0

bu tamamen bir ilüzyon... bilincimiz evreni hiç bir zaman olağan saflığı ve gerçekliğiyle algılayamaz... bilimde öncelik fayda değil hakikati anlamaktır... bazı insanlar yadırgarlar... bilime niçin milyarlarca dolarlık paralar yatırılır? cevap hakikatı anlamaktır... evreni olağan saflığıyla keşfetmektir... bu arayışta bulunan çeşitli kuvvetler ve parçacıklar da insanlığın kullanımına sunulur... sorunuza yeniden dönecek olursak : hiç kimse geçekliğin doğru açıklamasını bilmiyor zaten... bu kadar araştırma bunun için... örneğin bir katı cisme bakarsınız ve her yerinin dolu olduğunu görürsünüz... dokunursunuz ve boşluk yoktur... oysaki hakikat öyle değildir... atomda elektronlarla çekirdek arasında çok büyük oranda bir boşluk mevcuttur... aynı şekilde bir cisme dokunduğunuz zaman etrafındaki elektromanyetik kuvvet elinizi iter... yani cisim katı değildir... sadece size öyleymiş gibi gelir... örneğimizi daha da basitleştirirsek bir çay bardağının içine bir çay kaşığı koyduğumuzda kaşığın suyun içindeki kısmının dışındaki kısma oranla daha büyük olduğunu görürüz... bu bir yanılsamadır... aynen bu şekilde günlük hayatta içinde karşılaştığımız psikolojik etlkiler de evren algımızı önemli ölçüde etkilemektedir... şöyle düşünün siz de etrafınızdaki her nesne gibi atomlardan moleküllerden oluştunuz... fakat bunları olağan hakikatiyle kavrayamıyorsunuz... çünkü sizin bilinciniz biyolojik bir makinenin bir parçası... ve tamamen farklı programlanmış... ilgilenmesi gereken sorumlulukları var... bilinç bunlarla bulanıkken isteseniz de doğru algılayamazsınız... en basit çözüm düşünme potansiyeline sahip bir makine yapmanızdır... toplum bilinci de böyledir aslında... örneğin din şeriat edebiyat hadis gibi konularla ilgili topluluklara nazaran sadece madde ve felsefe odaklı daha yalın düşünen toplumlar daha çok gelişmektedir...

Doğukan Şimşek 8 yıl önce 0