0

Gözlemi nereden yapıyorsunuz?

Hiç Kimseyle Tartışmaz 7 yıl önce 0
0

Işığın hızı, nerede olursak olalım "sabit". Bunun anlamı, diğer tüm hızlar; bu sabit hız'a yani C sabitine göre değerlendirilecektir. Ses gene 1 atmosfer basınç altında, açık havada saniye de yaklaşık 340 metre hızla yol alacaktır, Hangi gezegende olursak olalım. Örnek gezegenin kütlesi büyük olduğu için, atmosferi de kalın olacaktır. Bu nedenle açık hava basıncı daha yüksek olacaktır. Bu da ses hızını artıracak şekilde etkiler. (Kaç atmosferde ne kadar olduğunu bilmiyorum ama araştırılabilinir. ) Hız ölçerken kullandığımız değerler, birim zamanda (saniyede) alınan mesafe olduğuna göre; bu gezegendeki gözlemcinin bulacağı değerleri fizik ile hesaplayabiliriz. Burada iki gezegen arasındaki tek farklı değişken "Zaman". Kıyaslamalı bütün sonuçların farklı olmasına da bu "zaman'ın akış hızındaki" farklılık neden oluyor. İki gezegen arasındaki, "zaman akış hızı -farkı- oranına" göre hızları da değerlendirebilirsiniz... Sonuç olarak, 3ncü bir gözlem noktasından (ne dünya da, ne de o gezegende) aynı anda bırakılan elektromanyetik dalga veya ses dalgasının, dünya daki ses ve ışığın, ağır kütleli gezegene oranla daha hızlı olduğunu görürüz. Einstein'ın belirttiği, "ışık hızı tüm gözlemciler için sabittir- aynıdır" kısmı gördüğüm kadarıyla tam anlaşılmıyor. Gözlemcinin, ışığı gözlemesi için onunla aynı mekanda olması gerekiyor. Farklı bir mekandaki gözlemci, diğer mekanı gözlemleyemez. Gözlemlediği her zaman, kendi mekanının şartlarına uygun olandır. (Işık o ağır kütleleli gezegenden çıkıp gözüne geldiğinde, yani "ilk gördüğünde" ışık artık kendi koşullarına uymuş haldedir. Kaynaklandığı gezegendeki zaman genişlemesi etkisinde değildir. İlk gördüğü anda, o kütleli gezegendeki zaman genişleme etkisi çoktan sona ermiştir zaten...) Bunun nedeni, en küçük zaman biriminin - 1 Planck Zamanı'nın- gözlemciler için sabit olmasındandır. Yani aslında, özel görelilik için büyük bir yanılsama kuralı da diyebilirim. Yaklaşımım; Işığın 1 Planck mesafesini aldığı sürenin, 1 Planck zamanı olmasına dayanıyor. 1 Planck mesafesi altında fiziksel bir mesafe yok. Eğer bu mesafe, fiziksel olarak on kat küçülse ya da on kat büyüse bile göreceli olarak bizim için hep bir Planck mesafesi olacak. Işığın aldığı bu mesafe süresi de hep bir Planck zamanı olacak. (Bunu farazi EGD :-) dalgalarına bağlayınca ve bu dalgaların hızını da ortamın enerji yoğunluğuna bağımlı tutunca, zaten özel görelilik otomatikman kavranabilir oluyor.)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
2

Işığın hızı, nerede olursak olalım "sabit". Bunun anlamı, diğer tüm hızlar; bu sabit hız'a yani C sabitine göre değerlendirilecektir. Ses, gene 1 atmosfer basınç altında, açık havada saniye de yaklaşık 340 metre hızla yol alacaktır, Hangi gezegende olursak olalım. Örnek gezegenin kütlesi büyük olduğu için, atmosferi de kalın olacaktır. Bu nedenle açık hava basıncı daha yüksek olacaktır. Bu da ses hızını artıracak şekilde etkiler. (Kaç atmosferde ne kadar olduğunu bilmiyorum ama araştırılabilinir. ) Hız ölçerken kullandığımız değerler; "birim zamanda" (saniyede), "alınan mesafe" olduğuna göre, bu gezegendeki gözlemcinin bulacağı değerleri fizik kuralları ile hesaplayabiliriz. Burada iki gezegen arasındaki tek farklı değişken: "Zaman ya da daha doğru tabirle Zaman'ın akış hızı". Kıyaslamalı bütün sonuçların farklı olmasına da bu "zaman'ın akış hızındaki" farklılık neden oluyor. İki gezegen arasındaki hız farklarını, "Zaman akış hızı -farkı- oranına" göre hızları da değerlendirebilirsiniz. Sonuç olarak, 3ncü bir gözlem noktasından (ne dünya da, ne de o gezegende) bakan gözlemciye göre, bu "gezegenlerde eş zamanlı bırakılan" elektromanyetik dalga veya ses dalgasının kıyaslamasında, dünya'daki ses ve ışığın, ağır kütleli gezegene oranla daha hızlı olduğunu görürüz. Yani Mehmet Ali ve Kemal'in cevaplarına katılıyorum. Einstein'ın belirttiği, "ışık hızı tüm gözlemciler için sabittir- aynıdır" kısmı gördüğüm kadarıyla tam anlaşılmıyor. Gözlemcinin, ışığı gözlenmesi için, onunla aynı mekanda olması gerekiyor. Farklı bir mekandaki gözlemci, diğer mekanı gözlemleyemez. Gözlemlediği her zaman, kendi mekanının şartlarına uygun olandır. (Işık o ağır kütleleli gezegenden çıkıp gözüne geldiğinde, yani "ilk gördüğünde" ışık artık kendi koşullarına uymuş haldedir. Kaynaklandığı gezegendeki zaman genişlemesi etkisinde değildir. İlk görüldüğü anda, o kütleli gezegendeki zaman genişleme etkisi çoktan sona ermiştir zaten...) Bunun nedeni, en küçük zaman biriminin - 1 Planck Zamanı'nın- gözlemciler için sabit olmasındandır. Yani aslında, özel görelilik için büyük bir yanılsama kuralı da diyebilirim. Yaklaşımım; Işığın 1 Planck mesafesini aldığı sürenin, 1 Planck zamanı olmasına dayanıyor. 1 Planck mesafesi altında fiziksel bir mesafe yok. Eğer bu mesafe, fiziksel olarak on kat küçülse ya da on kat büyüse bile göreceli olarak bizim için hep bir Planck mesafesi olacak. Işığın aldığı bu mesafe süresi de hep bir Planck zamanı olacak. (Bunu farazi EGD :-) dalgalarına bağlayınca ve bu dalgaların hızını da ortamın enerji yoğunluğuna bağımlı tutunca, -Cem Dağ'ın da değindiği "kırılma olgusu" ile zaten "özel görelilik otomatikman kavranabilir" oluyor.)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0