0

Özel görelilikteki açıklamanın nesi yetersiz?

Optical Resonant Cavity 8 yıl önce 0
0

Kimse bir kurama sorgulanamaz statüsü veremez. Bu en başta kuramın kendisine hakarettir. Bir kuram ortaya atıldıktan sonra mümkün olan en acımasız şekilde sorgulanır. Eğer tutarlıysa zaten gerekli saygıyı görür. Sözünü ettiğimiz her iki kuram da bu muameleden muaf olmamıştır. Üstelik her iki kuram da artık Einstein\'ın olmaktan çıkmış, dünyanın malı olmuştur. Üstelik unuttuğunuz bir şey var. Einstein kendi kuramının evrenin genişlediğini öngördüğünü anlayamamış, bunu başka bilim adamları ortaya attığında kabullenmekte zorlanmıştır. Yine kendi kuramından geliştirilen kuantum mekaniğini bir türlü kabullenmemekte direnmiş, uzun yıllar diğer bilim adamlarıyla tartışmıştır. \"Esir\" kavramı ışık söz konusu olduğunda etkisizdir. Bu yüzden hesaba katılmaz. Ama kütlesi olan diğer tüm cisimlerin hareketleri artık \"Higgs\" alanı kavramıyla açıklanmaya başlandı. Bir bakıma Higgs alanı esirin yerini almıştır. Higgs alanında da ışık boş uzayda gibi etkilenmeden hareket eder. Genel görelilik kuramındaki bükülmüş uzay kavramı zaten \"eşdeğerlik\"tir. Mutlaka gerçekte de öyle demek değildir. O zaman gravitonları ne yapacağız? Uzay gerçekten bükülür mü, yoksa gravitonlar diğer cisimleri etkileyip yollarını mı değiştirirler? Bunların her ikisi de birbirine eşdeğer şeylerdir. Bu yüzden bükülü uzay daha iyi hesaplanabildiği için kullanılıyor. Vektörel olarak bir birine doğru hızlanmış, vektör toplamları ışık hızını aşan gözlemciler diye bir çıkarım yapamazsınız bence. Çünkü hızları toplayamazsınız. Eğer bu hızlar toplanabilseydi, ışık pek çok durumda ışık hızının çok üzerinde giderdi ve tüm teknoloji çöker, başka türlü bir özel görelilik teorisi geliştirmek zorunda kalırdık.

Necmi Tüfek 8 yıl önce 0
-5

Merhaba...:-) Yazdığınız gibi olay, var olan doğa olaylarının eşdeğerlilikleriyle açıklanması. Einstein bize büyük bir alan açtı. Çünkü yeni bir bakış getirdi. Ama artık yetersiz. Hem Newton\'la, hem de einstein\'la çelişmeyen ama ufku daha da genişletecek yeni teorilere ihtiyacı var insanlığın. Bu tür gelişmler var mı, neler var? Merak ettim... Bu arada graviton olgusu mantıklı bir açıklma mı? Bulunamayan parçacıklar olmasını kabul edebiliriz. Çok küçükler. Ama etki-tepki ilkesi ile kütleleri birbirlerine yaklaştırmaları ve kütleler arası graviton alış-verişi yapılması??? Bu mekanizmanın açıklamasını tam bilmiyorum. Ama okuduklarım mantıklı gelmiyor. Kütle graviton fırlatacak ve tepki olarak diğer kütleye itilecek. Diğer kütlenin fıtlattıkları ile de kaybettiği kütle kaybını telafi edecek. Üstelik gravitonlar (büyük ihtimalle) 2 spinli. Bunun anlamı ne? .............Klasik fizikte 80 km hızla giden trende 40 km hızla koşan koşucunun, duş gözlemciye göre hızını bulmak için; koşucunun ve terinin hızlarını hareket yönlerine göre toplar ya da çıkartırsınız. Vektörel olarak değil sadece, fiili olarakta koşucunun hızını bulursunuz. (Tren dışındaki gözlemciye göre) Oysa söz konusu ışık olunca, en yüksek hız (C) olduğu için , böyle bir çıkarım yapamazsınız. Tüm gözlemciler için hız hep aynı olur(C). Ama bu zıt yönlü gözlemciler için gerekli açıklamada yetersiz kalmıyor mu? Buradan bence, \"yeni bir özel görelilik yaklaşımı geliştirmeli\" sonucunu çıkartıyorum. Hem Einstein\'ın göreliliğini kapsayacak, hem C sabitini zorlamayacak hem de bu duruma mantıklı bir açıklama getirecek...

