Bize gösterilen ve uzay-zamanı somun dilimlerine bölerek zaman çizgilerini ele alan yaklaşım, şu an hakim olan bakış açısı. Buna göre, nesneler arası mesafe artınca ile aynı zaman dilimleri üzerinde olan nesneler arasındaki zaman ilişkisi değişiyor. Nesnenin hareketi ile iki nesne arasındaki şimdi dilimlerinin açısı değiştiği için, kendi şimdi dilimleri bir diğerinin geçmiş ya da gelecek dilimine denk gelebiliyor. Bunda uzayın eğiminin de bir katkısı var. Yani bizden milyonlarca ışık yılı uzaktaki bir nesne bize doğru hareket ederse, bizim zamanımızın geleceğini görebilecek, uzaklaşırsa, geçmiş dilimlerimizi görebiliyor. Bu yaklaşım Einstein’ın göreliliği ile de uyumlu olduğundan, bu düşünce hakim.
Doğru mu? Yanlış mı? Bilemem. Doğrulamak için, uzaktaki nesneden gelen ışıklardan kaçtıkça, o nesnenin geçmiş görüntülerini yakalamamız lazım. Yani ışık hızını geçmeliyiz ki, geçmiş görüntülere yetişelim. O cisime de yaklaşırken gene ışık hızını geçmeliyiz ki, geleceğine dair onun daha yaşamadığı olayların görüntülerini görelim. Bu bana çok soyut geliyor. Teorik açıdan mümkün olması, pratikte ise asla yapamayacak oluşumuz, soru işaretini kafamda tutuyor.
Onun yerine bakış açımı değiştirip şöyle düşündüm; “zaman” bir boyuttur ve bizim evrenin genişlemesiyle olan yer değişim bilgimizi içerir. Bu şekilde, en-boy-yükseklik gibi 3 uzamsal boyut yanında, üzerinde istemsizce hareket ettiğimiz (evrenin genişlemesiyle de istemsiz hareket ediyoruz.) Genişleme tek yönlü (zaman tek yönlü), her yöne doğru geçerli (zamanda her yöne doğru aynı geçerlilikte)… Yani zaman ile evrenin genişlemesi aynı yönlü ve orantılı durumlar. Hatta bu nedenle de; uzay ve zaman iç içe………….
Bu durumda evrenin her genişlemesi ile yeni bir zaman dalgası oluşacak. Evrene katılacak. Bu yüzden şimdiki zaman dediğimiz şey, evreni tarayan bir dalga dizisinin içinde bulunduğumuz sırası...
Bu dalga dizisindeki tüm nesneler için bu "şimdi" an'ıdır. Geçip gitmiş olanlar, geçmiş, önümüzdeki dalga sıraları da gelecektir.
Bu durumda çok uzaktaki bir galakside aynı zaman dalgası üzerine düştüğümüz an sadece aynı anda oluruz.
Ama bizim üzerinde bulunduğumuz dalga (ki bunun hızı C)ona henüz ulaşmamışsa, o bizim daha önce ulaşmış dalgalarda taşınan fotonları görebilecek, yani geçmişimizi.
Eğer hareket ederse, dalganın hızı sabit ve düzenli olduğu için, bizim üzerinde bulunduğumuz ya da bulunacağımız zaman dalgaları sırasına ulaşabilecek. Ama bu yine de bizim geleceğimizden görüntüler görebileceği anlamına gelmiyor. Çünkü olaylarında olmuş ve görüntüyü aktaran fotonlarında buraya ulaşmış olması lazım ki, bu imkânsız… Hem mesafenin uzunluğundan, hem de fotonun C hızını aşamayacak oluşundan…
Bu açıdan da ele alınca, somun dilimleriyle aynı sonuçları veriyor. Ama aynı değiller…