0

Merhaba TLB, Bu paketlerin nasil paylasilabildigini biliyorum, deneyimlerle sabit bir yolu var fakat fizik bilimi açisindan izahini bilmiyorum. Ancak dikkat ederseniz transferden degil paylasimdan soz ediyorum cunku kalici olmuyor, adeta bir dosyayı drive veya benzeri bir olusumda paylasima acmis gibi oluyorsunuz o anda ortamdaki kisiler konu hakkinda hic bir sey bilmiyor bile olsalar paylasilan paketi tam anlayisla isleyebiliyorlar fakat ne kendi zihinlerine ne de hucrelerine transfer edemiyorlar. Sadece açılan alandan o an icin faydalanmis oluyorlar. Bunun manyetik alanlarin dogal bir islevi oldugunu saniyorum. Benim sordugum bu degildi tabi, ben komplex bir bilgi/anlayis butununu lineere cevirmeksizin edinip sindirme konusunu merak ediyorum. Pek tabidir ki 4 boyutlu bir gerceklikte, daha yüksek boyutlu bir yontemin ne oldugu bilinse bile fiziki olarak uygulanabilir olamayacagini cikarsamak zor degil ama yine de soruyorum iste. Örnegin koku paketlerinin içeriği konusu hala oldukca müphem oradaki titreşimlerin ne kadarını cozebiliyoruz acaba (bu arada kuantum tunelleme konusu cok ilgimi cekiyor) Dekodlama inanılmaz önemli örneğin Enerji parçacıkları, portalların oluşturduğu açıklıktan geçerek Dünya'ya manyetik alan transfer ediyorlarmış. Bunu Nasanın haberinde okumuştum fakat zaten çok uzun zamandır bu işlemden emindim. Muhtemelen sizin alanın dışına çıkıyorum, sizleri sıkmak istemem. Güneşten gelen manyetik gazlar vs birer total anlayış paketi ise bunlar 4 boyutlu dünyamızda dekodlanıp lineere çevrilmeyi arıyor ve uygun alanlara çekiliyor olabilirler.

Sibel Atasoy 7 yıl önce 0
0

Selam Sn . Sibel Atasoy ; Öncelikle fizikçi olmadığımı belirtmek de fayda var , o sebeple kulaklarım fizikçi kulağı değil. Anladığım kadarıyla enerji kelimesini , cümlede üstlendiği anlam yükü ve etkileyiciliği olarak ön görmüşsünüz ,dediğiniz noktadan bakılacak olunursa , askerliğimi muhabere çavuşu olarak yaptığımdan size mors alfabesini önerebilirim , yok mors alfabesi mevcut cümleden daha uzun olur , ben daha kısa ve anlaşılır bir şeyler olsun istiyorum derseniz , size Mısır hiyeogrofilerini önerebilirim . -Her isim yada olgunun karşılığı bir sembol olarak kullanılan bu yazışma türü tüm dillerde sağır dilsiz konuşmalarında olduğu gibi dünyasal olması açısından tercüme edilme ihtiyacı da olmaz. -Bu adarada Sn . The Last Barbarian ; mistisizm ile ilgili bazı şeyler söylemiş , belirtmekte fayda görüyorum , Mistisizm hayatımda pek ciddiye aldığım bir konu değildir , en sadece olanlara ve olmayana inanan biriyim , yaşam felsefemi"BİR TEK YOKUN İÇİNDE BİR SÜRÜ VARIZ" olarak niteleyebilirim. -Olma eyleminin en iyi bildiğim özelliği "ŞAŞIRMALI HOMOPATİ" özelliği ile evrende varoluş eylemini çeşitlendirmiş olduğudur. Birde mesleğimden ötürü en iyi bildiğim şey (Y.T.Ü. mezunu haritacıyım) boyut konusudur. Biz haritacılar (topoğrafya) üç boyut biliriz , " X , Y , Z " bu değerler bize baktığımız noktanın adresini verir , eğer bunlara durup dururken dördüncü boyut , beşinci boyut diye yeni yeni boyutlar eklemeye kalkarsanız ,baktığımız noktayı adreslendiremeyiz. Bu diğer boyutları ancak edebiyat ağırlıklı çalışmalarda kullanabiliriz. Saygılarımla. Muzaffer Erdem

