Elektrik santrallerin elektrik üretmek için
dönüştürdüğü başlıca enerji kaynakları şöyle sıralanabilir;
-Termik kaynaklar
- Hidrolik
kaynaklar
-Nükleer kaynaklar
-Diğer kaynaklar (güneş, rüzgâr, jeotermal
vb.)
Kullanılan enerji
kaynağına göre santrallerin çalışma prensipleri farklılıklar göstermektedir.
Termik santraller
basitçe, ısı enerjisiyle elde ettiği su buharını bir elektrik üretecine bağlı
türbinini döndermek için kullanır ve bu yolla elektrik üretir. Çalışma prensibi
ve tasarımı genellikle aynı olan termik santrallerin temel farklılığı ısıyı
üretmek için kullandıkları yakıtlardır. Termik kaynaklar, ısı enerjisi
üretebilen katı, sıvı ve gaz yakıtlardır. Başlıca Termik kaynaklar; kömür, petrol,doğal gaz,biyogaz,asfalsit ve
çöp atıklar olarak sıralanabilir. Termik santrallerde yaygın olarak kullanılan
kömür ve diğer fosil yakıtlar geride sera gazları bırakmaktadırlar bu sera
gazları zaman içinde hava kirliliği,
sıcaklık anomalileri, asit yağmurları gibi sonuçlar doğuracaktır. Öte
yandan öz kaynaklarımız içersinde bolca bulunan fosil yakıtlar ile enerji
eldesi dışa bağımlılığı azaltacaktır. Örneğin; Linyit potansiyelimizin kullanım oranı %19
civarındadır.
Nükleer Kaynaklar
Toryum, Plütonyum, Uranyum gibi radyoaktif madelerdir. Ağır radyoaktif(Uranyum
v.b.) atomların bir nötron çarpışması ile daha küçük atomlara bölünmesi(fisyon)
veya daha az tercih edilen hafif radyoaktif atomaların birleşmesi (füzyon)
sonucu büyük enerjiler açığa çıkar. Açığa çıkan ısı enerjisi ile ısıtılan su yüksek
buhar basıncı yaratır ve bu güç ile dönen türbinler hareketi alternatörlere
ileterek nükleer santlallerde elektrik enerjisi üretir.
Eskişehir-Sivrihisar-Kızılcaören'de
ise dünya çapında önemli olan 380.000 ton toryumrezervi bulunmaktadır..Dünya
toryum rezervinin % 54ü ülkemizde bulunmaktadır. Bu özelliğiyle Türkiye'nin,
nükleer hammadde eldesi için dışa bağımlı kalmayacağı söylenebilir. Ülkede
şuanda nükleer santral bulunmamakla beraber planlama çalışmaları devam
etmektedir. Nükleer yakıtlar; fosil yakıtların sebep olduğu sera etkisi, asit
yağmurları ve ozon tabakasına zarar veren atıkları oluşturmaz. Bunun yanında
reaktör arızalarından yayılan radyasyon ve nükleer atıkların kısa zamanda yok
edilememesi ise potansiyel bir tehlikedir.
Termik santrallerden
çıkan baca gazı atıkları (kükürt v.s.) ve dışarı salınan sera gazları ekstra yatırımlar
ile telafi edilebilmektedir. Diğer tarafta hidroelektrik santrallerinin neden
olduğu su ve toprak kirliliği de (tuzlanma)
yine ekstra maliyet ile giderlebilmektedir. Ancak! nükleer santral
atıklarının nasıl telafi edileceği hakkında kesin bir hüküm yoktur. Bir arıza
durumunda çevreye vereceği ve telafi edilemeyecek zararlar sebebiyle bu
santraller her türlü maliyeti aşmakta ve nesilleri tehtit etmektedir. Öncelikle
insan ve çevre sağlığını göz önünde bulundurarak diğer kaynaların kullanımı
geliştirilmeli, üzerine çok düşülmemiş biyokütle ve biyomas gibi kaynaklar
üzerinde çalışılmalıdır.
