ZAMAN NE OLABİLİR?
Zaman konusunda şöyle düşünüyorum. Enerjinin hareket etmesi için uzay alanı gerekliyken zaman gerekli görünmüyor.
Zaman evrendeki enerji etkileşimleri, hız farklılıklarının uzay alanında olmasından kaynaklandığı için yoğun kütleli alanlarda hareketlerin yavaşlamasıyla zamanın yavaşlaması veya farklı alanlarda hızlanması evren için geride veya ileride olma anlamına gelmez. Sadece evrenin içindeki etkileşim, hız farklılıkları anlamına gelir görünmektedir. Eğer evren hiper bir uzaydaysa bile durum değişmez ve hiper uzay içindeki etkileşimler onun zamanını oluşturur. Yani eğer hiper uzaydaysak hiperuzaysal bir zamanda ileriye akış olmaz.
Zamanın evrensel bir akış olmadığını, burası önemli evrensel bir akış olmadığını, evrendeki etkileşimlerden kaynaklandığını şöyle bir örnekle görebiliriz. Çok uzak galaksileri gözlüyoruz ve bu galaksiler birkaç milyar yıl uzakta olsun. Işıkları milyarlarca yıl öteden geliyor ve geçtiği galaksı merceklemelerinde, veya zamanın değiştiği yerlerde uzun süre yol alıp zamanları yavaşlıyor yada değişiyor. Bu durumda farklı yerlerde işleyen zaman nedeniyle milyarlarca yıl önce yola çıkan ışığın bizim zamanımızla denkleşmesi sorun olmazmıydı? Yine farklı gök cisimlerinde yoğunluklarına göre tüm ama tüm enerji hareketleri farklı hızlarda etkileşeceğinden zamanlarıda farklı olacak, peki uzaysal olarak nasıl bir zamanda birlikte etkileşir veya zamanın farklı işlediği bir yere gidip dünya zamanına geri dönebilirdikki? Uydularda Gps zaman ayarlaması yapılıyor, çünkü dünya kütle yoğunluğundan uzaklaştıkça uydularda konumlanan sezyum atomlarının titreşim sayısıyla ölçülen zaman etkilenecektir. Çünkü dünya yoğun kütle etkileşiminden uzaklaştıkça tüm hızlarda artacağından sezyum atomunun titreşimide hızlanacaktır. Böylece hızlı titreşim zamanın hızlı ölçülmesine, hızlanmasına neden olacaktır.
Görünen oki alanı oluşturan tüm enerji etkileşimlerinin oluşturduğu zamanın uzaysal olarak ileriye akışı olmamaktadır.
Görünen oki varlığı oluşturan hiçbir şeyi mutlak, tam bir referans olarak alamayabiliriz.
Yoğun kütleli alanlarda farklı zaman işleyişleri sorun oluştururdu. Bunu fark eden ve zamanın bir boyut olduğunu düşünen Einstein ''Blok zamanla'' Geçmiş, şimdi ve geleceğin aynı anda var olması gerektiğini düşündü. Oysa evrensel olarak ileriye bir zaman akışı olası gözükmemektedir. Zaman evrenin içindeki etkileşimlerdir. Uzaklıktan, tüm enerji alanları arası hız farklılıklarından (Maddede enerji alanı olduğundan) oluşan evren içi etkileşimlerdir.
Yani zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz. Evrensel olarak ileriye akan zaman yoktur. Zaman 4.boyut olarak gözükmemektedir. Belki hareketi bir boyut olarak düşünebiliriz, belki.
Evren bir etkileşim alanı. Uzay alanının yoğunlaşarak enerjiyi ve hız farklılıklarını oluşturması ve bunların etkileşiminden algılayabildiğimiz zaman oluşuyor. Enerji alanlarının hareket etmesi için uzaya ihtiyaç duyarken zamana ihtiyaçları yoktur. Yani zaman var diye hareket etmiyorlar. Enerji alanlarının uzaydaki etkileşimlerinden zaman oluşuyor.
