Evrenin genişlemesi ile sonsuzluk aynı şey değil bana göre, bir kürenin içinde olupta, hareket eden sinek için, sürekli ileriye gitse , küreyi sonsuz olarak algılardı. Eğer küre yeterince büyük ise, düz olarakta algılardı. Hele bir de bu küre sürekli şişiyorsa, başladığı noktaya asla geri ulaşamazdı yaşam süresinde. Bir de bu küreye spin- ekseni etrafında dönüş verin, karıcamız sürekli yeni ve değişik ortamlara denk gelirdi. Eğer torunları hasbelkader ilk başladığı noktanın (küreye göre) koordinatlarına ulaşmış olsa, karşılarında efsanelerinde anlatılanlara hiç uymayan bir yapı ile karşılacakları için gene de bu küre onlara sonsuz gözükecekti. Tabii bu benim kapalı olduğunu düşündüğüm evren modeli için geçerli. Açık evrende ise, evren düz ve ışık hızından da hızlı genişliyor. (Uzaktaki Galaksilerde bu yüzden daha hızlı uzaklaşıyor.) Düz bir evrende tüm fizik kuralları aynı olur tahminimce, zamanda her yerde aynı olur, görelilikte aynı şekilde işler her yerde... Şu anda da zaten düz bir evrende olduğumuz fikri bu yüzden güçlü, baskın olan... Bu durumda zaman'ın olmadığı nokta yoktur. Sadece kütle ve hıza göre farklı algılandığı, ölçüldüğü noktalarda vardır. Bir de genişleminin sınırında, ışık hızının geçildiği yerlerde zaman durarak (olmayarak değil) olabilir. Kapalı evren modelinde ise evren, bu kürenin iç yüzeyi olduğu için, tüm evren bir zar üstünde-içinde. Ancak genişlemenin dışında kalan ve bu zar ile içiçe olmayan bir çok yer mevcut, bu nedenle buralarda zaman olmayabilir. Şöyle düşünün, kalın bir plastik voleybol topunun platiği evrenimiz olsun ve şişsin... Evren genişliyor, mesafeler artıyor ama balonun içindeki hacimsel boşlukta artıyor. İşte bu boşlukta zaman olmamalı. Çünkü "zaman" ı tanımlayan, var eden şey, kişiye göre değişen soyut kavram "süre" değil, genişlemenin hızı.Ve bu hızda etisini ancak plastik üzerindeyken bir boyut gibi kendisini belli ediyor. Şimdi üç boyutlu ele alalım önce, plastiğin üzerinde 3 nokta işaretleyin, birbirlerinden uzak olsunlar. Noktaların bir birleri ile olan ilişkilerini irdeleyelim. Balon şişince 3 noktanın balonun merkezine göre, koordinatları değişmediği halde birbirlerinden uzaklaştıklarını göreceğiz, Daha yakın noktaların birbilerinden uzalaşma hızlarını, daha uzak noktaların birbirlerinden uzaklaşma hızlarını kıyasladığıızda, daha uzaktakinin daha yüksek hızda uzaklaştığını çünkü araya daha çok boşluk girdiğini göreceğiz. (Oysa balonun genişleme hızı her noktasında aynıydı. ) Şimdi bu noktalardaki bir başka değişimi daha ele alalım. 3 boyutlu olarak koordinatları topa göre aynı olduğu halde, genişlemeden dolayı 4ncü boyutlarının sürekli değiştiğini görüyoruz: Balonun merkezine göre olan uzaklıklarının. Balon şiştikçe, her an merkezden aynı oranda ve hızda uzaklaştıklarını saptarız. İşte bu "zaman" ın 4ncü boyut olarak hesaplara katılmasının bir nedenidir. ............... Bir de şimdi bu topun su'dan oluştuğunu düşünün. Su gibi bir maddeden. Spini olduğunu, üzerindeki noktaların sabit değil, bu sıvının içinde ve hareketli olduğunu, topun bir yandan da şiştiğini düşünün, Noktalarımız spinden dolayı savrulurken bir yanda bir dirençle (higgs alanı gibi) karşılaşacaktır. Bir de top'umuz şiştiği için topun ekvator bölgesine ulaşması çok uzun sürecektir. Belki de şişme hızndan dolayı asla ulaşamayacaktır. Bu durumda sadece bu üç parçacığın (artık nokta değiller) durumunu gözünüzde canlandırmaya çalışın. .... :-) .............................................. ........................ .................. İşte bu topun iç çeperinin dışında kalan alanlarda zaman olmayacak. Hatta bu kürenin iki noktası arasında bir direk yol- kiriş oluşturabilirseniz bu kirişin içinde de zaman olmayacaktır. (Bunlara da solucan deliği deriz o zaman)... Daha ayrıntılı istiyorsanız ; http://burtaym.blogspot.com.tr/p/blog-page_82.html