Evet, ciddi bir kayıp...
Ama çağımız, tarım çağının en başından olduğu gibi hala "kaporta" ve "ye kürküm ye!" çağı.
İnsanlar, diğerlerini görebildikleri ve diğerleriyle kıyaslayabildikleri değerlerle değerlendiriyorlar.
Hele ülkemizde, zihinsel niteliklerin ikinci planda kalması nedeniyle bu çok daha güçlü...
Diploma, ki diplomalı ve ünvanlı çok yontulmamış kütük gördüm, işin başlangıcında aynı görünen bir çok kişi arasından seçimde bir eleme aracı olmaktan öteye gitmiyor.
İşveren, kişiden diploması ile bağlantılı bir başarı zaten ummuyor. Potansiyelinin ne olduğuna ve kendisine ne kazanç sağlayacağına bakıyor. Ama olmayan bir diploma, kişiyi elemek için rahatça kullanılan bir kıstas oluyor...
Ama hepsinden önemlisi, amca ve dayılar oluyor genelde... Ya da kimlerden veya hangi sosyal gruptan olduğunuz. Bu nedenle kişinin sosyal çevresi ve kimlerden oluştuğu da çok önemli oluyor.
Bunlar her zaman potansiyel müşteri veya kazanç kapısı olması değerli işveren için.
Kurumsal yapılarda ise eğer insan kaynakları yok ise ve beraber-altında çalışıcağınız kişi ile bir değerlendirme olursa, uyumlu, güdülebilir, sorgulamayan ve fazla bilgili olmama böylece o kişi için gelecekte rekabet riski olmama öne çıkıyor.
Ancak 20'li yaşların büyük bir avantajı var. Olunan kişi olmak için tüketilmiş zaman yatırımı 40'lı ya da 50'li şaşlara göre çok düşük, Yani olunan kişinin, sil baştan yapabilmesi için yapacağı yatırım kaybı çok daha düşük.
Burada kişinin ne karar vereceği ve uygulayacağı önemli... Yapılan yatırımı bir kazanç olarak görüp, vaz geçek ve yeniden ele almak yıllar ilerledikçe çok zorlaşıyor. Hele kişi, olduğu kişiden ve onun benzersiz niteliklerınden çok memnun ise...
Ama bu tür kişilik özelliklerini keşfedenler ve takdir edenler,olası eş-sevgililer, kalıcı arkadaşlar ve dostların ötesine de hiç bir zaman geçmiyor. Onun dışında iş -yaşam dünyasında kimse keşfedilmiyor. (Sadece sanatçı adayları hariç; kaşife sağlayacakları kazanç potansiyelleri sayesinde...)
Medeniyetle her ne kadar cilalanmış olsa da yaşam mücadelesi bütün sertligiyle ve acımasızlığıyla devam ediyor.
En iyi potansiyele sahip olan ve bunu (nadiren çıkan) fırsatları zamanında görerek bu potansiyeli az çok kullananlar, öne çıkıyor.
Bazıları ise körlemesine aptallıktan veya cehaletten kaynaklanan cesaretle riske girerek başarı kazanıyor.
Bunları aşmak için sosyal çevreyi geliştirmek ve "yükseltmek" ( maddi, manevi) en güçlü silah. İnsanlar, sosyal yaratıklar olduğu için, bireysel niteliklerinin yanında sosyal nitelikleri de tanımayanlar için , kişi hakkında karar vermede önemli oluyor.
Bu bir denge meselesi, bireysel nitelikler ile sosyal nitelikler arasında kurulan denge...
Kişinin zihinsel niteliklerden, insanlığın ve evrenin mahrumiyeti ise ayrı bir konu.
Burada yazmak bile bu tür durumlara verilen bir karşılık. Yeterli olmasa da...
Bence, durumu olduğu gibi kabullenip mevcut durumu kormak için ısrardan vaz geçip, eldeki imkanlarla istenilen elde edilemiyorsa, alternatif yeni yollar veya hedefler düşünülmeli.
(Bir tanıdığım ablam, lise sonrası üniversite kazanamamıştı. 18/25 yaş arası firmalarda sekreterlik yaptı. Sonra bir gün bu böyle olmayacak dedi, karar verdi. İngiltereye gitti dil öğrendi, ABD'ye gitti çalışırken ekonomi okudu, master yaptı. Sonra gelirini beğenmedi, evde hasta bakım üzerine 4 yıl daha okudu. Lisans eğitimi bir şeyler yaptı. Bu arada evlendi, çocuğu oldu, eşi kaza geçirdi ona destek oldu. Vs. Vs. Bütün bunları 7 yıllık birikimi silerek ve baştan başlamayı göze alarak tüm aile ve çevre itirazlarına rağmen yaptı. İşte tüm bunları başarmasında o kişilik nitelikleri hep işine yaradı...)
Önemli olan bir karar vermek ve aşama aşama onu "uygulama kararlılığı" göstermek.