Gerçek, ölçeklere göre farklı algılanan bir olgudur.
İnsan ölçeğinde algılanan gerçek, insanın duyu organları vasıtasıyla farkına vardığı şeylerdir. Yani maddenin belli bir ölçekten sonraki görünümüdür.
Daha küçük, kuantum ölçeğindeki gerçek anlayışı çok farklıdır. Orada kesin olarak algılanabilen bir gerçeklik yoktur. Maddenin bileşenleri kesin olarak tespit edilemez, belirsizlik vardır, netlik yoktur. İşte kavram kargaşası; "ölçekleri göz önüne almadan varılan yargılardır." Bir ölçekteki davranışı diğer ölçekle kıyaslamak kargaşaya yol açar. Bu yüzden klasik fizik ve kuantum fiziği farklı hesaplama yöntemleri kullanır. Bu farklı hesaplama yöntemlerini tek bir denklemde birleştirmek henüz mümkün olmamıştır. Yani, "her şeyin teorisi" hala bulunamamıştır.
İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin tanımlamaları gerçek değil görelidir. Birbirlerine göre ölçülürler. Bir olmazsa diğerinin anlamı olmaz.
Mutlak varlık kavramı insan algılarının ötesinde bir kavramdır. Çünkü evrende mutlak olan hiç bir şey yoktur. Evrenin kendisi bile mutlak değildir. "Mutlak Varlık" evrenin ve maddenin dışında başka bir kavram olmalıdır ve bu yüzden de fiziksel olarak tanımlanamaz.