0

Sayın Hasan Özdemir.... Merhaba :-) Yazdığınız doğru, aynı fizik temelleri, aynı matematik değerleri ama farklı fizik sabitleri... (enerji miktarı, yoğunluk, belki (?) spin, vs.vs.) Ve bu sayede ..."her evren deterministtir. Fizik disinda baska bir gerceklik yok. Bulundugumuz evrende de fizik sabiteleri canliligi yaratmakta... İnsa ettigimiz tum temel bilimlerde fizik kurallariyla aciklanmakta beyin dedigimiz olguda evrenin kurallarina uymakta, biz sadece bilincliyiz, farkindayiz. Diger evrenlerdeki alternatif gerceklerde farkli fizik sabiteleri sonucu farkli determinist fizik davranislari geregi olusmakta. Öyle olmak zorundadir, yani yoksa, boslukta kendi kendine sans geregi farkli gerceklikler olusmaz "... (Bu kısmına özellikle hayran kaldım yazınızın. Sadece bir kaç noktayı nasıl algıladığımı vurgulamak için, izninizi almadan ekledim. Kusuruma bakmayın. ) Bizim evrenimizin sahip olduğu enerji değerinden, mesela %10 daha fazla enerji içeren bir tekillikle başlasaydı evren ? Ya da süper şişme, %50 daha uzun sürseydi (bu fazla enerjiden dolayı) , biz farkları hiç bilemeyecektik ama... Kendi evrenimizi tanıdığımız zaman diğer evrenlerin durumlarını hesaplayabiliriz. Kısaca ..."olasilik yoktur bizim alternatif dedigimiz tum olasiliklar baska evrenlerde gerceklesir. Aslinda evren tek basina olasiliksizdir. "... Tasarım aynı, temeller aynı. Bu bir "kova" kum ile yapacağınız "kumdan kale" ile 1 "kamyon" kum ile yapacağımız kaleleri kıyaslamaktan başka bir şey değil. İkiside kum, ikisinin de temel inşaat mantıkları aynı... Ama duvarlarını inşaa ederken, küçük kalenin duvar ve kiriş "statik hesapları ve değerleri", doğal olarak büyüğünki ile aynı olmayacak.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Sayın Hasan Özdemir; Basit ya da karmaşık, büyük (çok elemanlı) veya küçük; kendi içinde dengeye oturmuş hangi sisteme dışarıdan müdahale olursa olsun, mevcut sistem çöker. Ama bu bir yokoluş değildir. Yeni sistem dengesine kavuşana kadar, tüm mevcut sistem elemanlarının yeni denge noktasına ulaşana kadar gidip gelmesidir. Eğer bin elemanlı ise, en küçük elemana etki ettiğimizde, tüm sistemdeki 999 elemanda yeni denge noktalarınin bulana kadar belli bir olasılık aralığında gidip gelecektir. Bu dış gözlemciye göre kaotik bir ortamdır. Aslında aynı durum, kuantum düzeyinden, galaktik düzeye kadar sürekli var. Bilim dilinde buna "olasılık dalgası"; "dalga fonksiyonu" da diyoruz... Yani eğer bir müdahale olursa, bir süre kaos olsa da yeni bir dengede kalır sistem. Kayıpların yanında, yeni kazançlarda olacaktır bence... Evrenin simulasyon olmasına gelince; insanoğlunun bilgisayar teknolojileri ile içli dışlı olması ile bu fikir güç kazanıyor. Çünkü sonuçta her şey aslında "bilgi" ile şekillendirilmiş bir enerji topağından ibaret. Hele simüle oyunların kalitesi artıkça, bu daha da çekici geliyor. Başa takılan bir ek alet ile, sanal bir dünyada, gerçek hayatta asla yaşanamayacak olanların macerasını yaşamak çok cazip... Ama bana bu daha çok, kaynakları savurganca tüketilmiş bir dünya da ve çekirge sürüsü gibi artan insanlık karşısında, bazılarının kaçış noktası araması gibi geliyor bana... Eğer evren dev bir simülasyon ise, çok ciddi bir enerji tüketimi vardır. Evrendeki her şey optimum verimlilik üzerine kuruluyken. böyle bir savurganlık makul gözükmüyor. Eğer insanoğlu ise incelenecek, samanyolu boyutlarında bir simulasyon bile yeterli. Eğer fizik kuralları ise incelenen, temel kurallar için bu kadar çok değişkene ve elemana gerek yok