Uzay alanında en süptili den en makrosuna enerji alanı etkileşimlerinden, Hız farklılıklarından, hareket edecekleri alandaki mesafelerden zaman oluşuyor görünmektedir. Evrimleşen uzay alanı enerji yoğunluğu farklarına neden olup enerji hareketlerine neden oluyor.
Maddede enerji olduğundan temelde enerji diyorum.
Uzaydaki enerji etkileşimleri zamanı oluştururken, uzay alanının daha temelden, süptil alanın büyüyen yoğuşması yani evriminden, her şeyin doğup, büyüyüp, ölmesi, yani enerjisinin dağılmasından, Enerji alanlarının etkileştiği nedensellikten yani etki tepki, neden sonuç ilişkisi zamanın ileriye doğru akışı olarak algılanıyor. Yaşamda organize olmuş enerji alanıdır. Ve canlının ölmesi demek bu organizasyonun bozunmasıdır. Zaman evrendeki enerji etkileşimleri ve evrimlerinin bize yansıttığı bir durumdur. Enerjinin hareket etmesi için uzay alanı gerekliyken zaman gerekliliğinin olmadığı anlaşılıyor. Zaman uzaydaki etkileşimlerden oluşuyor. Uzaysal olarak akıp gittiği falan yok. Üç boyutlu uzayın içindeki etkileşimlerden oluşuyor. Uzaysal olarak İleride, geride bir zaman yokki gidebilelim. Zaman uzayın içindeki etkileşimlerden ibarat gözükmektedir.Tüm bu etkileşimlerin birikimide evrimsel varlık alanları oluşturuyor. Uzaysal olarak ileriye akış olmadan alandaki etkileşim zamanı ve evrimsel etkileşim birikimlerine neden oluyor. Değişime, dönüşüme neden oluyor. Etkileşim ve hız farkları farklı yoğun kütlelerde daha yavaş olup o alanda zamanın yavaşlığına neden oluyor.
Yoğun kütleli alanlarda, enerjinin yoğun olarak etkileştiği alanlarda hareket zorlaşıyor, ağırlık artıyor ve hareket için daha fazla enerji ihtiyacı doğuyor. Bu durumda en mikrosundan en makrosuna tüm hareketler yavaşlıyor. Böylece zaman ve onu ölçebilme durumumuzda yavaşlamış oluyor.
Örneğin Ay' da dünyaya göre daha hafifiz ve hareket için daha az enerjiye ihtiyaç olur. Eğer Ay'dada dünya benzeri bir atmosfer olabilseydi orda daha hızlı hareket ederdik ve tüm hareketler hızlanacağından zamanda hızlanırdı. Bilindiği gibi kütlesi fazla olan bir oluşumun hızlanması için daha fazla enerji gerekir.
Veya dünya benzeri fakat kütlesi Dünya'nınkinden daha fazla, yoğun bir gezegende ağırlığımız artardı ve hareket için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyardık ve haliyle o gezegendeki tüm hareketler yavaşlayacağından zamanda yavaşlamış olurdu. İşte mikrodan makroyo tüm parçacıklarda bu şekilde davranıyor gözükmektedir. Biz canlılarda organize olmuş madde-enerji alanlarıyız.
Yoğun kütleli alanlarda yoğun etkileşimde tıpki suda yuruyormuşuz gibi enerji alan etkileşimi ve yoğunluğuyla hareketleri yavaşlatıyor görünmektedir. Evren bir enerji alan etkileşimidir.
Zaman ve farklılıklarıda çokluğun, çoklu etkileşimlerin oluşturduğu hız farklılıklarından ortaya çıkıyor.
Evrensel olarak zaman akışı olmamaktadır. Zaman evrenin içindeki hareketlerdir. Zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz.
