Canlılarda hız farklılığından oluşuyor görünmekteler. Atomlarının birleşmesinden oluşan mekanik beden ve sistemin işleyişinden oluşan elektrokimyasal, elektriksel vede beyindeki görsel, ışıksal kısmıyla ve sistemin etkileşiminden, hız farklılığından oluşan zamanlama görünümündeler.
Bulunduğumuz ortamın ve yapımızın mekanik kısmına göre elektrokimyasal, elektriksel hızda işleyişimiz zamanda kendi zamanlamamızı oluşturuyor gözükmektedir. Canlılık hız farklılığından oluşuyor görünmektedir. İşte dış ortama göre iç hızımızı değiştirecek etmenler zaman algımızıda etkiliyor olacaktır. Nöronal sinaptik etkileşim birleşmeleri bilincimizi oluştururken zamanımızıda örmekte olduğu anlaşılıyor. Nöronların, sinaptik etkileşimlerinin her biri bilincin birimi olurken zamanı oluşturan, bizi varlayan birimde olduğu anlaşılıyor. Bilinçli algıladığımız zaman ve bilinç doğal zaman içinde kesikli oluşuyor görünmektedir. Ve bilinç öncesi oluşum sürecinde geçen zamanı algılayamıyor görünmekteyiz. Fark edemiyoruz çünkü o zamanlar yeterli bir bilinç oluşumu olmayan ara zamanlardır. Zaman algısıyla ve canlının görme, duyma bilgilerini işleyebilme yetenekleriyle bilinçlilik arasında bir bağlantı kurulabilir gözükmektedir. Zaman algısı gelişen canlıların kendilerine göre bilinci olduğu söylenebilirmi? Canlılık, bilinç zaman içinde zamanlama olduğu, hız farklarından oluştuğu görünümündedir. Beyindeki yavaşlama, nöronal ateşlenmelerin etkilenmesi, sinaptik etkinin azalması, beyinsel etkinliğin yavaşlaması oluşacak düşüncenin, kuracağımız gerçekliğin geç oluşması, geç birleşip varlanması, birim zamanda oluşacak gerçekliğin azalması anlamına geliyor. Bu durumda doğal zamanda bir zamanlama oluşumu olduğumuzdan doğal zamanın içinde daha seyrek olarak yeterli bilinçle varlanabiliriz. Varlanmadığımız durumuda algılayamayız. Bu durumda doğal zamanda, günün içinde daha kısa, daha az var olurken, zamanı kısa algılar ve zaman bizim için hızlı geçmiş olur. Bu durumda dış dünyaya göre daha seyrek bir gerçeklikte yaşarız, uyku gibi ve zaman hızlı akar bişeylere yetişememekten yakınırız. Biz yavaşladıkça zaman bizim için hızlı geçerken biz hızlandıkça zaman yavaş geçer. Çünkü nöronal aktivasyonla, sinaptik birleşmeyle oluşacak örüntü yavaşlamıştır. Oluşturacağımız gerçeklik yavaşlamış olup, kendimiz yavaşlamış olup dış ortama göre zamanı algılayışımız seyrelecek, kısalacak yani hızlı geçecek görünmektedir.Yani dış ortam normalimize göre hızlı gelişirken biz onu yeterince algılayamayıp, ondaki oluşumumuzu seyreltiyor, kısaltıyor, içinde yeterince var olamayıp var olduğumuz kadarını algılıyoruz görünmektedir. Oluştuğumuz zamanı algılayabiliriz anca. Uykudakine benzer bir durum. Nöronal etkileşimin doğal zamanda birleşirken oluşturacakları gerçeklik arasında kalan zamanı yani oluşma esnasında geçen zamanı, bilinç öncesi oluşum sürecini algılayamayız görünmektedir. Bu zaman uzarsa içinde bulunduğumuz doğal zamanın daha azında var oluyoruz demektir.Bu durumda doğal zamanı daha kısa algılayıp, zamanda daha kısa var olup o kadarını yaşamış oluruz çünki aralarda yeteri kadar bilinçli bir varlığımız olmayabilir. Tersi nöronal etkinlik, sinaptik birleşme örüntüsü hızlanırsa birim zamanda oluşturulan gerçeklik artacağından doğal zaman daha sıkı dokunmuş olur. Doğal zamanda zamanlama olup doğal zamanda daha çok varlanırız. Zamanda çok iş yapmış oluruz ve zaman, gün algısı uzun algılanır görünmektedir. Nöronal aktivasyonu, sinaptik hızı etkiyen birçok faktör vardır. Vücudumuzun metabolik hızını ayarlayan troit hormonları yanında diyer hormonlar, yiyecek içecekler, ilaçlar … vs. Nöronlarda kanal proteinleri üzerine etki edip nöron aktivasyonunu etkileyebilecek durumlar bilinç ve zaman algımızı etkileyecektir. Beynimizin işleyişinde çokça nöroiletici ve reseptörleri vardır. Farklı nöroileticilerin farklı reseptörleri ve reseptörlerinde farklı ileti durumları ve hızları vardır. Özellikle farklı duygular eşliğinde bilinci içeren nörotransmiter ve reseptör etkinliği zaman algımızdaki farklılıkta önemli etken olabilirler. Koşulların benzer olduğu aynı beyinde farklılık gösteren zaman algısı doğal zaman içinde bir zamanlama oluştuğu izlenimi uyandırıyor. Beynimizde okadar yoğun nöron bağlantıları ve etkileşimi vardırki neredeyse kendi işleyiş zamanımızı kesintisiz algılarız. Beynimizde eşgüdüme yakın organize yoğun etkileşimler doğal zaman içinde bilinci ve zamanını oluşturuyor gözükmektedir. Bilincimiz zamanda oluşan zamanlamadır.Bilincimiz: sistemin kendisi ve çevresiyle etkileşip bu etkileşimin sistem tarafından tekrar algılandığı, doğal zaman içinde organize yoğun nöronal bağlantılı elektrokimyasal, elektriksel etkileşimle kendi zamanlamasını oluşturduğu zamandaki son durum, etkileşimsel sistem görünümündedir. Elektromanyetik alandır.