0

Aralarındaki mesafe ne olursa olsun, birbirlerine doğru hareket ederler. Aralarındaki mesafe sadece bu hareketin zamanlamasını etkiler. Eğer kütleçekim dalgaları ışık hızında ve tüm evrene yayılıyorsa yukarıdaki ifade doğru olmalı. Ancak yukarıdaki ifade, stabil bir evren için geçerlidir. Genişleyen bir evrendeyiz oysa... Ve bu genişleme galaksileri bile birbirinden ayırıyor. Böyle bir evrende ise, bu gezegenler aralarındaki kütle çekim kuvvetine rağmen, birbirinden uzaklaşırlar. Şu an bu ayrılmayı sağlayan şeyin, kara enerji adı verilen gizemli bir karşıt-kütleçekimi kuvveti olduğunu düşünüyorlar. Ancak kütlelerin birbirini yakın mesafe de çekmesini, uzak mesafede ise it-mesini sağlayan bu kuvvetin ne olduğu konusunda henüz net bilimsel bir bulgu yok. Birbirini çeken kütleler için, kütle çekimi kuvvetinin işlevi ve çalışma şekli çok iyi biliniyor. Ancak bu enerjinin kaynağı nedir? Konusunda net bir bilgi yok. Şu ana kadar olan en makul açıklama, Einstein kütlelerin uzay-zaman dokusunu bükmeleri sonucu oluşan ortama (bir tür huni gibi düşünün) diğer küçük kütlelerin girmesi ve bu eğim boyunca merkeze olarak yol alması olarak açıklaması oldu. Ancak burada hala bir sorun var gibi bence; Nasıl bir kuvvetin bu bükülmeye yol açtığı? Bildiğimiz kadarı ile kütle bu ortamda serbest düşüş halinde gibi ağırlıksızdır. Yani üzerinde bir kuvvet yoktur. O zaman nasıl ve niçin büküyor? Çoğumuzun olduğu gibi kabullenmesi yüzünden, bende dahil, bu konuda sorgulamamız ve sorduğumuz sorular sınırlı... Yani kısaca kütleçekim enerjisini içsel bir enerji olarak açıklıyorlar.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
0

Ancak bu bana göre tatmin edici bir cevap değil. Bence, uzay-zaman dokusu düşük yoğunluklu enerjiden oluşmuş bir süper akışkan. Ayrıca evrenin genişleme hareketinden ( ve belki de evrenin rotasyonundan ama bunu doğrulayacak hiç bir referans noktamız yok ve asl olmayacak çünkü içerideyiz) bkaynaklana bir sürekli ve yönlü hareketi var. Kütlelerin davranışıda bence, bu akışkan içindeki nesnelerin dinamiğine çok uygun düşüyor. Birbirine yakın mesafedeki kütleler arasındaki akışkanın hızı artıyor ancak basıncı düşüyor, kütleler biribirine düşük basınç alanına doğru, yüksek basınç alanından itiliyor. aralarındaki mesafe bu durumu sağlayamayacak kadar uzak ise, kütleler biribirlerinden ayrılıyor. Kütle çekim alanı olarak tanımladığımız bükülme, çökme de , nesnenin akışkan içindeki hareketi sırasında oluşan , hareketin ters yönündeki düşük basınç alanı. Tabii biz akışkan içindeki cisimleri gözlemlediğimizde, tek boyut üzerinde (hareketin doğrusallığı yüzünden)ki durumuna aşinayız. Yine de oluşan düşük basınç alanı 2 boyutlu. Oysa kütleler uzay-zamanda 3 uzamsal boyut üzerinde birden hareketli, bu nedenle kütle çekim alanları her yöne doğru. (Küresimsi ya da 3 boyutlu yazmadığıma dikkat edin) (Bazı yönlerde güçlü, bazı yönlerde zayıf olmasının açıklaması bence biraz daha farklı bir nedene dayanıyor ama bu konu içinde şimdilik gereksiz bir ayrıntı) Yani kısaca bu enerjinin kaynağı, evrenin enerji yoğunluğundan kaynaklanan basınç...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
2