Peki geride bıraktığımız ne? Oda evrenin içindeki tüm etkileşimlerin şimdimizi evrimleştirmesidir. Tüm hareket ve etkileşimleri kavrayıp biraraya getiremeyeceğimizden topluca zaman diyoruz. Tüm ısıyı hesaplayamayıp ortamın sıcaklığı dememiz gibi. Zaman evrenin evrimiyle oluşan farklılıkların etkileşim ve hız farklılıklarından ortaya çıkıyor. Zaman koca uzaydaki hareketler yani en mikrosundan, belkide anlayıp ölçemeyeceğimiz en süptilinden en makrosuna kadar uzay alanı-enerji etkileşimleri, hız farkları ve bu etkileşimlerin oluşturduğu değişimler. Sonuçta enerjide uzay alanının yoğuşup kısmen farklılaşmasıdır. Yani enerjide maddede uzayın yoğuşup kısmi organize düzen alıp kısmen farklılaşmış halidir. Işık elektromanyetik alanda elektron-pozitron çiftine zorlanıp ayrılırken aslında tamda karşıt olmayan iki parçacık alanına dönüşüyor. Yani maddeleşme bir çeşit indirgenme. Enerjinin bölüşülerek kısmı farklılıkla yeniden düzenlenmesi. Bizlerdeki dualite ve dualite etkileşiminin kaynağı burdan gelmektedir. Asl olan bu maddeleşme enerji ayrışmasının karşıtını oluşturma nedenini bulabilmeliyiz. Bunun nedeni evrenin alan davranışı olduğu düşünülebilir ama alanın bu duruma evrilmesininde bir nedeni olmalı. Evrendeki tüm enerjiler birleşince sıfırlanıyor. Yani ışıkta kalmıyor. Eğer bunun nedenini anlarsak hiçlik dediğimiz şeyin ne olabileceğine yaklaşmış ve evrenin doğasını daha iyi anlayabilmiş oluruz düşüncesindeyim. Ama buda yeterli olmaz tabiiki. Bu da bize evren karşıtlarının bir şekilde evrimle birbirleriyle uyuşup, birbir içinde denklendiği, organize bir etkileşimle maddeyi oluşturmuş olabileceğini düşündürüyor. Çünki başta evren iki karşıt evren oluşturup birbirinden ayrışmış olsa bile temel durum yine kendini tekrarlıyor görünmektedir. Yani çözüm olmuyor.Bi fikrim var ama zihnime oturtamadım. Detaya girmeden genel olarak şöyle diyeyim, ışığın, kuantum köpük enerjileşmesinin oluşmamış olduğu saf belki hiçlik alanında dualitede olmamalıdır. Ve düşük entropili alanı belki başlangıç deyil ama saf bir alandan evren evrimleşmiş olabilir.
Einstein'in düşündüğü ''Blok zaman'' diye bir durumun olması olası gözükmüyor. Zamanda gerçekten ileri geri gitmek olası gözükmüyor. Önceki dünya görüntüsü vb uzayda yayılıyor. Bu durum blok zaman düşüncesindeki geçmişin, şimdinin ve geleceğin aynı uzay bloğunda var olduğu anlamına gelmez. Filmi sonradan izlemek gibi. Ayrıca bilgi enerjinin organize düzen almış etkilerinden oluşuyor. Mesela görüntümüzde kısmi düzenli bir ışık yayılımıdır ve karşılaştığı ortamlarda dağılıp bozulabilir. (Bilgi nedir? https://www.youtube.com/watch?v=GadidAwf5TM&feature=share )Referans aldığımız yere göre zaman hızlı veya yavaş geçebilir. Daha yoğun kütleli bir yere gidilip dönüldüğünde daha genç kalınır ama bu zamanda yolculuk sayılmaz. Aslında zaman ileriyede akmıyor. kuantumdaki önceki bişeylerin değişmesi zamanda gerisine yapılan değişim olarak algılanıyor. Oysa değişimi zamanın gerisine gidipmi gözlemliyoruz. Aslında o zamandaki etkileşim değişimleridirler. şöyle düşünebiliriz. Beynimizinde oluşturduğumuz düşüncelerin öncekileri değiştirmesi gibi. Ama bu zamanda geri gitmek anlamına gelmiyor. Işık hızı bizim algılayabildiğimiz nedensellik ölçüsü olarak gözüküyor. Oysa evren daha temelinde çok hızlı ve belkide yer değiştirmeden dalgasal bir etkileşim olabilir. Işık hızı nedensellik ölçüsü alındığından zamanla sorunlar yaşanıyor gözükmekte. Işık hızından daha hızlılık nedenselliği değil bizim algımızı yanıltır, ondanda evrene ne, evren bizemi bağlıki? Işık hızından hızlı bir etkileşim olsa bile nedenselliği bozmazki. Nedensellik enerji etkileridir yoğun alandan düşük alana yayılımı gibi. Sesin ışıktan yavaş olması nedenselliği bozmadığı gibi düşünülebilir. Belki bizi yanıltır. Nedenselliği ışık hızına bağlamanın hatalı olduğunu düşündürüyor. Zamanıda sadece ışık hızına bağlayıp ışık hızını aşarak zamanda geriye gitmede hatalı gözüküyor. Görüntünün ilerisine gitmek veya ışık hızında arkada kalan görüntünün sana ulaşamaması veya diyelimki aynı gözükmesi zamanın durması anlamına gelmezki.