Suyun potansiyel ve
kinetik enerjisi, barajlarda toplanarak bir yükseklik kazandırılması ile baraj
yakınlarına kurulan hidroelektrik santrallerde elektrik enerjisine
dönüştürülür. Denizler, göller, ve akarsular
hidrolik kaynakları oluşturur. Hidrolik kaynaklar en ucuz ve
yenilenebilir daha da önemlisi tükenmeyen enerji kaynaklardır. Ülkemiz bu
kaynaklar bakımından oldukça zengindir. Ancak ülkemizde su kaynakları kullanım
oranı %25 ile sınırlıdır ve hidropotansiyelin gelişmesi ile ilgik ibir çalışma
bulunmamaktadır. Doğru planlanan ve yönetilen hidrolik kaynaklar sağlıklı ve
çevreci enerji üretimi için uygun bir yöntemdir ancak yolları tıkanan
akarsular, bendler inşaa edilen göller ve benzeri uygulamalar santral
çevresindeki ekolojik dengeyi eğer dikkat edilmezse giderek bozacağından,
çevredeki diğer canlı türlerinin yaşamı olumsuz etkilenecektir.
Diğerleri
Rüzgar sistemleri pahalıdır
ancak sonrasında yakıt gereksinimi duymaması, bakım masraflarının düşük ve uzun
ömürlü olması nedeniyle birim maliyeti düşük elektrik üretmektedir. Gelecek
nesillere zararı olmayan, yenilenebilir enerji kaynağını kullanmaktadır ve
basitçe rüzgar enerjisinin kuvveti ile dönderilen türbinlerin ürettiği mekanik
enerji, sistemin bağlı olduğu alternatörler yardımıyla elektrik üretir.
Güneş hepimizin var olma sebebidir. Tabii ki elektrik gibi bir ihtiyacımızda da yardımımıza koşar. Isı ve ışık enerjisi olarak bize ulaşan Güneş, sahip olduğu coğrafi konum nedeniyle ülkemize diğer coğrafyaların çoğuna nispeten daha cömert davranmaktadır. Güneşim ısı ve ışık enerjisinden de elektrik üretmek mümkündür. Fotovoltaik ya da güneş pilleri, güneş ışığı enerjisini elektrik enerjisine direkt çevirir.
Güneş pilleri,
yüzeyine aldığı güneş ışığını direkt elektrik enerjisine dönüştüren yarı iletken
maddelerdir. Güç çıkışını artırmak için birçok güneş pili birbirine paralel ya
da seri bağlanarak bir yüzey üzerinde fotovoltaik modül yapısı
oluşturulabilir.Dahası gerektiği taktirde bu modüller de birbirine bağlanarak
fotovoltaik dizi oluşturulabilir. Uzay araştırmalarında kullanılan araçlar
enerjisini buradan sağlar.
Ayna ya da mercekle
yoğunlaştırılan güneş ışınları panel içinde dolaşan suyu ısıtır ve sıcaklık
artırılarak panellerdeki su buhara çevrilir. Türbinde oluşan mekanik enerji
jenaretör yardımı ile elektrik enerjisine dönüştürülür Ancak bu sistemler çok
miktarda suya ihtiyaç duyduğundan su kaynaklarına yakın yerlere kurulmalıdır ve
güneşsiz günlerde devre dışı kalmaması için doğal gaz gibi yedek enerji
kaynaklarıyla desteklenmesi gerekmektedir. bu bağlamda Güneş'in ısı enrjisinden
elektrik üretmek, ışık enerjisine nazaran daha külfetli ve zahmetli olsa da
doğru konumlandırma ile elleri en temiz enerji üretme sistemleridir.
KAYNAKÇA
http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/termik-santral-sistemleri/8763#ad-image-0
0 yorum