Hiç Kimseyle Tartışmaz 8 yıl önce 0
0

Size önerim; evreni ve evrendeki fiziksel olayları birde benim gözümden bakmanızı tavsiye ederim. "Büyük Oluşum Evren Modeli" başlıklı kitabımda anlatmak istediklerimi çok kısa olarak şöyle ifade edebilirim: "Büyük Oluşum" farklı bir evren modeli olmakla birlikte "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" adı altında yeni bir kuantum alan (kütle-çekim) modeli de önermektedir. "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" aynı zamanda farklı bir Görelilik Modeli de ortaya koymaktadır. Büyük oluşumun bazı önermeler • Uzay, tekil bir noktaya ihtiyaç duymadan nokta bir alandan oluşarak açığa çıkar. Buradaki nokta alandan kasıt, "evrenin rahmi" olarak tabir ettiğimiz uzayın doğumunun gerçekleştirdiği "Başlangıç Noktasıdır". • Cisimlerin hareketinden kaynaklı alanına uyguladığı kütle-çekimi (F) azalacak ve cismin v hızı c olduğunda kütle-çekimi de sıfır noktasına yakın (0<F) olacak, ancak sıfır noktasında (F=0) olmayacaktır. • Cisimlerin hareketinden kaynaklı kütle-çekimiyle eylemsizlik kütlesi Đ(F=m) her ne kadar azalsa da, eylemsizlik kütlesi kendini değişmezliğe doğru kuruyacaktır. Yani, değişmeyecektir. • Bir parçacığın üzerindeki kuvvetlerin (çekim-itim) ve hızların toplamı değişmeyecektir. • Kütle-çekimi, hareketin farklı bir biçimidir. • Kütle-çekim kuvveti sıfırdan (0) doğar. • Hareketli cisimlerin gidiş ve dikey yöne olan uzunlukları kısalacaktır. Cismin v hızı c olduğunda cismin (x, y, z) uzunlukları da sıfır noktasına yakın (0<x, y, z) olacak, ancak sıfır noktasında (0=x, y, z) olmayacaktır. • Bir sistemin ivmesiz hareketi (hızı) ne olursa olsun, içsel (atomsal) ve görsel (mekanik) zamanı, sistemin fizik kurallarının değişmezliği ile birlikte kendini değişmezliğe doğru evirilecektir. Yani değişmeyecektir. • Kütle-çekim alanına giren veya çıkan sistemlerin ya da kütle-çekimi ile ivme eşitliği ilkesi gereği ivmelenen sistemlerin zaman (mekanik, dijital, atomik ve biyolojik) sistemin fizik kurallarıyla birlikte değişecektir. • Önerdiğimiz bu yapı (evren) içinde hiçbir fiziksel değerin sıfıra (0) bölünmesi veya sıfır (0) ile çarpılması mümkün olmayacaktır. Yani, bir x olayının sonucu sıfıra yakın (0<x) veya sonsuza yakın (∞>x) olabilecek, ancak sıfır (0=x) veya sonsuz (∞=x) olamayacaktır. • Evren, fizik yasaları ve limitleriyle bir bütündür ve fizik yasalarının geçerli olmadığı bir olayın (tekil nokta veya olay ufku) gerçekleşmesi de mümkün olmayacaktır. Bu en azından bu kitapta önerdiğimiz fiziksel değişimler çerçevesinde mümkün olmayacaktır. • Değişimin sürekliliği içinde olduğunu önerdiğimiz bu yapıda (evrende), ışığın tayfı kozmik genişlemenin, parlaklığı da kozmik uzaklığın ölçüsü olmayacaktır. • Evreni bir bütün olarak düşündüğümüzde, evrenin kütlesiyle enerjisi sıfır (0ʘ=Mʘ=Eʘ) olmalıdır. • Hangi evren modelini oluşturursanız oluşturun, o modelinin içinde ebedi bir değişmez varsa ise ya da evren bir bütün tek parça (yekpare) değil ise, o modelin hiç şansı olmayacaktır.

