Karanlık madde olayına farklı bakıyorum. Bence gerçekte elle tutulur bir karanlık madde yok. O zaman ne olabilir?
Öncelikle madde tanımımıza bakınca, kütlesi olan ve kütleçekim kuvveti uygulayan enerji yoğunluklarını madde olarak tanımlıyoruz.
a) Varsayımım da kütlenin oluşumunda, evrenin genişlemesinden kaynaklanan dalgaların, çeşitli enerji yoğunlukları ile olan ilişkisi olarak ele almıştım. (Ayrıntılar başka yazılarda vardı)...
Yani bu dalgalar ne zaman, ortalamanın üstünde bir enerji yoğunluğundan geçseler, (belli kesişme açıları şartı dahilinde) Enerji kütleye dönüşmeye başlıyor.
https://3.bp.blogspot.com/-iHp6x8aXqp4/VrS5vxEOgvI/AAAAAAAADqA/hdGBAY6Mspg/s320/egd%2Bon%2Ba%2Bpoint.jpg
Şimdi dalgaların bir enerji aktardığını düşünürsek. Bu yoğun enerji alanlarına çarpan dalgaların bir kısmı yansırken gene bir miktar daha enerji aktaracaktırlar. Henüz daha kesin olarak saptananamış olsa da kütleçekim dalgalarının bu tür dalgalarla \"eşdeğerli\" özellikleri olduğunu düşünüyorum.
b) Karanlık maddenin özelliklerine baktığınızda, ışığı bükecek kadar kütleye sahip ama yansıtmıyor. Galaksilerin içinde ve çevresinde bolca var ama başka galaksilerin kütleçekiminden etkilenmiyorlar. İki galaksi birbirine yakın hatta içinden geçerken, kendi karanlık maddelerini yanında götürüyorlar. Büyük kütleli olan , küçük kütleli olan galaksinin karanlık maddesini çalamıyor.
Buradan ulaştığım sonuç, karanlık maddenin kütle çekiminden bağımsız bir özelliği olduğu ve hatta bu etkiyi oluşturan geçici bir durum/ sanal kütle olabileceği...
c) Bu durumda nasıl bir yapı olabilir? İşleyiş sistemi ne olabilir? Bu nedenle evrende bir var olup, bir yok olan (özellikle karadelik yakınında) sanal parçacıklar konusuna baktım. (Necmi Bey sağolsun :-)
Yoğun enerji dalgalanmalarının olduğu bölgelerde gözüken bu durumu farklı bir şekilde ele aldım.
Sonuçta belli bir koordinatta sanal parçacığın çıkma ihtimali çok düşük olduğu için ve çoğu zaman çıkmadığı için, \"orada parçacık yok\" diyoruz. Ama belli bir hacimde/alanda diğer tüm şartlar aynı kalmak şartıyla, toplam açığa çıkan sanal parçacık oranı neredeyse sabit.
(Sadece koordinatları kesin değil. Yani bir bakıma nereden ve ne zaman çıkacağı bilinmeyen parçacıkların, belirlenmiş bir zaman aralığında , belirlenmiş bir ortamda var olup/kaybolma sayıları eşit. ) Yani mesela, 500 kilometreküplük bir uzay haciminde, her saniye 1 milyon (rakamların hepsi atmasyon) sanal parçacık var olup, yok oluyor.
Şimdi bunları (a+b+c) birleştirirsek; galaksilerdeki gök cisimlerinden yayılan kütleçekim dalgalarının kesişip üst üst geldiği noktalarda, evrenin ortalama enerji yoğunluğuna göre çok daha yüksek geçici enerji yoğunlaşmaları oluşuyor. Bu enerji yoğunluklarıyla etkileşen EGD (Evrensel Genişleme Dalgası) sonucu bunların geçici olarak kütleli parçacık gibi bir durum oluşturduğunu düşünüyorum.
https://1.bp.blogspot.com/--SoCw91JWKI/VrSA7SMzxeI/AAAAAAAADmM/FcPuRmfzH24/s1600/04-01.png
İşte karanlık madde dediğimiz şey buna benzer eşdeğerli bir şey olmalı bence...