum tarafımızdan tespit edilemiyor. Oluşan titreşimler Planck Zamanlarının kısıtlamasına tabiler çünkü. Ama ortama bir foton veya elektron girdiğinde, bu oluşan dalgalardaki kuvvet bu küçük , hafif parçacıkları etkiliyor. Bu etkiyi tespit edebiliyoruz. Eğer foton gibi kütlesiz ise bu dalgaların üstünde sörfçü gibi kalıyor. Ama biraz kütleli ise, bir dalga sırasınca biraz taşınmasına ve ivmelenmesine rağmen, bu sefe artan momentumu ile daha ileriye götürülemiyor. Duruyor. Momentum kaybediyor, bir sonraki dalga sırası ile bu düşük momentumlu hali ile biraz daha itiliyor. Sonra tekrar aynı süreç... Saniyede on üzeri kırk defa civarı tekrarlanan bir süreç... "... tek bir elektron fırlatıldığında oluşan dalganın tamamını elektronun ta kendisi olarak ele alırsam." Eğer elektromanyetik dalgaya, elektron sebep oluyorsa, elektron etrafa dalga dalga enerji (foton) saçıyor demektir. Kaynağı da sadece bu elektron olacak. Bence bu mantık çıkarımım hatalı olmalı. Elektronun oluşturduğu, saçılan dalgaların (toplam) enerjisinin bir kaynağı, açıklanabilir bir nedeni olmalı. Bu yüzden, sorunuza bir cevap üretemiyorum.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
-1

Sayın Veni Vidi, ısrarla benzer soruyu çeşitlendirmenizden, anlatımımda başarısız olduğumu düşünüyorum. İyi yanı, konuyu farklı açılardan tekrarlamak gerektikçe, ayrıntılarda deşiliyor gibi... Öncelikle yarığın tek tarafına göre çizmemin sebebi, iş yoğunluğundan diğer kısmına zaman ayıramayacak oluşumdu. Ama aynı kırmızı çizgileri, diğer yarık içinde düşünebilirsiniz. Yani elektron-foton hangi yarıktan geçerse geçsin, "x" bölgesine ulaşabilir. Sadece (tespit edilebilirse) bu noktaya ulaşmasında "zaman farkı" olurdu. Girişim desenine gelince, o girişim deseni zaten var (kırmızı alan olarak düşündüğünüz doğrultularda da) ve kesikli bölgeler zaten oluşuyor. Ama onları tespit etmek için, işaretleyecek bir foton veya elektron gerekiyor. Eğer bunlar yoksa, girişim desenini tespit edemezsiniz. Çizdiğim kırmızı çizgiler alanı değil, fotonun-elektronunun, o anki duruma göre gidebileceği olası diğer noktaları da gösteriyor. Diğer yarıktanda geçse, aynı hedef noktalara gene zaman farkıyla ulaşabilir. ("Zaman farkı" üstünde duruyorum. Çünkü bu belki deneye tabi olabilir. Eğer parçacık iki yarıktan birden kısmen aynı anda geçiyorsa (biraz şu delikten geçse biraz da şu delikten), aynı anda salınan iki parçacıkta, aynı noktaya hep aynı zamanda varmalılar. -Farklı noktalarda zaman farkı olabilir.- Veya sırayla salınsalarda varış süreleri aynı olmalı. (Çünkü hepsi, biraz şundan, biraz bundan olsada aynı yolu (yolları) izliyor olacaklar.) Ama aynı anda salınan iki parçacık zaman aralığı ile aynı noktaya ulaşırlarsa, bu farklı yarıklardan geçtiklerini gösterir. Aynı noktaya farklı yollardan ise ancak farklı dalga sıraları taşınırlarsa mümkün bence... Güzel bir noktaya değinmişsiniz, elektron kütlesinden dolayı ışık hızında gidemediğine göre, elektromanyetik dalga üstünde olamaz (çünkü o ışık hızında) . O zaman nasıl dalgasal özellik gösteriyorlar? ( Aynı soru daha kütleli, diğer küçük parçacıklar içinde geçerli.) Bu özellikleri nereden,niçin,nasıl kaynaklanıyor? Benim cevabım basit, süper