Işığın bize ne kadar sürede geldiği önemli. Söz gelimi karadelik yakınında yörüngede bir gezegende zaman 100 kat yavaş olsun. Ancak ışık oradan çıktıktan sonra bize ne kadar sürede varıyor ona bakarız. Yoksa kaynağında zaman olarak bir yıl, bize varana kadar yüzyıl geçmiş olması önemli değil. biz rahatça söyleriz 100 ışık yılı ötede diye. Diğer yandan Şeref Bey'in belirttiği gibi belli kütlede keki yıldızların süpernovalarının yaydığı ışık şiddeti sabit. daha uzaktaki bir yıldızınki bize daha kızıla kaymış olarak ulaşacak. Bu kızıla kayma oranına göre o galasinin ve yıldızlarının ne kadar uzakta olduğu tespit edilebiliyor. Uzaydaki kütlelerin etkisine gelince, orada zamanı yavaşlatmaktan çok ışığın kırılması- merceklenmesi ön planda. Zaten kırılırken bir miktar kırmızıya kayıyor. Hesapamlarda bunu da göz önüne alıyorlar. Diğer yandan hiç bir zaman yüzde yüz kesinlikle uzak mesafeler ifade edilmiyor. +/- bir aralık içinde veriliyor. Çünkü evren sürekli genişlediği için, bize ulaşan ışık bize daha yakın olduğu bir döneme ait, buna geçen süredeki uzaklaşma da katılıyor. (Galiba 62.5 km idi saniyede, bu sitede bir yazıda okumuştum)... Dünya zaman gerçekliği dediğiniz yıllar ise sadece insanlara özgü ve bizim kavrayışımızı kolaylaştırmak için kullanılan bir yaklaşım. Eğer 10 parmak yerine 6 parmağımız olsaydı, 10'luk değil 6 lık sayı sistemiyle düşünür, hesaplar, yorumlardık. Sadece anlayışımızı kolaylaştırmak için yıllarla ölçüyoruz. Mesela güneş sistemine hakim olarak, tüm sistemde yolculuk yapıyor olsaydık belki parsek kullanırdık.
![Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]](https://fizikist.com/uploads/img/uzay-calismalarinin-onemi.jpg "Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]")