0

Madde Higgs alanında hareket ederken zorlanır ve kütle kazanır. Foton ise Higgs alanıyla etkileşmediği için yavaşlamaz ve sabit hızda (yaklaşık 300.000 km/sn) hareket etmeye devam eder. Fotonun bu hızda hareket etmesinin sebebi, kütle kazandırıcı Higgs alanı ile etkileşmiyor olmasıdır. Maddeyi bu hıza çikarabilmeniz için Higgs alanı ile etkileşmemesi gerekmekte. Aksi takdirde hızlanıp ışık hızına yaklaştıkça; daha da hızlanabilmek için giderek artan bir kuvvet uygulamalısınız. Sonuçta ışık hızına çok yaklaştığınızda, kütlesi sonsuza yaklaşan cismi daha da hızlandırabilmek için, sonsuza yakın enerji gerekir. Bu sorunu ütopik bir teknoloji ile sağlamayı başarsanız bile bence karadelik oluşturmak yerine Higgs alanının dokusunu bozarsınız. Bu da evrenin tamamına yayılacak bir bozulmayı tetikler. Uzay-zaman dokusunun ve bildiğimiz anlamda 3 boyutlu evrenin sonuni getirirsiniz. Bilmediğimiz farklı fizik kuralları olan, farklı bir boyutsal uzayı olan, farklı bir Higgs alanına sahip yeni bir evrene geçişi tetiklersiniz ki bence bu insan eliyle yapılabilecek bişey değildir. Hatta ne kadar gelişmiş olursa olsun, hiçbir teknolojik medeniyetin bir cismi ya da parcacığı ışık hızına kadar hızlandıramayacağını düşünüyorum. Solucan deliği açabilirsiniz belki ama uzayda hızlanarak, maddesel formunu kaybetmeden, herhangi bir nesneyi ışık hızına çıkartamazsınız. Bu açıdan bakıldığında soru mantıken hatalıdır.

Berk Yılmaz 7 yıl önce 0
0

Madde Higgs alanında hareket ederken zorlanır ve kütle kazanır. Foton ise Higgs alanıyla etkileşmediği için yavaşlamaz ve sabit hızda (yaklaşık 300.000 km/sn) hareket etmeye devam eder. Fotonun bu hızda hareket etmesinin sebebi, kütle kazandırıcı Higgs alanı ile etkileşmiyor olmasıdır. Maddeyi bu hıza çikarabilmeniz için Higgs alanı ile etkileşmemesi gerekmekte. Aksi takdirde hızlanıp ışık hızına yaklaştıkça; daha da hızlanabilmek için giderek artan bir kuvvet uygulamalısınız. Sonuçta ışık hızına çok yaklaştığınızda, kütlesi sonsuza yaklaşan cismi daha da hızlandırabilmek için, sonsuza yakın enerji gerekir. Bu sorunu ütopik bir teknoloji ile sağlamayı başarsanız bile bence karadelik oluşturmak yerine Higgs alanının dokusunu bozarsınız. Bu da evrenin tamamına yayılacak bir bozulmayı tetikler. Uzay-zaman dokusunun ve bildiğimiz anlamda 3 boyutlu evrenin sonuni getirirsiniz. Bilmediğimiz farklı fizik kuralları olan, farklı bir boyutsal uzayı olan, farklı bir Higgs alanına sahip yeni bir evrene geçişi tetiklersiniz ki bence bu insan eliyle yapılabilecek bişey değildir. Hatta ne kadar gelişmiş olursa olsun, hiçbir teknolojik medeniyetin bir cismi ya da parcacığı ışık hızına kadar hızlandıramayacağını düşünüyorum. Solucan deliği açabilirsiniz belki ama uzayda hızlanarak, maddesel formunu kaybetmeden, herhangi bir nesneyi ışık hızına çıkartamazsınız. Bu açıdan bakıldığında soru mantıken hatalıdır. Ancak teorik düşünürsek, ışık hızında giden maddesel formunu kaybetmemiş herhangi bir cismin önündeki ışık kaynağı açılırsa bence şu olur;

