Kemal Bey öncelikle iltifat için teşekkür ederim. Kendimi, belirttiğiniz şekilde hiç düşünmesem de (hala bir çok konuda yeni öğrenenim), okumak hoş... Buradaki, sizde dahil bir çok arkadaşın beyinlerinin çalışma şekline, imrenerek yaklaşmaya çalışıyorum. Hepsi bu...
Konuya dönersek, uzay'ın bükülmesi konusunda; Murat Bey'e "bükülmeden, ne kast edildiğini anlatmaya çalıştım." Verdiği hüküm-yorum çok alakasız bir noktadan konuyu ele alıyor gibiydi çünkü.
Diğer yandan bükülme konusunda ikna olmuş değilim. Bana kalırsa, bükülmeden ziyade, kırılma daha güçlü...
Kırılan tek şey, Zamanın Akış Hızı... Geri kalan her şey buna uygun davranıyor olmalı.
Bükülmede mantıklı ama, bükülme için bir şey'in (burada, Şey: uzay-zaman dokusu, kuvvet tarafından oluşturulan gerilim tensörleri vasıtasıyla) itilmesi veya çekilmesi gerekiyor.
Bu beni aşıyor ve kafamda canlandıramıyorum. Oysa aynı yaklaşım, Uzay'ı boşluk-vakum, hiç birşey olarak ele alıyor. Dokuda, hiç bir şey yok ise, bükülme nasıl oluyor?
Ve evrenin her tarafına yayılmış olan bu ortak eğimin sebebi ne? Ki Solucan Deliklerini olası kılıyor.
Yani anlayacağınız, benimde cevapsız sorularım var.
TANIM: Tensörler, vektör, skaler büyüklükler ve diğer tensörler arasındaki doğrusal ilişkileri tanımlayan geometrik nesnelerdir.