Süleyman Bey'in bazı ifadelerine katılmakla beraber, bazı görüşlerine pek katılmıyorum.
Öncelikle yorum yapanlar hakkındaki tespiti doğru.
Fizik eğitimi almamış veya daha almamış kişiler ağırlıklı... En çok yorum yapanlardan biri olarak, fizik konusunda yetkin ya da otorite değilim. Lise ve Üniversite temel fizik bilgilerimin çoğu da unutulmuş durumda...
Ancak bu, okuduklarımı anlamadığım ya da yorumlayamayacağım anlamına gelmiyor.
Buradakilerin önemli bir kısmı, lise düzeyinde... Fizik öğrencisi az. (Ya da çok suskunlar, ki öyle ise bu onları eğitenlerin yeknesaklığından kaynaklanıyor.)
Fizik terimleri ve terminolojiyi doğru kullanmak (benim için) mümkün olmasa da, kullanıldığı zaman çoğunluğun anlayacağı da şüpheli...
Bu nedenle, burada fizik konuşurken, herkesin anlayabileceği en temel ve basit şekilde olması çok daha önemli bence...
Çünkü her terim arkasında ciddi bir bilgi birikimi var. Bu bilgiler olmadan kullanılan terminoloji, (okuyucu açısından) sakat bir anlatım gücünde olur bence... Terimin doğru ve yerinde kullanılıp kullanılmadığı da ayrı bir konu...
Fizik konusunda, boyumu aşan laflar ettiğimi düşünmüyorum. Varsayımlarımın kabul edilmiş fizik yaklaşımlarına - okullarına ait olmasına da gerek yok.
Şimdiye kadar yazdıklarıma "yanlış" diyen çok oldu ama "Neden yanlış olduğunu ortaya koyan pek olmadı". Varsayımlarımın, konusunda uzmanlarınca onaylanması değil, bu konuda severek çalışanlara ilham vermesi benim için önemli... Ancak neden onaylamadıklarını açıklayıcı bir dille ifade edebilseler, bu da çok faydalı olurdu.
Bu nedenle, kişilerin akademik unvanlarına veya yetkinliklerini dayanarak sadece "hüküm bildirmelerini", umursamıyorum.
Çünkü ülkemizdeki akademik çevrelerin bir kısmının, "Nasıl bu unvanları aldıklarını ve bu unvanlarının hakkını veremediklerini" çok sık gördüm.
Fen bilimlerindeki bilimsel kurumlarımızın yıllara yayılmış başarılarını ve sonuçlarını görmek için, yapılan atıf ve referans sayılarına bakmamız yeterli...
Gerçi bunda bilimin batı tekelinde olmasının da önemli payı var. Ama bunu aşmak içinde pek bir çaba harcanmıyor gibi...
Uluslararası hakemli bir dergide yayını çıkan fizikçilerimizin sayısı sınırlı. Üstelik çoğu da yurtdışında çalışıyor maalesef. Bazen bir makalenin çıkması -onaylanması- 3-4 yıl sürebiliyor.
Hele kişinin bu alanda bir akademik unvan desteği yok ise, süre çok daha uzun olabiliyor.
Sanırım bu konuda, Amerikan merkezli sisteme dahil olmaya çalışacağımıza, Çin gibi kendi indeks sistemimizi kurmamız çok daha faydalı olacaktır.
Ülkemizde fizik için kaynak konusuna gelince. Eğer ülkemizdeki bunca akademik kadro, hala lise düzeyinde anlaşılabilir ve fiziği sevdirecek çalışmalar çıkartamadıysa, hala yabancı kaynaklara muhtaç isek, bu kadroların "hala ne işe yaradıklarını" da sorgulamak gerekiyor.
Bu kadroların, bu platformda hüküm değil de, “neden ve niçin”leri ile buraya katılsalardı, sorulara cevaplar verselerdi çok faydaları olurdu.
Kişinin unvanı, bence kaç kişiye hitap edip, yol göstermesi ile ancak değerli oluyor.
Yurt dışı kaynakların avantajı; yaygın, çok çeşitli bakış açılarında olması. (Ülkemizdeki fizik bakış açısı kaç sesli bilmiyorum. Farklı sesleri pek duymadım. Sadece kabul görmüş otoritelerce desteklenmiş bakış açıları hakim gibi ???)
Ama bu kaynaklardan faydalanabilmek için illaki İngilizceyi iyi bilmek gerekmiyor. İngilizceyi biraz bilmek ve Fiziğin mantık temelini iyi bilmek yeterli. Tercüme programları ile açıklarınızı kısmen kapatabilirsiniz,
Şu an Çin Üniversiteleri fizik alanında en önde gelen ülkelerden biri. Buna karşılık akademik kadrolarının yarısından fazlası, Çince dışında bir dil bilmiyor. (Bu nedenle yurt dışına yollanan ve dönen öğrencileri kısa zamanda akademik kadrolara yerleştiriyorlar. Yine de yaşam şartları farklılığı yüzünden beyin gücü kayıpları yüksek. Okumak için yollananların sadece %25'i kadarı geri dönüyormuş.)
Eğer fizik alanında yurt dışında eğitim alacaksanız, İngilizcenizi geliştirirsiniz.
Fizikist'in temel fizik mantığı konusundaki açığı kapatmada çok önemli hizmeti olduğunu düşünüyorum.
Fizik zor bir alan değil. En azından diğer alanlardaki sorunları çözmek da aynı düzeyde çaba ve çalışma istiyor.
Tartıştığımız düzeydeki fizik konularını çözmek, bir "iş uyuşmazlığını" (kanun ve içtihada göre) çözmekten ya da bir kurumun tüm sosyal politikasını anlatacak yarım sayfalık bir haber yazmaktan daha zor bir yanı yok.
Her meslek alanı gibi, belli bir bilgi birikimi ve konuları ele alacak bakış açısı geliştirmek için çalışmak gerekiyor. Ama zor değil. En azından sevenler için...