Ancak bu bana göre tatmin edici bir cevap değil. Bence, uzay-zaman dokusu düşük yoğunluklu enerjiden oluşmuş bir süper akışkan. Ayrıca evrenin genişleme hareketinden ( ve belki de evrenin rotasyonundan ama bunu doğrulayacak hiç bir referans noktamız yok ve asla olmayacak çünkü içerideyiz) kaynaklanan bir sürekli ve yönlü hareketi var. Kütlelerin davranışı da bence, bu akışkan içindeki nesnelerin dinamiğine çok uygun düşüyor. Birbirine yakın mesafedeki kütleler arasındaki akışkanın hızı artıyor ancak basıncı düşüyor, kütleler birbirine düşük basınç alanına doğru, yüksek basınç alanından itiliyor. aralarındaki mesafe bu durumu sağlayamayacak kadar uzak ise, kütleler birbirlerinden ayrılıyor. Kütle çekim alanı olarak tanımladığımız bükülme, çökme de , nesnenin akışkan içindeki hareketi sırasında oluşan , hareketin ters yönündeki düşük basınç alanı. Tabii biz akışkan içindeki cisimleri gözlemlediğimizde, tek boyut üzerinde (hareketin doğrusallığı yüzünden)ki durumuna aşinayız. Yine de oluşan düşük basınç alanı 2 boyutlu. Oysa kütleler uzay-zamanda 3 uzamsal boyut üzerinde birden hareketli, bu nedenle kütle çekim alanları her yöne doğru. (Küresimsi ya da 3 boyutlu yazmadığıma dikkat edin) (Bazı yönlerde güçlü, bazı yönlerde zayıf olmasının açıklaması bence biraz daha farklı bir nedene dayanıyor ama bu konu içinde şimdilik gereksiz bir ayrıntı) Yani kısaca bu enerjinin kaynağı, evrenin enerji yoğunluğundan kaynaklanan basınç...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
0

Evet madde hiç yoktan varolmuştur. Ama enerjinin hiç yoktan varolduğunu düşünmüyorum. Enerji hep vardı. Büyük patlama, bir bomba patlamasından ziyade bir \"ani genişleme\"dir. Bunu, bir stabil enerji yoğunluğunda, iç dengelerden birinin bozulması ile başlayan , zincirleme reaksiyon olduğunu düşünüyorum. Kavramanız için örneklersem: Bir bardak saf suyu durağan haldeyken mikrodalgada ısıtın. Suyun ısısı 100 dereceyi geçtiği zaman, dıştan görünümü soğuk su ile benzer olacaktır. ( Tabii hiç bir sarsıntı, toz parçası filan düşmemesi kaydıyla, o kadar hareketsiz). Sonra bu suya sadece bir tane tuz tanesi atın. Su kaynayıp, buharlşamaya da başlayacaktır. (Aslında olay, su moleküllerine enerji yüklendikçe, moleküller titreşmeye çalışıyor. Fakat çevreleyen diğer su molekülleri de titreştiği için, bu molekülün hareket alanını kısıtılıyorlar. Sonuçta tüm su molekülleri aynı enerji seviyesinde oldukları için, hiç biri hareket edemiyor. Sadece bir tuz tanesi bu dengeyi hafifçe bozunca, kalanı zincirleme geliyor. Benzer şeyi basınç altında soğutarak da deneyebilirsiniz. Denge bozulduğu an da (basınç düşmesi, hafif bir sarsıntı, tüm sistem kristalleşmeye başlar. Evlerde kullanılan sodyum asetat çözeltili, sıcak su torbalarında da benzer ilke geçerli.) Genişleme bu tür bir denge bozulması ile başlıyor. (Tabii bu varsayımın geçerli olması için, enerjinin küçük özdeş parçacıklardan oluşan bir akışkan olduğunu ve çok yoğundan az yoğuna doğru akma eğilimi olduğunu ispatlamak lazım. Oysa bu konuda herhangi bir bilgi yok. Yani yazdıklarmın tümü sadece varsayımsal, bilimsel denemez.) Bence, Enerjinin maddeye dönüşümü, enerjinin genişleme sırasındaki hareketinden kaynaklanan momentum ile alakalı gibi. Bu konuda Alliance33 ve Kemal (Perfection) ile yaptığımız yakın geçmişteki yazışmalara bakabilirsiniz. Farklı ve çekici görüşleri değerlendirmeye çalışmıştık. Kütleçekim enerji kaynağını ise nasıl bir zemine oturtabiliriz, bilemiyorum.Sadece bence içsel değil.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0