Enerjiyi daha çok kimyasal olarak depolayabiliyoruz. Pil ve aküler gibi.
Ayrıca bitkiler gibi fotosentez yoluyla uzun zincirlere çevirip, sonra bunların parçalanması sırasında tekrar geri alma yönünde büyük ölçekli projelerde var.
Hidrojen, yanma ısısı çok yüksek olduğu için, verimi yüksek. Ancak saf halde depolanması hem zor, hem de riskli... Hidrojen pilleri üzerinde çalışılıyor. (Yüzey alanına hapsedilmiş, azar azar salınan hidrojen)...
Isı olarak depolama da en fazla sıvılaştırılmış tuz kullanılıyor. Özellikle güneş kollektörlerinde, abd ağırlıklı. Gündüz toplanan ısı gece kullanılıyor.
Hepsinde en önemli problem aynı, enerjinin çok akıcı olması. Hiç bir kaba ortama uzun süreli hapsetmek (bir tek yol hariç) yok. Çünkü Entropi eğilimi buna engel oluyor.
En verimli depolama-aktarma yolu ise kütleye hareket vermek.
Özellikle uzay ortamında, ivmelendirerek enerji yüklenmiş bir kütleyi hedefe fırlattığınızda, enerjinin tamamı momentum şeklinde hedefe kadar (süre ve mesafeden bağımsız olarak) taşınabiliyor.
Dünya da ise hava sürtünmesi ile bu enerji atmosfere aktarılıyor ve yer çekimi hedeften saptırıyor. (Ancak çok kısa mesafeli ve hızlı atışlarda işe yarıyor.)