&quot;Büyük Oluşum&quot; 5 yıl önce 0
0

Size tavsiyem; evreni ve evrendeki fiziksel olayları birde benim gözümden bakmanız. "Büyük Oluşum Evren Modeli" başlıklı kitabımda anlatmak istediklerimi çok kısa olarak şöyle ifade edebilirim: "Büyük Oluşum" farklı bir evren modeli olmakla birlikte "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" adı altında yeni bir kuantum alan (kütle-çekim) modeli de önermektedir. "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" aynı zamanda farklı bir Görelilik Modeli de ortaya koymaktadır. Büyük oluşumun bazı önermeler • Uzay, tekil bir noktaya ihtiyaç duymadan nokta bir alandan oluşarak açığa çıkar. Buradaki nokta alandan kasıt, "evrenin rahmi" olarak tabir ettiğimiz uzayın doğumunun gerçekleştirdiği "Başlangıç Noktasıdır". • Cisimlerin hareketinden kaynaklı alanına uyguladığı kütle-çekimi (F) azalacak ve cismin v hızı c olduğunda kütle-çekimi de sıfır noktasına yakın (0<F) olacak, ancak sıfır noktasında (F=0) olmayacaktır. • Cisimlerin hareketinden kaynaklı kütle-çekimiyle eylemsizlik kütlesi Đ(F=m) her ne kadar azalsa da, eylemsizlik kütlesi kendini değişmezliğe doğru kuruyacaktır. Yani, değişmeyecektir. • Bir parçacığın üzerindeki kuvvetlerin (çekim-itim) ve hızların toplamı değişmeyecektir. • Kütle-çekimi, hareketin farklı bir biçimidir. • Kütle-çekim kuvveti sıfırdan (0) doğar. • Hareketli cisimlerin gidiş ve dikey yöne olan uzunlukları kısalacaktır. Cismin v hızı c olduğunda cismin (x, y, z) uzunlukları da sıfır noktasına yakın (0<x, y, z) olacak, ancak sıfır noktasında (0=x, y, z) olmayacaktır. • Bir sistemin ivmesiz hareketi (hızı) ne olursa olsun, içsel (atomsal) ve görsel (mekanik) zamanı, sistemin fizik kurallarının değişmezliği ile birlikte kendini değişmezliğe doğru evirilecektir. Yani değişmeyecektir. • Kütle-çekim alanına giren veya çıkan sistemlerin ya da kütle-çekimi ile ivme eşitliği ilkesi gereği ivmelenen sistemlerin zaman (mekanik, dijital, atomik ve biyolojik) sistemin fizik kurallarıyla birlikte değişecektir. • Önerdiğimiz bu yapı (evren) içinde hiçbir fiziksel değerin sıfıra (0) bölünmesi veya sıfır (0) ile çarpılması mümkün olmayacaktır. Yani, bir x olayının sonucu sıfıra yakın (0<x) veya sonsuza yakın (∞>x) olabilecek, ancak sıfır (0=x) veya sonsuz (∞=x) olamayacaktır. • Evren, fizik yasaları ve limitleriyle bir bütündür ve fizik yasalarının geçerli olmadığı bir olayın (tekil nokta veya olay ufku) gerçekleşmesi de mümkün olmayacaktır. Bu en azından bu kitapta önerdiğimiz fiziksel değişimler çerçevesinde mümkün olmayacaktır. • Değişimin sürekliliği içinde olduğunu önerdiğimiz bu yapıda (evrende), ışığın tayfı kozmik genişlemenin, parlaklığı da kozmik uzaklığın ölçüsü olmayacaktır. • Evreni bir bütün olarak düşündüğümüzde, evrenin kütlesiyle enerjisi sıfır (0ʘ=Mʘ=Eʘ) olmalıdır. • Hangi evren modelini oluşturursanız oluşturun, o modelinin içinde ebedi bir değişmez varsa ise ya da evren bir bütün tek parça (yekpare) değil ise, o modelin hiç şansı olmayacaktır.