Zamanı en temel ama en temel fizik denklemlerinden çıkartmak gerekekebilir. Zaten hiçbiyerde zaman aynı deyilki. Zaman bizim ölçüm yapmamız için gerekli ama bundan evrene ne? Einstein zamanın hiçbiryerde aynı olamayacağını farketmesiyle uzay, zaman, hareketi birbirleriyle denkleştirdi. Enerjinin üç boyutlu uzayda hareket etmesi için zamana ihtiyacı yoktu.
Zaman ışık hızına endekslendi. Zamanın nedeni sadece ışık hızı deyildir. Bilebildiğimiz Üç boyutlu evrensel alanda, ( maddede enerji olduğundan) enerji alanlarının etkileşiminden oluşmaktadır. Evrenin vakum, süptil alanıda buna dahil olup enerji etkileşimleri, hız farklılıklarından oluşmaktadır. Işıkla temel olarak ,enerji,görüntü bilgisi taşınır. Kanımca Einstein kütlenin zamanı etkilediğini çok iyi bilmesine rağmen hesaplayabilmek için zamanı ışık hızına bağlamak gerektiğinimi düşündü acaba. Evren dinamik bir alan etkileşimi onu ölçüp hesaplayabilmekte bir yere kadar gibi gözüküyor. Dinamik bir etkileşim alanını kağıda dökmek, tıpki canlıyı kağıda dökmek gibi, bu kitap(Bilinç ve canlılık nedir?) onu tarif edebilir belki ama tüm olarak dinamik bir organize etkileşimdeki canlıyı ancak ortam ve organize etkileşimindeki varlığıyla gözlemleyebiliriz. Kuantum bilgisayarlar belki bunu holografik bir örüntüyle gösterebilecektir.
Uzaydaki hareketler ve bu hareketlerin, enerjinin evrimleşerek büyük enerji alanlarını oluşturmasıda zamanın ileriye doğru akması gibi algılanıyor. Evrendeki başlangıçlı ve sonlu hareketleri ki bunlar enerji dönüşümleridir, zamanda oluyor sanıyoruz. Oysa uzaydaki bu enerji etkileşim ve dönüşümlerin hız farklılıkları ve etkileşimleri zamanı oluşturuyor Görünmekte.
Zaman dediğimiz uzaydaki farklı enerji ve hız etkileşimlerden oluşuyor gözükmektedir. Evet evren genişliyor ama zaman onun içindeki hareketler, etkileşimler, olup bitenlerdir. Biyerden biyere akmadığı anlaşılıyor. Hiper bir uzayda genişleyen evren hem kendine potansiyel enerji alanı hemde hareket alanı katıyor görünmekte. Alanlardaki etkileşim, hız farklılıklarıda referans aldığımız yere göre tüm alan hareketlerinin yavaşlaması ve hızlanması olarak görünüyor. Yani yoğun kütle çekim alanlarında tüm alan hareketlerinin yavaşlaması zamanda ileri veya geri gitmemiz anlamına gelmiyor diye düşünüyorum. Tüm etkileşimlerin yani tüm enerji etkileşimlerinin, Hareketlerin hızlanması veya yavaşlaması zamanın hızını oluşturuyor. Mesela atom saati olan sezyum atomunun titreşiminin değişmesi gibi. yoğun kütleli alanlarda sezyum atomuda haliyle etkilenecektir. Bu durumda gps ile uydular ve dünya alıcıları arasında eşgüdüm sağlanamayıp düzeltme gerekecek görünmektedir.
