Muzaffer bey; Size artık gerçeği açıklama vakti geldi.
Güneşe ulaşan ilk ekip, geminin soğutma sistemindeki bir arızadan dolayı öldü. Bunu örtbas ettiler. Zaten başarılı olsaydı dünyaya duyuracaklardı.
İkinci ekip ise kıyısına kadar yaklaştı ve ekvatorunu ölçtü. Güneş üzerindeki soğuk bölgeleri tespit edip, manyetik anaforların ve elektrik akımların en az olduğu yerleri tespit etti... Ayrıca güneşten kopan parçaları alıp; yoğunluğunu, içeriğini ve sonuçlarını gözlemlediler.
Hatta bu parçalardan bir kısmını dönüşte yakıt olarak kullanmışlar, başka bir kısmını da dünya ya getirmişler ama düşman eline geçmesin diye indirmemişler. Ay 'daki gizli üs'de tutuyorlarmış. Bir sonraki gezinin yakıt maliyetini azalttığı için üçüncü geziyi olanaklı kılmış...
Üçüncü gezide ise, güneş yüzeyine inmeden önce merkür üssünde üretilen ısıya dayanıklı platformları kullanmışlar.
İlk iniş süresi 38 dakika sürmüş. Bu arada güneşin düşük yoğunluğu sayesinde içine yolladıkları sondadan uzun süre bilgi alabilmişler... Bu sayede içi sıcaklığını, basıncını, radyasyon miktarını, hidrojen helyum dönüşümünü saptamışlar.
Ama en ilginç olanı güneşin kütle itim gücüne sahip olduğunun ve üzerine yaklaşan her şeye basınç uyguladığıı saptamışlar. Bu sayede ısı yüklenmiş fotonları da itiyormuş. O kadar güçlü ki, dünyaya ulaşıyorlar. Fakat dışında oluşan manyetik alanın, spiral auroadan nasıl dağıldığını tespit edememişler. Evet , efsanelerde anlatılan gibi bir şeyler varmış ama mekanizmayı çözememişler.
Ekip, beklenmedik bir kaz ile çalışmayı 38nci dakikada yarıda kesmiş. 2 kişiyi kaybederek, yüzeyden ayrılmışlar.
Sonuçlar gizli, çok gizli çünkü mevcut bilimsel verileri geçersiz kılıp, her şeye baştan başlamayı gerektiriyor. İnsanlık bunları öğrenmeye hazır değilmiş.
Ben mi nasıl öğrendim? Eğer olsaydı 4ncü veya 5nci seferdeki ekipte olacaktım. Ama artık gerek yok diyorlar.
Bu yüzden merak etmeyin belgeleyemeyecekler. Hiç bir belge, gözlem, araştırma yok ellerinde...