gene... Brian Green bu düşünceye yer vererek hem insanların hayal güçlerini çalıştırmış, hem de bu dünyadan kaçış -avuntu-umut icin bir şans vermiş sanki... (Sonuçta bilim bile popülerleşirse ancak ciddiye alınıyor günümüzde, sıradan vatandaşlarca...) Ama esas nedenini bilemem tabi. Bu olasılık önemli mi? Yani bir simülasyon içinde olma ihtimali... Bence değil. Öyle olsa da, olmasa da durumumu değiştirmez, Çözmem gereken konuları önemsizleştirmez. Çünkü önemli olan, birey olarak benim ne yapmaya çalıştığım ve yaptığım. Sadece ben-biz hayatı (m-ız)a anlam ve değer katabiliri(m-z.) Düşüncelerim kısaca böyle...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Hasan Özdemir, Doğru mu düşünüyorsunuz? Mantık kurgunuzun sağlam ve birbirini takip eden doğrulukta olduğunu söyleyebilirim ancak. ama bu doğru veya yanlış düşündüğünüzü saptamaya yetmez. En başta, bir veriden sadce bir tanesi bile yanlış olsa, tüm kurgu, kendi içinde mantıklı ve tutarlı olasa da, toplamda yanlıştır. Bu, 6 basamaklı, bin aşamalı bir işlemin başında, tek bir "+/-" işareti hatası gibi sonuç üretebilir. :-) Bilim Tanrı'nın varlığını ya da yok olduğunu sorgulamaz. Hatta sormaz bile. Sadece eldeki veri ve yöntemlerle, doğruyu bulmaya çalışır. Bir çok insan, tıkandığı noktalarda cevabı Tanrı'nın varlığına ve iradesine bırakıp, araştırmayı-öğrenmeyi - sorgulamayı bıraktığı için, "bilim insanı" ile "inanç insanı" bu noktadan sonra çatışabilir. Çünkü bilim kantılar arar ve sorar. İşte böyledir deyip, kesip atmayı kabul etmez. Bu sorgulama kararlılığı, inanç kurumlarını sömürenlerce hoş karşılanmadığı için, bugünkü durumdayız. Sorguladığınız konulara gelince, açıkçası çok derin ve bir o kadar cevapsız sorgular içeriyor. Yani üzerinde çok fazla durmadığım, sorgulamadığım ve açıkçası sebep olduğu zihin yorgunluğuna değmeyeceğini düşünüyorum. Sonuçta bu konuda ulaşacağımız her sonuç; sadece bir fikir olacak. Güncel, geçerli ve bilimsel bir veri olmayacak. O yüzden yanlış düşünme ihtimali de yok. Sadece farklı düşünme ihtimali var. :-)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Sayın Hasan Özdemir, Öncelikle işe (sanırım) sizden "daha önce öğrenmeye başlamış" bir öğrenciyim. Hocam latifesini, ODTÜ kökenli bir öğrenci-öğrenci hitabı olarak kabul ediyorum. Hepimizin birbirimizden öğrenecekleri var çünkü... İlk kısımdaki simülasyon ve çoklu evrenler hakkındaki teşhislerinize katılıyorum. Çoklu evrenler, her farklı olasılığın gerçekleşmesini öngören ve kabul eden bir yaklaşım. Buna göre, siz bir yol ayrımında; bir evrende sağa dönerken, diğerinde sola, bir başkasında geriye doğru devam edebiliyorsunuz. Yani her senaryo için ayrı bir evren. Siz bu evrenin sadece bir değişkenisiniz, Bunun yanında, sizden başka sayısız değişken (diğer insanlar ve canlılar hatta cansız nesnelerin olayları-hava, nem, rüzgar, vs. durumu gibi...) e göre de bunlar dallanıyor. Hayal etmesi bile çok zor. Fizikçiler bu paralel evrenleri olası görüyorlar. Çünkü dalga fonksiyonlarında, her hangi bir noktada gerçeklik oluşurken, diğerlerinde çöküyor. Ya bu oluşan nokta farklı olursa? Bu sorunun cevabı, bu çoklu evrenler yaklaşımı ile çözülüyor. Sanki, bir bakıma aynı sayfanın her bir kopyasında, ufak bir değişiklik gibi... Simülasyon evren yaklaşımında, simülasyonu hazırlayan uygarlık, onların tabi oldukları koşulları, fizik yasaları hakkında bilgi vermiyor. Bir bakıma onları yaratıcı olarak kabul ediyor ve onların öncesini cevaplamıyor. Bu da şu anki durumumuzla örtüştüğü için, bunu kabul