muzaffer erdem 7 yıl önce 0
0

Merhabalar, kuantum fiziğinde her şeyin enerji olduğuna dair bir şüphe kalmadı sanırım,ayrıca M teorisi de var ve üzerinde sıkça konuşulmuştu. Ben sadece meraklı biriyim, bazen kahvaltıdan önce bi kaç saçma şeyi merak ettiğim olur. Burada gereksiz yer işgal etmek istemesem de kendimden ufak bir alıntı yapmama izin verin: Evrendeki her molekül aslında dokuz boyutta titreşen ufak bir sicimdir diyor Sicim Teorisi. Yoksa uzaydaki her noktada sıkıca bükülmüş 6 boyut daha mı var? Eğer bir atom, güneş sistemimiz büyüklüğünde olsaydı, bir sicim ancak bir ampul büyüklüğünde olurdu! Bu korkunç derece küçüklükte araştırma yapmak fizikçiler için en büyük zorluk ve tabi en büyük meydan okuma… Uzay ve zaman gerçekten birbirlerinden ayrılmaz bir bütün mü? Zamanda kısa yollar olabilir mi? Kozmik sicimler, ince enerji iplikleri boyunca yavaşça kayabilir miyiz? CC deki büyücü kadınların odanın içinde görünmez iplikler üzerinde hareket ettiği sahneyi hatırlattı bu bana… Doğanın itici gücü, siz zaman makinesini işler hale getirirken, buna neden olan şeyi imha ediyor! Yani kendi üzerine kapanan bir kapanda mıyız? Bütün bunlar kuantum düzeyinde nasıl çalışıyor henüz bilmiyoruz. Yoksa zaman yolculuğu atomun içinde mi saklı? Kuantum bir “Mekansızlık” olduğuna göre Bütünleme/özetleme gibi yöntemler bir nevi uzay-zaman yolculuğu değil midir? Yoksa onu uzay zamanın dışında ortaya çıkan “Hayalet aksiyonlarda” mı aramalıyız? Güncel ve halen cevapları belirsiz sorularım-ız. Evrenin bir ucu var mı? Varsa ötesinde ne var? Evrenin sesini titreşime çevirerek onun şeklini bulabilir miyiz? Seslerin izini takip ettiğimizde uzun dalga boylarının kayıp olduğunu görüyoruz, düşük frekanslar kozmik fırtınada yer almıyor mu? Ya da Jean Pierre Luminet’in iddia ettiği gibi evrenimiz 12 adet beşgen yüzeyden simetrik olarak düzenlenmiş bir dodecahedron mu? (Futbol topu!) Öyleyse eğer bir yüzeyden tam karşısındaki yüzeye 36 derece bükülmeyle anında geçebiliriz! Eğer kenarlar 13.7 milyar ışık yılı uzakta ise onları göremezdik çünkü kozmik mikrodalga arka planı sınırı görmemize engel olur. Sasha, Adevasa astronomik deneylerden sonra, tüm galaksi kümelerinin evrenin bir kenarına doğru hücum ettiklerini ispatladı, gizemli bir çekiciye doğru! Buna dark flow (Karanlık akış) ismini verdiler. Yoksa Dark Flow, bir başka evrenin bize ulaştığı yer miydi? Fizikçi Laura Mersini kendi kumarbaz önsezisi çalışması ve çoklu evrenler hipotezi ile Sasha’nın yardımına koştu Evrenimizde soğuk yerler vardı! Yoksa orada doğmayı bekleyen evrenlerin dalga cepleri mi yer alıyordu? Komşu evrenimiz doğuyor mu?

Sibel Atasoy 7 yıl önce 0
0

Bizden olmayanın fikirlerini fazla kâle alan bir toplumuz Sibel hnm. Benzer yaklaşımları bizlerden birileri üretse, onlara uçuk ya da ucube gözüyle bakardık. Ne hikmetse, kendimizden üstün görme kompleksimizden mi dir, nedir? Başkalarının söylediklerine çok kafa yoruyoruz. Osmanlıdan kalan bu alışkanlığı hala atamadık üzerimizden. Oysa tek farkları, bilimsel metotlarla çalışma alışkanlığını zihinlerine yerleştirmiş olmaları. 8-9 yaşındaki ecnebi çocuğun, mantık çıkarımları bile öyle sağlam bir mantık temelinde oluyor ki, şaşırıyorum. Neyse ki bilim evrenseldir ve insanlığın bir ürünüdür de, doğru ile yanlışı ayırt etmede kıstas olarak neye başvuracağımızı, kompleksiz bir şekilde, görebiliyoruz... Anladığım kadarıyla kafanızda, karmaşık ve birbirleriyle iç içe, sorular yumağı var. Açıkçası yazdıklarınızı, bilim kurgu okuru olmama rağmen, biraz karmaşık buluyorum. Elbette tüm sorularınıza istediğiniz cevapları veremeyeceğiz. Kim, sorularına tam karşılık bulabiliyor ki? Soru, aynı kelimelerinin arkasında bile farklı... Çünkü karar alırken kullandığımız bir kuantum olasılık sistemi var. Kuantum tünelleme, en basit anlatımla; yoğunluğu düşük olanın, yüksek olandan, fazını değiştirerek geçmesidir. Barbar'a anlattıklarınızı bir tür telepati çalışmasına benzettim veya ortak bilinç paylaşımına. (Bir zamanlar böyle bir grupla da tanışmıştım. Sanırım hala "bilmem ne sevgi, dostluk, kardeşlik derneği" adıyla devam ediyorlar. O zamanlarda bir çok sanatçı, akademisyen bunlara büyük ilgi gösteriyordu. İçlerindeki soruların ve düşünsel yalnızlığın boşluğuna cevap arıyorlardı.) Paketçik paylaşımında, artık kelimelere ve tercümeye ihtiyaç kalmayacağı için, babil kulesinden önceye dönmüş oluruz. Çünkü bir dilin gelişimi içinde bulunduğu ortama ve yaşam şartlarına bağımlı olduğundan, ortak ve benzer bir yaşam stili ve şartları ortamı olmadan, ortak kavramlar sınırlı olurdu. Sadece temel yaşamsal faaliyetler-eylemler düzeyinde ortak paketler gelişebilir. Örneğin: Türkçe'de yerleşik hayata geçtikten sonra farklılaşan kelimelere rağmen, günlük yaşama dair kelimeler genelde köklerini ve kısmen çekimlerini korumuşlar. Bu sayede Çin'e yayan yolculuğa çıksanız şimdi, yol üzerinde denk geldiklerinizle belki bu yazdıklarımızı tartışamazsınız ama "yemek, içmek, uyumak, koşmak, avlanmak, göçmek" gibi günlük yaşamın ortak kelimeleri ile ses farklılıklarına rağmen anlaşmada pek bir sorun yaşamadan gidebilirsiniz. Eski sorulara ve paylaşımlarımıza bakmanız, sanırım, size yeni bakışlara kapı aralayacak. Yeni sorulara cevaplarınızla katılımınız ise bize ...

