Kaos kelimesinin bize çağrıştırdığı ilk şey, \"belirsizlik\" , \"bilinmezlik\" oluyor. Ayrıca Kaos kelimesi bize \"hesaplanamaz\", \"tahmin edilmez\" kavramlarını da çağrıştırıyor. Eğer bu tanımlardan, \"bilinmezlik\" kısmını görmezden gelirsek...
Biz zamanlar akvaryumculuğa meraklıydım. Kocaman 100 litre bir akvaryumum vardı. Fakat sürekli bakım yapmak ve temizlemek de sıkıcı olmaya başlamıştı.
Bunun üzerine basit bir sistem tasarladım. Sapanca gölünden yosun, salyangoz ve midye topladım.
Akvaryumu günde 2,5-3 saat güneş görecek şekilde balkona yerleştirdim. Yosunları dikip, salyangoz ve midyeleri bıraktım. 1 gün sürekli havalandırma ve su süzme ardından, balıkları bıraktım.
Akvaryum pırıl pırıl ve mükemmeldi. Motoru kapattım. Üstüne su seviyesi düştükçe, su seviyesini koruyacak şekilde 19 litrelik bir şişe bıraktım.
Akvaryum zamanla yosun yapmaya başladı. Salyangoz sayısı arttı. Yosunlar azaldı. Midye sayısı değişti. Bir gün öyle bir hale geldi ki, akvaryum içi tam bir kaos olmuştu. İçi gözükmeyecek şekilde su bulanmış, camlar yosun yapmış, balıkların bir kısmı ölmüş ve çürümeye başlamıştı.
Ellemedim. Sadece buharlaşan suyu ekledim.
Sonra akvaryum suyu duruldu. Zeminde ciddi bir atık birikimi olmuştu. Balık, yosun, midye ve salyangoz artıkları ve ölüleri zemindeydi.
Ama akvaryumda hala hayat vardı. Sadece balık, yosun, midye ve salyangoz sayısı benim bıraktığımdan farklı oranlardaydı. (Midyeler suyu süzüyor, balıklar akıntı sağlıyor, salyangozlar yosun ve ölü balıkları yiyordu.)
Sadece su eklemeyi sürdürdüğüm sürece bu yapı bozulmadı. Bir gün dipteki çöpleri temizledim.
Bir süre sonra akvaryum tekrar bozuldu....
Her \"kapalı sistem\" eninde sonunda bir denge noktasında muhakkak durur.
Tüm sistemler kapalı sistem içi dengeye kavuşmak için sürekli ayarlama yaparlar.
İçten veya dıştan gelen etkinin sürekliliğine ve miktarına göre ayarlama devam eder. Tüm girdiler sabitleştikten sonra ancak sistem dengeye ulaşabilir.
Her sistem kaos aşamasında iken; iç veya dış bir etki altında kalırsa-değişiklik yaşarsa , yeni bir denge noktası arayışına başlar.
(Örneğin güneş sistemimize ay kütlesinde bir gök cismi girip, herhangi bir gezegenin veya güneşin etrafında yörüngeye girse, güneş sistemindeki tüm gezegenlerin konumu ve yörüngesi zamanla değişir. Yeni bir yörünge oluştururlar.)
Sistemin dengeye gelmesini nasıl anlarız? Aslında anlayamayız. Çünkü hiç bir sistem (etkiye) kapalı değil. İç veya dış sürekli sistemlere girdi girişi veya çıkışı oluyor. Ancak bu denge noktalarına geçici gözüyle bakıp, mümkün olduğunca uzun sürmesini umabiliriz. Ya da bu konuda sürekli sisteme girdi sağlayarak sistemin dengesini korumaya çalışabiliriz.
Ama eninde sonunda bu sistem muhakkak yeni bir kaos aşamasına girecek ve yeni bir denge noktası oluşturacaktır. Şartlar değişene kadar da bu denge noktasını koruyacaktır.
Her denge, ne yazık ki \"eski bileşenler\" için olumlu değildir. Çoğu zaman büyük kayıplar ve değişiklikler olur.
Örneğin, dünyamızın ekolojik dengesi bozuldu. Ve dengesizlikler artmaya başladı. Ve artık kaçınılması gereken noktayı da aştık. Bunun sebebi bir iç etken, aşırı insan nüfusu ve onun çok daha aşırı tüketimi sonucu oldu.
Ekonomik sistemlerde de durum benzer. Siyasi yapılarda da...
Geçmişte toprak sahibi, son 300 yıldır sermaye sahipleri dünya ekonomisine hakimken, siyasi yönetim tarzları da bunların üretim yapılarına göre oldu.
İçine girdiğimiz dönemle başlayan çağda ise, ekonomik ve siyasi yapıyı, yeni üretim aracı belirleyecek.Bilgi ve bilgi sahipleri.
Ne yazık ki bu dönem, benim gibi eskiler için bir yıkım... (Gerçi ülkemizde ileriye değil, geçmişe dönük bir siyasal özlem var gibi ama dünyanın üretim yapısı ve ekonomisi buna izin vermez. Yine de bu süreç çok sancılı olacak gibi gözüküyor.)
Sonuçta ne kadar uğraşırsak uğraşalım, yeni denge noktası hiç bir zaman tam bizim istediğimiz yerde ve kalıcı olmaz. Sadece ona, mümkün olan en yakın olasılıkları güçlendirebiliriz.
Ve tüm sistemler açık olduğu için (Evrendeki tek kapalı sistem, evrenin kendisi ama o da sürekli genişlediği için o bile sabit kalamıyor) yeni bir denge noktasına ulaşan her sistem, başka bir sisteme girdi ya da çıktı olarak etki ettiği için, onunda yeni denge noktasına arayışına sebep olur.