Öncelikle itme olayını biraz irdelemek gerekiyor.
İtme, bir kuvvet aktarımıdır. Yani bir nesneden, başka bir nesneye enerji aktarımı yapılmaktadır.
Uzaydaki itmeyi, belli bir yöne doğru nesneye enerji verilerek (bu yöndeki kıvrık boyutun önü açılarak-kıvrık boyut uzatılarak :-) nesnenin hareket kazanmasıdır.
İtme\'yi belirlenmiş bir yöne doğru bir enerji aktarımı olarak ele alırsanız, burada başka bir durum öne çıkıyor.
Momentum...
Momentum; kütlenin hız ile kazandığı yeni enerji durumunuda gösterir. (Momentum= kütle x hız)
Fotonların kütlesi yoktur. Ancak enerji köpüğü olarak, bir minimum enerji değerleri vardır.
Ve bir de asla değişmeyen muhteşem hızları...
Bu durumda fotonların bir momentumu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ki zaten öyle...
Fotonlar sahip oldukları momentum ile nesneye temas ettiklerinde bu enerjilerinin önemli bir kısmını, yeni nesneye aktarırlar. Yani iterler... Basit etki-tepki meselesi tüm olay.
Sadece boş uzayda değil, her yerde ve her ortamda mümkündür bu. Uzay\'ın özelliği, hareket için aktarılan bu enerjiyi, sönümleyecek bir ortamın (sürtünme ya da direnç) olmayışıdır.
Mesela dünya da bu baskı çok daha düşükktür. (Atmosfersiz ortamda, güneş değirmenleri yapmışlar 200 yıl evvel) .Çünkü foton miktarı, direnci aşabilecek kadar çok enerji aktaramamaktadır.
Eğer uzay ortamında nesneyi itecekseniz, çok miktarda foton toplamanız gerekiyor. Üstelik fotonları da en yüksek enerjiyi taşıyan dalga boylarından seçmeniz gerekiyor.
Zamanla ivmelenerek ışık hızının %25\'i civarına kadar çıkabileceğini tahmin ediyorlar diye hatırlıyorum.