Sadece enerji alan etkileşimleri yavaşladığından tıpki kalbi yavaş atıp metabolizması yavaş işleyen büyük canlılar gibi yavaş ve hızlı yaşlanmamıza neden olabilir. Bu enerji alanları içinde geçerli olup yoğun etkileşimin yavaşlamasıyla bozunmaları gecikir.
Işık hızında zaman durmaz. Hızlanan parçacığın evrensel alanla olan etkileşimi yani parçacığın yer değiştirmesi alanla olan etkileşimini sürekli değiştirdiğinden direnç oluşur ve enerji parçacığının iç hareketleri, iç zamanı yavaşlayarak parçacığın ömrü uzuyor görünmektedir.
Anlayamadığımız bişeyden evrimleşen uzayın suptil alanı yine anlayamadığımız bir şekilde çok hızlı bir etkileşim alanı olabilir. Ve yöğunlaşan enerji, madde, kütleli yapılar bu alanda bir yavaşlama olarak gözüküyor.
Görünen oki, zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz ve etkileşim, hız farklılıklarıda zamana neden oluyor. Evrimleşip yoğunlaşan enerji farklılıkları zaman var diye hareket etmiyor, enerji farklılıkları uzay alanında farklı hız ve etkileşimlerle harekete neden olup zamana neden oluyor görünmekte.
Kütleleşme uzay yoğunluğuyla uzay alanının kendinde yoğun etkileşimle bir yavaşlama olarak gözüküyor.
Anladığımız kadarıyla her şey hareket ediyor ve biz aslında zaman kordinatı deyil hareket kordinatı veriyoruz. Yarın 12 de şurda görüşelim derken dünyanın evrende sürekli hareket halinde olduğunu gözardı ediyoruz. Gibi görünüyor.
Bu durumda temelinde hız zamana bağlı deyil zaman hızlara bağlı gözüküyor. Ve uzay zamana bağlı deyilde zaman uzaydan doğuyor.Ama evren süptil alanında çok hızlı, farklı etkileşiyor olabilir. Bunu gözlemleyemiyor olabiliriz.
Belirsizlik ilkesinde hareketli parçacıkların konumunu ve hızını ölçmeye çalışmak fotoğrafını kağıt üzerine çekmek gibi, oyle hızlı ölçebilmeliyizki belirsizlik azalsın. Çok hızlılar ve ölçme hızımız yeterli deyil, çünkü hızını ikincil etkilerle ölçebiliyoruz zaten. Ölçemememizin evren için ne anlamı olabilirki? Kuantum parçacıklarının evrenle etkileşimi daha farklı, hassas olduğundan onlardaki gariplikleri pek anlayamıyoruz. Ölçüm sorunlarıda buralardan doğuyor gibi görünüyor.
Uzay kaç boyutlu bilmiyoruz ama Üç boyutta enerji alanları hareket etmek için zamana ihtiyaç duymaz. Enerji alanlarının etkileşimlerinden zaman doğar. Yani zaman da deyil uzayda hareket ediyoruz, ve hareket etmek için enerjinin zamana ihtiyacı yok gözükmektedir. Yoğuşan uzay alanlarının kısmen farklı enerjiler ve hızlar oluşturması ve aralarındaki etkileşimlerden, çokluğun etkileşiminden zaman oluşuyor görünüyor. Çevresine göre enerjik uzay alanı enerjisinden dolayı hareket eder. Zamana ihtiyacı olmuyor görünmekte.
