Bizden olmayanın fikirlerini fazla kâle alan bir toplumuz Sibel hnm.
Benzer yaklaşımları bizlerden birileri üretse, onlara uçuk ya da ucube gözüyle bakardık.
Ne hikmetse, kendimizden üstün görme kompleksimizden mi dir, nedir? Başkalarının söylediklerine çok kafa yoruyoruz. Osmanlıdan kalan bu alışkanlığı hala atamadık üzerimizden.
Oysa tek farkları, bilimsel metotlarla çalışma alışkanlığını zihinlerine yerleştirmiş olmaları.
8-9 yaşındaki ecnebi çocuğun, mantık çıkarımları bile öyle sağlam bir mantık temelinde oluyor ki, şaşırıyorum.
Neyse ki bilim evrenseldir ve insanlığın bir ürünüdür de, doğru ile yanlışı ayırt etmede kıstas olarak neye başvuracağımızı, kompleksiz bir şekilde, görebiliyoruz...
Anladığım kadarıyla kafanızda, karmaşık ve birbirleriyle iç içe, sorular yumağı var.
Açıkçası yazdıklarınızı, bilim kurgu okuru olmama rağmen, biraz karmaşık buluyorum.
Elbette tüm sorularınıza istediğiniz cevapları veremeyeceğiz. Kim, sorularına tam karşılık bulabiliyor ki? Soru, aynı kelimelerinin arkasında bile farklı... Çünkü karar alırken kullandığımız bir kuantum olasılık sistemi var.
Kuantum tünelleme, en basit anlatımla; yoğunluğu düşük olanın, yüksek olandan, fazını değiştirerek geçmesidir.
Barbar'a anlattıklarınızı bir tür telepati çalışmasına benzettim veya ortak bilinç paylaşımına.
(Bir zamanlar böyle bir grupla da tanışmıştım. Sanırım hala "bilmem ne sevgi, dostluk, kardeşlik derneği" adıyla devam ediyorlar. O zamanlarda bir çok sanatçı, akademisyen bunlara büyük ilgi gösteriyordu. İçlerindeki soruların ve düşünsel yalnızlığın boşluğuna cevap arıyorlardı.)
Paketçik paylaşımında, artık kelimelere ve tercümeye ihtiyaç kalmayacağı için, babil kulesinden önceye dönmüş oluruz.
Çünkü bir dilin gelişimi içinde bulunduğu ortama ve yaşam şartlarına bağımlı olduğundan, ortak ve benzer bir yaşam stili ve şartları ortamı olmadan, ortak kavramlar sınırlı olurdu.
Sadece temel yaşamsal faaliyetler-eylemler düzeyinde ortak paketler gelişebilir.
Örneğin: Türkçe'de yerleşik hayata geçtikten sonra farklılaşan kelimelere rağmen, günlük yaşama dair kelimeler genelde köklerini ve kısmen çekimlerini korumuşlar.
Bu sayede Çin'e yayan yolculuğa çıksanız şimdi, yol üzerinde denk geldiklerinizle belki bu yazdıklarımızı tartışamazsınız ama "yemek, içmek, uyumak, koşmak, avlanmak, göçmek" gibi günlük yaşamın ortak kelimeleri ile ses farklılıklarına rağmen anlaşmada pek bir sorun yaşamadan gidebilirsiniz.
Eski sorulara ve paylaşımlarımıza bakmanız, sanırım, size yeni bakışlara kapı aralayacak.
Yeni sorulara cevaplarınızla katılımınız ise bize ...