Biden ve Trump Unutkan Olabilir, Ancak İşte Liderlerin İhtiyaç Duyduğu Gerçek Bilişsel Beceriler
Bazı Amerikalılar, adayların konuşurken isimleri karıştırdıkları ve geçmiş kişisel olayların ayrıntılarını hatırlamakta güçlük çektikleri yönündeki raporlar nedeniyle Joe Biden ve Donald Trump gibi yaşlı insanların bilişsel olarak başkan olmaya yetkin olup olmadıklarını sorguluyor.

Bu raporların açıkça endişe verici olduğuna inanıyorum. Ancak adayların bilişsel yetkinliklerini sadece popüler basında yer alan eleştirilere dayanarak değerlendirmek sorunludur.

Ben karar verme ve nedensel muhakeme üzerine çalışan bir bilişsel psikoloğum. Adayları, başkanlık gibi karmaşık bir liderlik görevini yerine getirmek için gerçekten gerekli olan bilişsel kapasiteler açısından değerlendirmenin de bir o kadar önemli olduğunu savunuyorum.

Araştırmalar, bu kapasitelerin esas olarak işle ilgili kapsamlı bilgiye dayanan karar verme becerilerini içerdiğini ve Biden ve Trump tarafından yapılan hata türlerinin yaşla birlikte arttığını gösteriyor, ancak bu her iki adayın da göreve uygun olmadığı anlamına gelmiyor.

 

Sezgisel ve Temkinli Karar Alma

İki tür karar verme vardır: sezgisel ve temkinli.

Sezgisel karar vermede, insanlar karmaşık bir durumu hızlı ve kolay bir şekilde fark eder ve hafızalarından etkili bir çözümü hatırlarlar.

Örneğin, doktorların hastalıkların ve semptomların nedensel olarak nasıl ilişkili olduğuna dair bilgileri, karmaşık bir hasta semptomları kümesinin hafızada kayıtlı tanıdık bir hastalıkla eşleştiğini hızlı bir şekilde fark etmelerini ve ardından etkili tedavileri hatırlamalarını sağlar.

Tıptan askeri liderliğe kadar pek çok alanda yapılan geniş çaplı araştırmalar, etkili sezgisel kararlara olanak tanıyan bilgi birikiminin oluşması için kişinin kendi alanında yıllarca - ve genellikle on yıllarca - çaba sarf ederek kasıtlı pratik yapması gerektiğini göstermektedir.

Sezgisel kararların kolaylığı ve hızının aksine, en karmaşık kararlar - genellikle bir başkanın karşı karşıya kaldığı türden kararlar - karar verme sürecinin her aşamasında bilinçli bir müzakere ve zihinsel çaba gerektirir. Bunlar tartışıcı karar almanın ayırt edici özellikleridir.

Örneğin, bir göç tasarısı oluşturmaya yönelik müzakereci bir yaklaşım, mevcut sınır artışını etkileyen çoklu faktörleri ve göçün olumlu ve olumsuz etkilerini anlamak için nedensel muhakeme ile başlayabilir.

Daha sonra, olası yasa tasarılarının oluşturulması, belgesiz göçmenlerin sayısını azaltmak ama aynı zamanda onlara insanca davranmak gibi farklı değerlere ve hedeflere sahip birden fazla karar alıcı ve paydaş grubu arasında müzakere yapılmasını içerebilir.

Son olarak, bir seçim yapmak, önerilen çözümlerin her bir hedefi nasıl etkileyeceğini tahmin etmeyi, değer değiş tokuşlarıyla uğraşmayı ve genellikle daha fazla müzakere etmeyi gerektirir.

Bu konuları inceleyen psikoloji bilimcileri, etkili müzakereye dayalı karar verme için insanların "aktif açık fikirli düşünme" veya "akıllıca muhakeme" olarak adlandırılan üç temel düşünme eğilimine ihtiyaç duydukları konusunda hemfikirdir:

Açık fikirlilik: Açık fikirli olmak, kişinin kendi inançlarıyla çelişse bile, bir kararla ilgili tüm seçenekleri ve hedefleri dikkate almak anlamına gelir.

Kalibre edilmiş güven: Bu, belirli bir tahmine veya seçime olan güveni kesinlikten ziyade olasılıklar cinsinden ifade etme becerisidir. Bir kişi ancak kanıtlar güvenilirliklerine göre ağırlıklandırılmışsa ve destekleyici kanıtlar karşıt kanıtlardan büyük bir farkla daha ağır basıyorsa yüksek güvene sahip olmalıdır.

Ekip çalışması: Bu, kişinin kendi danışma ekibi içinden ve çıkarları çatışan paydaşlardan alternatif perspektifler aramayı içerir.

Başkanların hem sezgisel hem de müzakereye dayalı karar verme yöntemlerini kullanmaları gerekir. Sezgisel karar alma yöntemini kullanarak daha küçük kararları etkili bir şekilde alma becerisi, daha büyük kararlara odaklanmak için zaman kazandırır.

Ancak, bir başkanı başkan yapan ya da başkanlıktan düşüren kararlar, iklim değişikliği ya da uluslararası çatışmaların nasıl ele alınacağı gibi son derece karmaşık ve son derece önemli kararlardır. Müzakereye dayalı karar alma mekanizmasına en çok ihtiyaç duyulan yer burasıdır.