Hiç Kimseyle Tartışmaz 7 yıl önce 0
0

Bizden olmayanın fikirlerini fazla kâle alan bir toplumuz Sibel hnm. Benzer yaklaşımları bizlerden birileri üretse, onlara uçuk ya da ucube gözüyle bakardık. Ne hikmetse, kendimizden üstün görme kompleksimizden mi dir, nedir? Başkalarının söylediklerine çok kafa yoruyoruz. Osmanlıdan kalan bu alışkanlığı hala atamadık üzerimizden. Oysa tek farkları, bilimsel metotlarla çalışma alışkanlığını zihinlerine yerleştirmiş olmaları. 8-9 yaşındaki ecnebi çocuğun, mantık çıkarımları bile öyle sağlam bir mantık temelinde oluyor ki, şaşırıyorum. Neyse ki bilim evrenseldir ve insanlığın bir ürünüdür de, doğru ile yanlışı ayırt etmede kıstas olarak neye başvuracağımızı, kompleksiz bir şekilde, görebiliyoruz... Anladığım kadarıyla kafanızda, karmaşık ve birbirleriyle iç içe, sorular yumağı var. Açıkçası yazdıklarınızı, bilim kurgu okuru olmama rağmen, biraz karmaşık buluyorum. Elbette tüm sorularınıza istediğiniz cevapları veremeyeceğiz. Kim, sorularına tam karşılık bulabiliyor ki? Soru, aynı kelimelerinin arkasında bile farklı... Çünkü karar alırken kullandığımız bir kuantum olasılık sistemi var. Kuantum tünelleme, en basit anlatımla; yoğunluğu düşük olanın, yüksek olandan, fazını değiştirerek geçmesidir. Barbar'a anlattıklarınızı bir tür telepati çalışmasına benzettim veya ortak bilinç paylaşımına. (Bir zamanlar böyle bir grupla da tanışmıştım. Sanırım hala "bilmem ne sevgi, dostluk, kardeşlik derneği" adıyla devam ediyorlar. O zamanlarda bir çok sanatçı, akademisyen bunlara büyük ilgi gösteriyordu. İçlerindeki soruların ve düşünsel yalnızlığın boşluğuna cevap arıyorlardı.) Paketçik paylaşımında, artık kelimelere ve tercümeye ihtiyaç kalmayacağı için, babil kulesinden önceye dönmüş oluruz. Sadece temel yaşamsal faaliyetler-eylemler düzeyinde ortak paketler gelişebilir. Çünkü bir dilin gelişimi içinde bulunduğu ortama ve yaşam şartlarına bağımlı olduğundan, ortak ve benzer bir yaşam stili ve şartları ortamı olmadan, ortak kavramlar sınırlı olurdu. Örneğin: Türkçe'de yerleşik hayata geçtikten sonra farklılaşan kelimelere rağmen, günlük yaşama dair kelimeler genelde köklerini ve kısmen çekimlerini korumuşlar. Bu sayede Çin'e yayan yolculuğa çıksanız şimdi, yol üzerinde denk geldiklerinizle belki bu yazdıklarımızı tartışamazsınız ama "yemek, içmek, uyumak, koşmak, avlanmak, göçmek" gibi günlük yaşamın ortak kelimeleri ile ses farklılıklarına rağmen anlaşmada pek bir sorun yaşamadan gidebilirsiniz. Eski sorulara ve paylaşımlarımıza bakmanız, sanırım, size yeni bakışlara kapı aralayacak. Yeni sorulara cevaplarınızla katılımınız ise bize ...

Hiç Kimseyle Tartışmaz 7 yıl önce 0