Berk Yılmaz 7 yıl önce 0
0

Sn. Necmi bey; Öncelikle şiir konusundaki yorumunuz için teşekkür ediyorum. İzninizle Emre beyin sorusuyla ilgili daha basit ve düşük bir seviyede örnekleme yaparak konuyu ele almak istiyorum. Savaş uçakları yani jet motorlu ses hızının üzerine çıkan uçaklarda mühimmat yüklemesi yapıldığında, temel kural olarak ilk önce uçağın mevcut hızına fırlatılacak mühimmatın hızı da eklenir. Normal şartlarda mühimmatın hızı uçağın hızından daha düşük olur (mermi hariç, roket vs.). Fakat buna rağmen uçak fırlattığı mühümmata çarpmaz zira mühimmat uçakta olduğu için mühimmatın fırlatılmadan önceki hızı uçakla aynıdır fakat mühümmat fırlatıldığında bu hıza kendi hızınıda ekleyerek uçaktan ayrılır. Emre beyin sorusunda da mantık aynı çalışır, araç ışık hızındayken farda ışık hızındadır buna karşılık far açıldığında çıkacak sonuç araç hızı + ışık hızı şeklinde olmalıdır diye düşünüyorum. Nacizane yorumum sadece hız kavramı üzerinedir. Sizin söylediğiniz şekilde dalga boylarındaki değişim için çok ciddi derecede yüksek basınç (örneğin bir patlama) olması yada ışığın bir cisme çarpması gerekir. Yalnızca hız kavramının ışığın dalga boyunu değiştirebileceğini sanmıyorum, bu konuda ciddi şüphelerim var. Diğer yandan çelişkilerim de yok demek yanlış olur çünkü ışığında sonuçta bir madde olduğu gerçeği var, bu konuda henüz deney yapılamadı ancak varsayımlar üzerindeyiz zira kimse bir kara delik oluşturma riskine girmek istemiyor.

Mansur Kılıç 7 yıl önce 0
1

Mansur Bey; Anlaşılan siz Einstein\'ın özel görelilik teorisini okumamışsınız. Ya da okulda size ders veren hocalarınız bunu önemsiz, çürütülebilir bir şey gibi görmüşler, siz de bu yüzden olayın önemini kavramamışsınız. Neyse, şimdi bile internetten girerseniz sanırım yeteri kadar bilgi bulursunuz. Önce çelişkinize bir bakalım; \"ışığın sonuçta bir madde olduğu gerçeği var\" diyorsunuz. Henüz deney yapılamadı diyorsunuz. Yanılıyorsunuz... En fazla deney ışık üzerine yapılır. Işık hızının sabit olduğunu kabul etmeyen bilim adamlarının uzun yıllar ve yoğun çabalar harcaması yeterli olmadı. \"Özel görelilik\" hala çürütülemedi, aksine her şartta geçerli olduğu hep kanıtlanmış oldu. Yani 112 yıldır süren çabalar o teoriyi perçinledi. Kavramları yerinde kullanmak gerekir. \"ışık\" yerine \"foton\" demelisiniz. Çünkü, foton \"ışık\" huzmesi halindeyken dalgadır. Parçacık özelliği göstermez. Ancak durduğu, yani bir yere çarptığı zaman parçacık özelliği gösterir. Fotonun böyle bir \"dalga-parçacık\" ikiliği var. Dalga halindeyken belirli bir enerji taşır, bir yere çarptığında bu enerji gücü ölçüsünde kütleye çevrilir ve etki yapar. Eğer ışık hızı sabit olmasaydı kozmoloji, astronomi, \"meterolojinin\" hava tahmin raporu gibi güvenilmez, değişken olurdu. Neyse ki ışık hızı sabittir ve bizim iyi bir evren haritamız var. Şöyle bir örnek verebiliriz bu konuda; Bize ışıkları gelen sayısız gök cismi var. Bazı galaksiler ışık hızına oldukça yakın, 200 bin 250 bin Km/sn hızla bizden uzaklaşıyorlar. Yaklaşanlar da var elbette. Şimdi diyelim ki 250 bin Km/sn. hızla bize yaklaşan bir galaksi var. Onun yanında daha az hızlarla yaklaşan daha başka galaksiler de var. Sizin hesabınıza göre onlardan gelen ışık farklı hızlarda olacaktı. Ve bizim bunu anlamamız mümkün olmayacaktı. Ama ışık hızı sabit olunca şöyle bir şey oluyor; Bize gelen ışıkların hızları aynı oluyor ama frekansları, dalga boyları değişiyor. Işık maviye doğru kayıyorsa, bize yaklaştığını anlıyoruz, kırmızıya kayıyorsa, bizden uzaklaştığını anlıyoruz. Yani değişen hız değil, frekans. Yani enerji... Bu sayede çevremizdeki gök cisimlerinin bize ne kadar uzakta olduklarını kesinlikle ölçebiliyoruz. Daha çok şey var ama fazla uzun yazıları sevmiyorum. Şimdilik bu kadar yeterlidir sanırım. Ama yine detayları konuşabiliriz tabii. Saygılar, selamlar...

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0