Bir güneş sistemi oluşurken ortamdaki kuvvetler oluşmakta olan malzemenin yoğunluk ve içindeki çeşitli atom türlerinin tepkileri ile etkileşirler ve sonuç buna göre şekillenir.
Sistemi oluşturan buluttaki hafif gazlar kütle çekim merkezi konumunda olan orta bölgeye daha çabuk toplanırlar. Daha ağır çekirdekler kendi aralarında bir çekim merkezi oluşturmuşlarsa yine kendi çevrelerinde bir çekim merkezi olurlar ve onlarda tutabildikleri kadar hafif atomları tutarlar.
Her şey sona erdiğinde (eğer yeterli malzeme varsa) ortada parlayan bir güneş ve çevresinde onun çekim gücüne tabi gezegenler ortaya çıkmış olur.
Genelde oluşum halindeki gaz bulutu yassı bir pide gibi düşünülür. Çünkü tüm sistem tarafından paylaşılmakta olan yörüngesel momentum vardır. Momentum aktarılabilir. Yani tüm sistem bir düzene kavuşana kadar kullanılan ortak bir değerdir. Ve onun da bir yön kavramı vardır. İşte bu yüzden bir sistemi oluşturan gezegenler aşağı yukarı aynı düzlem üzerinde bulunurlar.
Elbette böyle sistemler istikrara kavuşana kadar kaotik bir durum sergilerler. Bu yüzden çatışmalar bazılarını düzlem dışına çıkmaya zorlayabilir. Ama genelde aynı düzlemi paylaşmaya meyillidirler denilebilir. Sabit değildir ama tercih edilen bir durumdur.