Işık hızında seyahat derken, Neye göre ışık hızında?
Galileo dönüşümlerine alışık zihnimiz bu soruya, doğru cevap üretemiyor. Einstein'ın kullandığı Lorentz dönüşümleri ancak doğru hesaplama sağlıyor.
Işık, "her gözlemci için" aynı, sabit hızdadır. Yani, C... (Diyerek kestirip atmış Einstein ve bugüne kadar da hep doğru sonuç vermiş bu yaklaşım.)
Burada ışık hızının %75'inde giden gözlemci ile %0.1 hızında giden gözlemcinin, aynı ışığı aynı hızda görmeleri ilginç. Zaman genişlemesi kısmen bunu açıklıyor olsa da yetersiz kaldığı noktalar var. Durum bana daha çok, havadan suya geçerken kırılıp hız değiştiren ışığın durumuna benzeterek, Zaman'ın da farklı enerji yoğunluklu ortamlarda kırıldığı fikrini verdi.
Eğer öyle ise, Zaman'ın (kökeni ne olursa olsun) dalgasal bir formda olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Dalgasal ise, bir enerji aktarıyor/taşıyor olmalı. Yönü olmalı. Frekansı ve dalga genişliği olmalı...
Bu durumların hepsini karşılayan bir "varsayım" ürettim. (Bu sitede de paylaştım.)
Zaman'ı skalar değil, vektörel bir büyüklük olarak ele aldım.
Bu yaklaşım sonucuna göre, hızınız ne olursa olsun, hareket ile "hareketli alanın" enerji yoğunluğu artıyor. Bu yoğunluğu sağlayan ek enerji, hareket için sarf edilen enerjiden geliyor.
( Uzay da bir nesneyi itmek için harcadığınız enerji ile nesneye momentum sağladığımızda, nesne sürtünmesiz ortamda bu enerjiyi sonsuza kadar taşıyabiliyor. Yani 1 kilogramlık duran bir nesneyi 100 Newton kuvvet ile iterseniz, bu 1 kiloluk nesne kazandığı hareket süresince bu 100 Newton kuvvet'in enerjisini de bünyesinde barındırıyor. Çarpma esnasında bunu momentum olarak aktarıyor. İşte bu 100 Newton kuvvetin enerjisi de bu yolculuk boyunca sistemin doğal bir parçası oluyor.)
Bu hareketli objenin alanı, evrenin ortalama enerji yoğunluğundan daha yüksek bir yoğunluğa sahip oluyor. Bu durumda, aynı "Zaman Dalgaları"nın bu ortamda kırıldığını ve yavaşladığını (Zaman genişlemesi) söyleyebiliyorum. (Bir bakıma deniz gözlüğü ile balıklara bakmak gibi... Aynı ışık, aynı nesne ama farklı ortamlar ve farklı hızlar gibi... )
Fark;
Işık ortamdaki kütlenin yoğunluğundan ve geçirgenliğinden daha doğrusu onu oluşturan alanlar* arasındaki bağların yoğunluğundan etkilenirken,
'Zaman', ortamdaki bu alanların genlik şiddetinden, bir bakıma direk enerji yoğunluğundan etkileniyor oluşu.
Bu durumda "Zaman'ın Frekansı" çok yüksek olmalı. (1 Planck Zamanında, 1 Planck Mesafesi dalga boyu, bu ihtiyacı karşılıyor gibi...)
Neyse, hareketli nesneye dönersek, artan alan enerji yoğunluğu ile, içinde bulunduğu evrenden ayrılıyor. Bir bakıma farklı bir cep evren'e dönüşmüş oluyor.
Bu ortamdaki gözlemci için fizik kuralları aynen geçerli iken, bu ve dış ortamdaki fizik olayları, üstelik aynı ve geçerli kurallar uygulandığında, üretilen sonuçlar; kendi ortamlarında aynı , birbirlerine göre farklı sonuçlar üretiyor. işte bu da ışık hızının her gözlemci için aynı ve sabit olmasını açıklıyor. (Yani hareketsiz iken 10 santim olan cetvel, 10 gr olan kütle, hareketlendiğinde, hareketli ortamdaki gözlemci için gene 10 santim ya da 10 gr... Ama hareketli nesneyi gözlemleyen, hareketsiz gözlemci için, 9 santim veya 11 gr… Işık ise hala C hızında...)
Başka bazı sonuçlarda çıktı ama konu dallanacak.
Ana konu olan, ışık hızına çok yaklaşan gözlemcinin durumuna gelince, ortamdaki enerji miktarı ve yoğunluğu arttığı için, onun durumunun bir karadelik içindeki haline benzeyeceğini düşünüyorum.
Eğer mümkün olsaydı ve ışık hızına çıksaydı. Zaman dalgaları ile aynı hızda olacağından, ortamdan hiç bir “Zaman Dalgası” akamayacaktı. Bu durumda 3 boyutlu yapısı, tekrar 2 boyutlu bir alana indirgenecekti...
Ayrıca bu durumun korunması için gerekli, sonsuz enerji ihtiyacı karşılanamayacağı içinde, en küçük enerji birimlerine-paketçiklerine kadar çözülüp, saf enerji olarak evrenin dokusuna dağılacağını düşünüyorum.
Bu yaklaşımdan çıkan bir diğer sonuçta, herhangi bir nesnenin kütle yoğunluğunu, sahip olduğu toplam enerji miktarının değil, bunların titreşim genliklerinin belirlediği böylece, o nesnenin evrendeki doğal (parçacık) hızını, genliği belirliyor. Bu da beni Pilot Dalga yaklaşımının, gözlemlere daha uygun açıklamalar ürettiği sonucuna ulaştırdı beni...
*(elektronu, protonu, nötronu, çekirdeği , vb. bir parçacık olarak değil, bir enerji alanı-yoğunlaşması olarak ele alıyorum)
Not: Sevgili "ateş hırsızı", bu sefer eksi yerine, kendi bilgilerine dayalı olarak soruya cevabi yorum yaparsan daha faydalı olur.