Etkili sezgisel ve müzakereye dayalı kararların her ikisi de işle ilgili kapsamlı bilgiye dayanır. Özellikle müzakereye dayalı karar verme sürecinde insanlar, genellikle semantik hafıza olarak adlandırılan ve bilinçli olarak erişilebilen kavramsal dünya bilgisini kullanırlar.

Gümrük tarifeleri, Orta Doğu tarihi ve diplomatik stratejiler gibi kavramlara ilişkin bilgi, başkanların yeni gelişmeleri hızlı bir şekilde kavramalarını ve nüanslarını anlamalarını sağlar. Bu aynı zamanda önemli bir iş gerekliliğini yerine getirmelerine de yardımcı olur: kararlarını siyasi rakiplerine ve halka açıklamak.

 

Yaşlandıkça Karmaşık Kararlar Almak

Hepimiz her gün dünyada gezinmek için sayısız kavram kullandığımızdan, anlamsal bilgimiz tipik olarak yaşla birlikte azalmaz ve en azından 90 yaşına kadar sürer. Bu bilgi, yaşla birlikte nispeten yavaş bozulan arka beyin bölgelerinde depolanır.

Araştırmalar, sezgisel karar vermenin yoğun pratikle öğrenildiği için, yaşlı uzmanların becerilerini kullanmaya ve pratik yapmaya devam ettikleri sürece kendi alanlarında yüksek performanslarını koruyabildiklerini göstermektedir.

Semantik bellekte olduğu gibi, uzmanların sezgisel karar verme süreçleri de yaşlanma nedeniyle daha az zarar gören arka beyin bölgeleri tarafından kontrol edilmektedir.

Bununla birlikte, yaşlı uzmanların önceki beceri seviyelerini korumak için gençlere kıyasla daha fazla pratik yapmaları gerekir.

Müzakereye dayalı karar vermenin anahtarı olan düşünme eğilimleri, eğitim de dahil olmak üzere erken sosyal öğrenmeden etkilenir. Böylece, insanların tipik olarak nasıl karar verdiklerini yakalayan alışkanlıklar, istikrarlı özellikler haline gelirler.

Açık fikirlilik gibi eğilimlerin yaşla birlikte çok fazla azalmadığına ve hatta bazen arttığına dair kanıtlar ortaya çıkmaktadır. Bunu araştırmak için, 2016 İngiliz Seçim Çalışması'ndaki 5.700 kişiden elde edilen verileri kullanarak, eğitim seviyesini kontrol ederken açık fikirliliğin yaşla ne kadar iyi korelasyon gösterdiğine baktım.

İstatistiksel bir analiz, 26 ila 88 yaş arasındaki bireylerin açık fikirlilik düzeylerinin çok benzer olduğunu, daha fazla eğitim almış olanların ise daha açık fikirli olduğunu gösterdi.

 

Bunu Adaylara Uygulamak

2024 başkan adaylarına gelince, Biden 44 yılı aşkın süredir siyasi görevde bulunarak siyaset konusunda geniş bilgi ve deneyime sahiptir ve bir karara varmadan önce danışmanlarıyla farklı bakış açılarını derinlemesine araştırır ve tartışır.

Buna karşılık Trump'ın siyasette çok daha az deneyimi var. Bilgi sahibi olmadığı bir alanda "sağduyu" kullanarak sezgisel kararlar verebileceğini ve yine de bilgili uzmanlardan daha isabetli olabileceğini iddia ediyor.

Bu iddia, sezgisel kararların tutarlı bir şekilde etkili olabilmesi için işe özgü kapsamlı deneyim ve bilginin gerekli olduğunu gösteren araştırmalarla çelişmektedir.

Bu konuda okuduğum her şeyden çıkardığım genel yorum, her iki adayın da iyi ve kötü karar verme yönleri gösterdiği yönünde. Bununla birlikte, Biden'ın iyi karar vermeyi karakterize eden müzakereci eğilimleri düzenli olarak sergilediğine, Trump'ın ise bunu daha az sıklıkta yaptığına inanıyorum.

Dolayısıyla, adayların yaşının oyunuzu nasıl etkileyip etkilemeyeceğini değerlendirmeye çalışıyorsanız, isimleri karıştırma ve kişisel anıları hatırlamama konusundaki endişeleri çoğunlukla göz ardı etmeniz gerektiğine inanıyorum.

Bunun yerine, kendinize hangi adayın karmaşık kararlar almak için gerekli temel bilişsel kapasitelere sahip olduğunu sorun. Yani, siyasi meseleler hakkında bilgi sahibi olmanın yanı sıra açık fikirlilik, kanıtlara güven duyma ve düşüncelerinizin danışmanlar ve eleştirmenler tarafından sorgulanmasına istekli olma gibi karar verme eğilimleri.

Bilim, bireyler hakkında kesin tahminlerde bulunamaz. Ancak araştırmalar, bir liderin bu kapasiteleri geliştirdikten sonra, aktif olarak kullanıldıkları sürece, ilerleyen yaşla birlikte bile bu kapasitelerin genellikle pek azalmadığını göstermektedir.

Leo Gugerty, Psikoloji Emeritus Profesörü, Clemson Üniversitesi

Bu yazı SCIENCEALERT’ de yayınlanmıştır.

Fizikist
Türkiye'nin Popüler Bilim Sitesi

0 yorum