edilebilir bir argüman olarak sunabiliyorlar. Çünkü doğrulanamayacağı gibi, yanlışlaşamayacak bir fikir. Oysa çoklu evrenler fikri bu konuda daha farklı. Eğer kuantum mekaniğinde -şu an sanıldığı gibi- olguların rastgele değil de, belli kurallar çerçevesinde oluştuğu kanıtlanabilinirse, paralel evrenler çöker. (Kitap sayfaları gibi ufak farklılıklarla paralel olanlar...) Daha doğrusu iki türlü paralel evrenden, bizimkiyle tıpa tıp kuralları ve oluşumları olan ancak farklı olasılıkların gerçekleştikleri çöker. Sadece, ilk oluşumunda sahip olunun enerji miktarına göre farklı olanlar veya bizimkinden farklı gelişim geçiren evrenler kalır. (İki çoklu evren yaklaşımı farkı: Bir tanesi kitap sayfaları gibi, her sayfa bir öncekiyle aynı konuyu, satırı, kelimeleri içeriyor. Ancak her sonraki sayfada, "sadece bir harfin yeri, öncekinden farklı" oluyor. Diğer çoklu evrenler yaklaşımı ise, köpürtülmüş sabun köpükleri gibi, hepsi birbirine benzer, aynı malzemeden oluşmuş ama dinamikleri, büyüklükleri farklı. Hiç bir baloncuğu -kitap sayfalarında olduğu gibi- bir diğeriyle bir değişken hariç her yönden aynı olarak değerlendiremeyiz. Her birini bağımsız olarak ele almalıyız. ) Everet'in çoklu evreni sabun köpükleri benzetmesine daha uygun. Her bir sabun baloncuğunu ayrı ayrı simüle etmek ise, bence herhangi bir ileri uygarlık için mümkün değil. Sadece değişkenler değil, (fizik) kurallarda farklı planlanmalı... Sonsuz denecek değişken ve bunların birbirleriyle olan ilişkileri. Beyindeki sinir hücresine oranla, bağlantı sayısı çokluğu baz alırsak, burada evrendeki tüm foton sayısından daha fazla bir rakamdan söz etmemiz gerekir. (Tabii merak duygusu önemli ama, bu kadar enerjiyi ve bilgi işleme kapasitesini sırf gözlemlemek için harcamak bana makul gelmiyor.) Yani bence de Everet'in çoklu evrenleri simüle edilmeye uygun değiller. (Şahsi Düşünce: Bütün bu evrenleri organize etmek ancak "sonsuz diyebileceğimiz, bir yetenek veya güç" için mümkün olur. Evrende akla gelebilecek en üstün uygarlık simülasyonu bile böyle bir şey tasarlayamaz.) --------------------------000------------------- Diğer yandan, bence, salt kendi evrenimizde, bile kuantum mekaniğinde ifade edilen belirsizlik durumu ve dalga fonksiyonlarının çökmesi rastgele değil. Daha önce de belirttiğim gibi, sistemler hep kaos'un kıyısında stratejik bir noktada- sistemin mükemmel denge dediğimiz bir noktasında duruyorlar. Yani sistem doğru analiz edilince (bir gün yapılacağına inanıyorum) dalga fonksiyonunun hangi noktasında gerçeklik bulacağını, diğerlerinin çökeceğini hesaplayabilecekler. Burada diyebilirsiniz ki, diğerlerinin çökeceği belliyse, niye varlar? Hesaplarda karşımıza çıkıyorlar? Bu sorunun cevabı, hiç bir sistemin sabit değişkenlerden oluşmuyor oluşu... Sistemi oluşturan değişkenlerden biri değiştiğinde, eğer diğer değişkenler buna uyum sağlayamaz ise, (kıyısında oldukları) kaos başlar ve sistem çöker. Bu nedenle diğer tüm değişkenler, bu sistemi korumak için ileri geri gidip denge noktalarını değiştirip yeni durumu ayak uydururlar. (Örneğin: Ay'ın dünyadan bir anda 50 bin km uzaklaşması ile tüm güneş sistemindeki gezegenlerin yeni yerlerine geçecek olması. Bu değişim bir kaç bin yıl bile sürebilir ama muhakkak olur. Aynı kural, tüm büyük-küçük sistemler içinde geçerlidir.) İşte dalga fonksiyonlarında saptanan bu çöken olasılıklar, bu değişkenlerin olası değişimlerine göre sistemin nerede dengeleneceği bilgilerini taşıyorlar...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0