Sayın Morgan, bilerek ya da farketmeyerek, Hologram evren yaklaşımını gündeme getiriyorsunuz. Karşıt görüş olarak düşünemiyorum sizin sorunuzu, hala aynı yönde... Bakış açısı farklı sadece...
Evet, evren her noktada genişliyor. Ve evet bu genişleme hızı bu şekilde bizim tanımımızdan farklı...
Niye tek nokta? Evrendeki tüm enerjinin, büyük patlama öncesi tek bir noktaya sıkışmış olduğunu düşünmüyorum çünkü. Tam tersi, uzay dediğimiz ve sonsuz olarak tanımladığımız tüm alanı her yönde dolduruyor.
Bu alan ister 2 boyutlu olsun, ister 3 boyutlu olsun fark etmiyor. Örnekleme de iki boyutlu ise durgun su yüzeyini, 3 boyutlu ise içinde bir yerleri düşünüyorum.
3 boyutlu olarak. Bir enerji denizi içindeki bir noktadan, bir etkinin sonucu olarak, olağandan fazla enerji sonucu simetri kırılması başladığını düşünüyorum.
Simetrinin kırılması, bir dalga gibi yayılıyor. Bunu aynen su altı bombasından çıkan şok dalgasının yayılması gibi düşünüyorum. (3 boyutlu yayılan şok dalgasının kendisi 2 boyutlu bir yüzey alanıdır.)
Şok dalgası bu noktadan başlayarak simetrik ve 3 boyutlu olarak dağılır. Geçtiği alanlardaki durgun birimleri de hareketlendirir. Şok dalgasının henüz ulaşmadığı alandaki yapı ile geçtiği alan arasında enerji yoğunluğu farkı olur. İçteki birimler daha enerjiktir.
Bu kırılma öncesindeki birimlerin, çok sıkışık olduklarını sanıyorum. Çünkü bu şekilde az bir etki kuvveti ile sahip oldukları potansiyel de açığa cıkacaktır. Bunu da titreşim (ısı) olarak tespit ederiz.
Eğer titreşimsiz ünitelerin durumunu (titreşimsiz= tekil, her yöne doğru aynı=simetrik ve özdeş birimlerden oluştuklarını= homojen) düşünürsek, şok dalgasının geçmesi ile bu birimlerin harekete geçtiğini ve hatta bazılarının birleşerek (kütle), diğerlerine var olmaları için daha geniş titreşim alanı sağladıklarını bile düşünebiliriz.
Her durumda (2 veya 3 boyutlu) bu şok etkisi bir noktadan başlamalı ve yayılımının bir yarıçapı olmalı.
Zaman, bu yarıçapı bize veriyor. 13,7-14 milyar ışık yılı...
Ancak burada sizin sorunuza olan konu başlıyor. Biz-kütle bu şok alanının daha önceden geçtiği iç bölgede değiliz. O iç bölgeye ulaşım ya da gözlem şansımız yok. Bu şok dalgasının 2 boyutlu genişleme yüzeyindeyiz.
Yani balonun içinde değil, yüzeyindeyiz. Bilim hala iç mi yoksa dış mı olduğunu tartışıyor.
Eğer bu şekilde ise, bizler aslında bu iki boyutlu (zar) yüzey üzerindeki, 2 boyutlu varlıklar oluruz. Üç boyutlu algımıza ve varlığımıza sebep olacak tek şey ise, Zaman üzerindeki (bu iki boyutlu yapımıza dik) hareketimiz olabilir.
Bu hız doğal olarak varlığımızda olduğu için (her kütle aslında ışık hızında hareket ediyor), bu boyut üzerindeki hızı kıyaslayabileceğimiz hiç bir başka hız ya da nesne olmaz. Yani Zaman açısından hepimizi durgun iken aynı referans çerçevesindeyiz. Göreceli olarak tespit yapamıyoruz...
Bu noktadan sonrası için ise daha uçuk varsayımlar(ım) var sadece.
Mesela, eğer evrenin 2 boyutlu zar yüzeyindeki 2 boyutlu alanlar olarak, genişleme ile 3 boyutlu varlık kazanıyorsak, geçmiş ve gelecek diye bilgi içeren alanlar olmamalı.
Varlık sadece, şimdi anında var olup, etki-değişim imkanına sahip demektir. ...gibi...
Ama metafizik çağrıştırdığı için bu kısma girmek istemiyorum.
Basitleştirirsek, balonun yüzeyindeki genişleme, balon zarının her noktasında olur. (Bilinen) Her yöne doğru olur. Ama yüzeyden, yarıçaptaki genişleme görülemez, tespit edilemez. Oysa genişleme, bir zamanlar o içte kalmış tespit edilemeyen bir alanda, bir merkezden başlamıştı...