Hasan Bey,
Fazla çalışan zihnin bir şeylere takılması, takıntı haline getirmesi çok normal.
Bence, affınıza sığınırak, beyninizi besinsiz bırakmış gibisiniz.
Bir konuya odaklanmanın bedeli bu...
Dünya çok kalabalık ve insanlık çözemeyeceği sorunları başına sarmış durumda... Bu kötüye gidişat sırasında da, gelecek umudu verecek ya da mevcut durumu umursamamalarını sağlayacak bir çok koru gündeme geliyor.
Geniş açıdan bakarsanız, bunun bir algı yönetimi, toplum-birey biçimlendirme- uysal koyunlaştırma- pazarlama taktiği olduğunu da görürsünüz.
Çok değil, 20 yıl sonra dünye nüfusu 9 milyarı geçecek, Dünyanın doğal kaynakları ise ortalama bir Avrupalı'nın tüketim düzeyiyle 3 milyar, Amerikalı tüketim düzeyiyle yaklaşık 500 milyon- sadece Amerika'yı insanı besleyecek düzeyda olacak.
Oysa bu kalan 6 milyara medya ve telekomünikasyon yoluyla, bu tüketim ve sosyal refah hedef olarak gösteriliyor. Teşvik ediliyor.
2100 yılında ise, bu doğal kaynak tükenişiyle 1 miylar insan ortalama (Türkiye seviyesinde) ancak idame ettirilebilinecek...
Kalan insanlara ne olacak? Hele ortalama yaşam süresi uzarken... Genç insanı yeni şartlara adapte edebilirsiniz ama bilen birisini fikir değiştirmeye ikna etmek zordur.
Bu yüzden insanlığa, var olan duruma adapte olması, kabullenmesi için hatta umut vermek için yeni umutlar da lazım...
Sanal bir dünya olsa, yaşanan bunca sıkıntı ve dert anlamsız olur. Belki teknoloji gelişimi yeterse varlıklarını, sonsuza kadar huzur içinde, mükemmel geçirebilecekleri tasarımlamış elektronik cennette garanti altına alabilecekler,
Vs.vs.
Bazıları bilimsel meraktan ve olasılıktan bir fikir ortaya atıyor, diğer bazıları da bunu toplumlara pazarlıyor.
Siz bir çoğumuzun pençesine düştüğümüz, belirsiz, kötümser ve değiştirme gücü bulunamayan belirsiz gelecekten muzdarip gibisiniz. Bu bir rahatsızlık değil, daha çok maruz kaldığınız psikolojik baskıya ve beyin yıkamaya verilen doğal bir tepki...
Ne yapacağız? Nasıl? Nasıl belirgin, kontrol edilebilinir hale getireceğiz geleceği? Çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakıyoruz? Vs. vs.
Bunları düşündükçe, kafayı yememek kolay değil. Çünkü insanın kendisine, toplumuna, bilgisine ve bilime olan güvenini de zedeleyen konular hep.
Çoğumuz baş etmeye çalışıyoruz,
Dinsel inanç ile "her şey'in her durumda olacağına varacağını" bilmek bireysel açıdan rahatlatıcı bir bilgi.
Bilimsel açıdan ise, bunları doğanın doğal bir akışı olarak algılamak, toplumsal açıdan rahatlatıcı...
İlk başlarda yazdğım gibix beyninizi besinsiz bırakmışsınız, (Bazıları bu bilgi düzeyi ile mutlu olurken, bazılarına yetmez.)
Tavsiyem; Coursera.org kurslarına başlayın...
Not: Fındık büyüklüğündeki beyniyle karga 3 aşamalı problem çözümü tasarımlayabiliyor.
10 bin fare beyin hücresinden üretilmiş doku, bir savaş uçağını mükemmel kullanabiliyor.
Sizi sevenlere ve özellikle ailenize sonra da çevrenize katkınız ne? Kendinize neyi yapmayı yakıştırmıyorsunuz? Sizi tanımlayacak temel konular bunlar. Diğerleri arkadan geliyor.
Arkanızdan gelenlere, bir tırnak boyu "fazladan alınmış yol" bıraksanız kâr'dır.