Evren dahil her oluşan enerji alanı onu oluşturanların birliğidir. ve parçacıkların içleride yoğuşup kısmen farklılaşmış küçük bir uzay gibi etkileşim alanı olarak düşünebiliriz. Her enerji alanı aynı zamanda yoğunlaştığı uzay alanı olarak doğduğu alanla etkileşim içinde olmalıdır. Işık dahil her enerji alanı anlayamadığımız, ölçemediğimiz düzeyde çevresiyle etkileşiyor olmalıdır. Parçacık yoğun kütle alanlarında yoğun etkileşimle iç etkileşimleri yavaşlıyor, yani hareketleri yavaşlayarak zamanı yavaşlayıp geç bozunuyordur. Benzer şekilde hızlanmayı yer değiştirme olarak alırsak hareket eden enerji alanının doğduğu uzay alanı ve alandaki etkileşimleride o şeyin tüm iç alanlarıylada etkileştiğinden yer değişimine direnç gösterdiğinden ışık hızına çıkamayıp verilen enerji kütleye dönüşüyor vede ısınarak enerji yayıyor olabilirken tüm iç hareketleri yavaşlayarak iç zamanı ve bozunumu yavaşlıyordur.
Harekete olan direnci iki mıknatısın birbirini çeken yönlerini yapıştırmadan yer değiştirmeye zorlarsanız oluşan direnç gibi düşünebiliriz. Uzay alanından evrimleşen, yoğuşarak farklı düzenlerde enerjileşen alan doğduğu alanla etkileşiyordur. Sezyum atomu bozunumu zaman, saat olarak kullanılıyor haliyle farklı kütle alanlarında ve hızlarda bozunumu değişecek gözükmektedir. Zaten zaman algımızda, bilinçte yoğun nöronal etkileşimlerden oluşuyor. Yani beynimizdede durum uzayda olanla temelde aynı. Zaman algımız beynimizde nasıl oluşur? videoma bakabilirsiniz.
https://youtu.be/acz4Q00pZdM
Evren hiper bir uzayda bir alan ve alanın yoğuşup kısmen farklılaşmış temeli benzer olan ama kısmen farklı etki ve etkileşimler oluşması parçacık alanları olarak gözüküyor.Evren kendisiyle dalgasal olarak yer değiştirmeden çok hızlı bir etkileşim içinde olabilir. Belki hiper uzaylada.
Bilinç dediğimizde organize olmuş bir enerji alanıdır. Doğanın organize olmuş halidir. Onu ruhlaştırmak çokda farklı bişeymiş gibi görmek anlamsızdır. Tabiiki enerji alanı olarak çevresini etkiler. Ama biz ölçmeden gerçeklik yoktur demek abartılı gözüküyor. Ölçüp etki etmemiz nörmaldir.
Evrenin canlı olmasını bikenara bırakalım. Aslında bildiğimiz anlamda bir canlılık yoktur. Ama canlılar bu evrenin bildiğimiz en ileri organize olmuş enerji alanları olup evrenin harikasıdırlar. Muhteşem bişey ve evrenin başka yerlerinde canlılık olması, vede olacağı yüksek bir olasılık gözüküyor.Gezegenimizdeki tüm canlılarla evrimdaşız. Ve çoğu canlılar kendi evrimlerinde bilinçlidir. Ve evrim devam ediyor. Gelecek uzun evrimde Dünyamızı sağ bırakmayı becerebilirsek dünyamızda farklı bilinçte canlılarla iletişim kurabilip yaşama şansımız olabilecektir. Tabii bizler neye evrimleşiriz onu bilemiyoruz. Uzaya açılıp yerleşirsek hızlı ve farklı evrim alanlarına gireceğimiz kesin olarak gözükmektedir.????????❤️????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????.....?
Entropi dediğimiz yoğuşup topaklaşan, maddeleşen, enerjileşen alanın (Homojen denmez ama öyle demek durumundayım) Homojenleşme çabası olarak gözükmektedir. Ölümle organize olmuş enerji alanımızın bozunması gibi.
Yunus İlik