Evrenin ne kadar büyük ve ulaşılamaz olduğunu biliyoruz. Teyit edilebilen en hızlı şey olan ışık, sadece bir saniye içerisinde 300.000 kilometre mesafe kat edebiliyor ancak buna rağmen en yakın galaksilere gitmek bile binlerce, hatta milyonlarca yıl sürebiliyor. Eğer uzayda rahatlıkla seyehat etmek istiyorsak ve ulaşılamayan noktalara ulaşmayı düşlüyorsak bunun tek bir çözümü var: ışınlanmak.
Işınlanmak bir noktadan yok olup, başka bir noktada yeniden var olmaktır. Hızlı seyehat konusunda ışık hızından çok daha yararlı olabilecek olan bu teknolojiyi birçok filmde ve kurguda görmüşüzdür. Sadece bir tuşa basarak ışınlanan insanların bulunduğu bu filmler, sizce bir gün gerçeğe dönüşebilir mi?
Işınlanmanın gerçekleştirilebilmesi için öncelikle fizik kurallarının karmaşıklaştığı alt dala, kuantum fiziğine göz atmamız gerekir. Maddeyi oluşturan temel parçacıkları ve parçacıkların davranışlarını inceleyen bu bilim dalı, ışınlanmanın mümkün olabileceğini belirten ve bunun bir anlamda ölümcül olduğunu söyleyen iki farklı teoriye sahip.
Bu teorilerden ilki "kuantum dolanıklığı/dolaşıklığı" adı verilen teori. Kuantum dolanıklığı teorisine göre evrende eş davranan bazı parçacıklar vardır. Bu parçacıklar birbirinden farklı davranırlar ancak asla birbirlerinden bağımsız olamazlar. Örneğin eş parçacıklardan birisi sağa giderse, diğer eş parçacık sola gitmek zorundadır. Işınlanan kişinin bir yerde yok olduğunu ve diğer yerde yeniden oluştuğunu düşünürsek kuantum dolanıklık teorisi ışınlanmanın ve doğru bilgi aktarımının anahtarı olabilir.
Işınlanma işlemini kuantum dolanıklığı teorisiyle halletmemizin ardında sırada ikinci teorimiz olan "no-cloning teorisi" var. No-cloning teorisine göre bilgi taşınabilir ve bu bilgiye göre aynı parçacıklar, aynı şekillerde oluşturulabilir. Yani ışınlanabiliyoruz, ancak bu kısımda teorinin ölümcüllüğü devreye giriyor. Teoriye göre bilginin taşınması sırasında ana kaynak, aynı parçaların başka bir konumda oluşturulabilmesi amacıyla yok edilir. "Yeniden oluştuğum sürece sorun olmaz" diyebilirsiniz ancak burada bilimin açıklamakta yetersiz kaldığı bir noktaya geliyoruz. Bize "biz" olduğumuzu hissettiren şey, bilinç, nasıl işliyor bilmiyoruz. Eğer bilincin işlemesinde parçacıklar görevliyse o zaman bu teori tamamen bize ait anıları olan ve biz olduğunu düşünen yeni bir canlı yaratabilirdi ancak o canlı "biz" mi olurduk? Öyle hissedebilir miydik? Teorinin bu sorulara cevabı koca bir "hayır."
Kaynak
http://www.webtekno.com/bilim-haberleri/isinlanma-bilimsel-yasalara-gore-mumkun-mudur-h15689.html
0 yorum