Işık-foton, kendi başına dalgalanmıyor. Kütlesi olmadığı için, daglaların üzerinde bir sörfçü durumunda.
Bu durumda fotonun iki hareketi var. Fotonu parçacık olarak ele alırsak, bir tanesi doğrusal hareket. Bu durumdadüz bir hat boyunca, tek boyutlu bir ortamda hareket ediyor. Aslında bu bizim gözlemlediğimiz durum. Bunu fotonun yaptığını düşünüyoruz. Bana göre ise, foton dalganın üzerindeli sörfçü... Bu şekilde zaman dalgaları, fotonu geçemiyor. Dünyadan düşünün, bir sörfçüyü kaç dalga sırası geçebilir? Hiç... Sadece tek bir dalgaya bağımlıdır. Bunun verdiği itme ile hareket eder. Başka dalga sıralarını sayamayacağı için, foton için zaman yoktur.
Üstelik hızı dalganın hızına bağımlıdır. Dalganın hızı değişmez ise, sörfçünün enerji seviyesi ne olursa olsun, doğrusal yöndeki hızı sabit kalır.
Bu onun doğal durumudur.
Diğer yandan fotonun bir de taşıdığı ek bir enerji vardır. Bu enerji seviyesi, yol aldıkça, uzay-zaman adını verdiğimiz enerji dokusu ile temas ettikçe, enerjisinin bir kısmını kaybeder.
Bu fotonun ikinci bir boyut üzerinde daha hareketinin olduğunu da gösterir. Büyük ihtimalle, hareket yönüne dik açıda bir boyut.
Bunu benzetirsek, sörçünün kütlesinden kaynaklanan momentum ile dalgaya yaptığı basınç- batıp-çıkma, olarak niteleyebiliriz. 100 kglik sörfçüde, 60 kglik sörfçüde, aynı dalga üzerinde doğrusal olarak aynı hızdadır. (Dalganın gidiş yönüne göre) Ama momentumları farklıdır.
(İşte bizim 100 kg\'lik sörfçümüz, dalga üzerinde ilerlerken hava ile temas ettikçe kilo kaybediyor. :-)
Bu yüzden, Fotonların taşıdıkları enerjinin, bu ikinci boyut üzerindeki hareketleri üzerinde olduğunu düşünüyorum.
Foton\'un dalgalanmaması için ki bu tekillik durumunda ya da ortamda hiç başka (çünkü foton da bir enerji birimidir) enerjinin olmaması gerekir.
Yani, ortam tamamen homojen ve sabit ise ancak mümkün.
Böyle bir durum, bence, evrenin varoluşundan önce olmuş olabilir. Tüm enerjinin tekillik dediğimiz bir durumda olduğu dönemde...
Burada iki kavramı daha açıklamaya ihtiyaç var.
İlki \"boyut\" ; bu kavramı daha üst ve basit bir duruma yükseltmemeiz gerekiyor.
Bizim kütleye göre olan boyut anlayışını terk edip, enerji açısından olayı ele almalıyız.
Bu yüzden bence <boyut>=<enerjinin hareket edebildiği, titreşim yapabildiği, genişleyebildiği \"alanlar\"> olmalı...
Boyut kavramını, bir enerji biriminin titreşebildiği bir alana indirgeyince, karşımıza birim bir boyut kavramı çıkıyor. (Bunu tüm bildiğimiz boyut tanımlarına uygulayabiliriz. Zaman da dahil... Zaman\'da enerjinin tek yönlü olarak hareket ettiği-etmek zorunda kaldığı bir alan olarak karşımıza çıkıyor.)
İkinci kavram ise, Tekillik; Tekillik nedir? Neye göre, nasıl? Kütlenin olmadığı, boyutun olmadığı bir durumu anlatıyor.
Çözümü; Kütle yok ise, tüm madde enerji formundadır.
Kütle ve boyut yok ise, tüm enerji titreşmediği bir ortamdadır.
Enerjinin titreşmediği bir ortam? İki türlü olabilir. İlki enerjinin doğal sınırları içinde tamamen geniş bir alanda olması ile mümkün. Tamamen homojen bir ortam. Ama bunun üst sınırı nedir? Belirsiz. Üstelik tekillik adını verdiğimiz şeyin, hacimsel bir alanı olmadığını biliyoruz. Bu yüzden bu olasılığı eliyorum.
İkinci olasılık ise, enerjinin çok küçük paketlerden oluşan, akışkan nitelikli olduğunu kabul etmekten geçiyor. Bu sayede, yoğun ortamdan, az yoğun ortama sürekli geçiş yapma, dengeleme eğiliminde olacak. Termodinamiğe de uygun bu.
Enerji paketçiklerinin, titreşememesi için, tüm titreşim alanlarının kapatılmış olması gerekiyor.
Peki, bunu ne sağlayabilir? Aynı ortamdaki diğer enerji paketleri.
Önceki yazılarımda, bunu mikrodalgada ısıtılan durgun saf su ile tanımladım. Böyle bir ortamda, enerji yüklenen su molekülleri titreşmek istiyor. Ancak her molekül, diğer moleküllerin de aynı isteği ile karşılaştığından, hepsi birbirini itiyor. Sonuçta hepsi yüksek bir potansiyel ile denge durumunda kalıyorlar. Ancak ortama çok ufak bir etki (bir tuz tanesi, hafif bir vuruş, vs.) ile aralarındaki denge bir kere bozuldu mu, zincirleme olarak tüm denge bozuluyor. Kendi big-bangini yaşayan su, bir anda kaynamaya ve fokurdayarak buharlaşmaya başlıyor.
İşte tekillik durumudnaki enerji de benzer durumda olmalı.
Titreşemediği için, boyutu yok. Bu yüzden alanı yok.
Matematiksel olarak ulaştığımız sonuçlar, bunu veya eşdeğer benzer bir şeyi gösteriyor olmalı.
Burada ek bir nokta, diyebilirsiniz ki, bu yüksek potansiyele sahip enerjiyi bir arada tutan, sıkışıtran şey ne? Bana göre bunun da cevabı, sicim teorisinden geliyor. Kapalı bir zar sicim. (Ki o da enerjiden oluşuyor.)