akışkan uzay-zaman dokusuna yapılan etkilerden oluşan dalgalar bunlar. Bir kap içinde titreştirilen suya, taş attığınızda oluşan dalgalar gibiler. Oluşan dalgalar dokunun mümkün kıldığı en yüksek hızdalar. Biz sebep olarak atılan taşı ve dalgalarının etkilerini tespit ediyoruz sadece... (Foton sörf yapıyor ama elektron sörf yapmaya kalkıştığı anda ağır basıp düşüyor. Bu yüzden, itiliyor-sürükleniyor. Ama onu iten dalgalar elektromanyetik dalgalar değiller. Sadece "dalgalar", Bu dalgaların üstünde foton sörf yapınca, elektromanyetik dalga ismini alıyorlar.) Sizin mantığınız ne öneriyor? (Tüm küçük parçacıkların dalgasal özellik göstermesine)... (Not: İyi bayramlar, herkese...)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
-1

Bence öğrenmeniz gereken şeyler var ise, bunlan yazdıklarım değil. Yazdıklarımın çoğu varsayı(mı)ma dayanan açıklamalar. Eğer bilimsel bilgi ile uyuşan noktalarını görüp, ilginizi çekiyorsa, ne mutlu bana... Yaklaşımım, daha önceki bir çok tartışmada ifade ettiğim gibi, evrenin bir enerji yoğunluğu olmasına dayanıyor. Arka plan ışıma verilerine dayanarak ile bu yoğunluğun "neredeyse" homojen olduğunu düşünüyorum, (Homojenliği bozan ana malzeme ise; kütle...) Eğer bir yoğunluk var ise bir ortamda, o ortamda basınç da vardır. Bu basıncın evreni genişlemesinin ana nedeni olarak ele alıyorum. Demek ki evrenin dışında basınç (enerji yoğunluğu) çok daha düşük ki, evren genişleyebiliyor. Genişlemenin ise, genişleme kıyılarında yeni kazanılan alanlar ile, eski alanlar arasındaki basınç eşitlemeleri sırasında, titreşime neden olduğunu düşünüyorum, Bu titreşim dalgaları da, evren içine yayılırken, evreni süper akışkan hale getirdiğini düşünüyorum. (Bir kap kum katı özellik gösterir iken, bu kaba titreşim verirseniz, kum akışkanlaşır.) Bu dalgaların ikincil etkisi ile bize "Zaman boyutunu"... (Zaman bu dalgalardan kaynaklı olunca, özel görelik ile uyumlu.) Genel görelilik açısından ise, kütle çekimi farklı bir nitelik kazanıyor. Akışkan içindeki hareketli nesnelerin durumuna dönüşüyor. Kütle çekim kuvveti, birbirine yakın iki nesne arasında hızlanan ama basıncı düşen akışkan yüzünden, nesnelerin düşen basınç alanına itilmesi oluyor. Aynı akışkan özelliği birbirinden uzak nesneler arasında ise ayırıcı özellik gösteriyor. (Akışkanlarla ilgili bu bilgiler düşünce veya varsayım değil, araştırma-gözlem sonucu.) Burada belirleyici temel etkenler, kütlelerin momentumları, kütleleri, viskozite, aralarındaki (kritik mesafeye göre olan) mesafe... Yani varsayımım, eter kavramına da dayanıyor. (Higgs alanı da aynı eşdeğerde sanırım.) Size çok kısaca özetledim. Sanırım hangi konularda araştıracağınıza karar vermenize destek olmuştur. --------------------0------------------ Örnegin kütleçekim dalgaları, elektromanyetik olmayan dalgalara örnek... Miknatıstan yayılan manyetik dalgaların özelliklerini bilmiyorum ama onlarda kısmen veya tamamen bu tür dalgalardan. (Fotonlardan oluşmayan dalga türlerini örnek olarak arıyorum.) Vakum- boşluk kavramı da göreceli bence. En boş dediğimiz uzay alanının bile üç Kelvin derecesi değerinde bir enerji yoğunluğu-ısısı var.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0