&quot;Büyük Oluşum&quot; 5 yıl önce 0
0

Size tavsiyem; evreni ve evrendeki fiziksel olayları birde benim gözümden bakmanız. "Büyük Oluşum Evren Modeli" başlıklı kitabımda anlatmak istediklerimi çok kısa olarak şöyle ifade edebilirim: "Büyük Oluşum" farklı bir evren modeli olmakla birlikte "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" adı altında yeni bir kuantum alan (kütle-çekim) modeli de önermektedir. "Kütle-Çekiminin Genel Modeli" aynı zamanda farklı bir Görelilik Modeli de ortaya koymaktadır. Büyük oluşumun bazı önermeler • Uzay, tekil bir noktaya ihtiyaç duymadan nokta bir alandan oluşarak açığa çıkar. Buradaki nokta alandan kasıt, "evrenin rahmi" olarak tabir ettiğimiz uzayın doğumunun gerçekleştirdiği "Başlangıç Noktasıdır". • Cisimlerin hareketinden kaynaklı alanına uyguladığı kütle-çekimi (F) azalacak ve cismin v hızı c olduğunda kütle-çekimi de sıfır noktasına yakın (0<F) olacak, ancak sıfır noktasında (F=0) olmayacaktır. • Bir parçacığın üzerindeki kuvvetlerin (çekim-itim) ve hızların toplamı değişmeyecektir. • Kütle-çekimi, hareketin farklı bir biçimidir. • Kütle-çekim kuvveti sıfırdan (0) doğar. • Hareketli cisimlerin gidiş ve dikey yöne olan uzunlukları kısalacaktır. Cismin v hızı c olduğunda cismin (x, y, z) uzunlukları da sıfır noktasına yakın (0<x, y, z) olacak, ancak sıfır noktasında (0=x, y, z) olmayacaktır. • Bir sistemin ivmesiz hareketi (hızı) ne olursa olsun, içsel (atomsal) ve görsel (mekanik) zamanı, sistemin fizik kurallarının değişmezliği ile birlikte kendini değişmezliğe doğru evirilecektir. Yani değişmeyecektir. • Kütle-çekim alanına giren veya çıkan sistemlerin ya da kütle-çekimi ile ivme eşitliği ilkesi gereği ivmelenen sistemlerin zaman (mekanik, dijital, atomik ve biyolojik) sistemin fizik kurallarıyla birlikte değişecektir. • Önerdiğimiz bu yapı (evren) içinde hiçbir fiziksel değerin sıfıra (0) bölünmesi veya sıfır (0) ile çarpılması mümkün olmayacaktır. Yani, bir x olayının sonucu sıfıra yakın (0<x) veya sonsuza yakın (∞>x) olabilecek, ancak sıfır (0=x) veya sonsuz (∞=x) olamayacaktır. • Evren, fizik yasaları ve limitleriyle bir bütündür ve fizik yasalarının geçerli olmadığı bir olayın (tekil nokta veya olay ufku) gerçekleşmesi de mümkün olmayacaktır. Bu en azından bu kitapta önerdiğimiz fiziksel değişimler çerçevesinde mümkün olmayacaktır. • Değişimin sürekliliği içinde olduğunu önerdiğimiz bu yapıda (evrende), ışığın tayfı kozmik genişlemenin, parlaklığı da kozmik uzaklığın ölçüsü olmayacaktır. • Evreni bir bütün olarak düşündüğümüzde, evrenin kütlesiyle enerjisi sıfır (0ʘ=Mʘ=Eʘ) olmalıdır. • Hangi evren modelini oluşturursanız oluşturun, o modelinin içinde ebedi bir değişmez varsa ise ya da evren bir bütün tek parça (yekpare) değil ise, o modelin hiç şansı olmayacaktır.

&quot;Büyük Oluşum&quot; 5 yıl önce 0