JWST tarafından üretilen ilk görüntülerden birine daha yakından bakıldığında, özellikle heyecan verici ve gizemli bir gelişim aşamasında olan genç yıldızlardan oluşan bir hazine ortaya çıktı.
NASA'daki gök bilimciler, yıldızların Dünya’dan yaklaşık 7.500 ışık yılı uzaklıkta doğduğu en parlak ve en büyük bulutsulardan biri olan Karina Bulutsusu'nda bulunan bir gaz ve toz "kıyı şeridi" olan Kozmik Uçurumlar’ın görüntüsüne "derin dalış" yaptılar. Burada doğmakta olan önyıldızlardan bazıları, tıpkı bizim Güneşimiz gibi, düşük kütleli yıldızlar oluşturmaya devam edecekler.
Bu görüntünün daha eski bir versiyonu Temmuz ayında yayınlanmıştı, ancak araştırmacılar şimdi bunu kızılötesi ışığın belirli bir dalga boyunu kullanarak inceliyorlar. Ve son derece genç yıldızlardan püsküren, önceden bilinmeyen düzinelerce dışarı akışın varlığını ortaya çıkarması araştırmacıları sevindirdi.
Teksas'taki Rice Üniversitesi'nden baş çalışma yazarı ve gök bilimci Megan Reiter, bir açıklamada, "Webb'in bize verdiği şey, evrenin daha önce göremediğimiz daha tipik bir köşesinde ne kadar yıldız oluşumunun devam ettiğini görmek için zaman içinde anlık bir görüntü." dedi.
Yeni keşiflere daha yakından bir bakış.
Bu son çalışmada, jetler, yeni yıldızlar oluşturmak için hayati bir bileşen olan moleküler hidrojenin varlığıyla tanımlandı. Yıldızlar oluşurken, etraflarındaki gaz ve tozdan madde toplayarak, yüksek güçlü jetlerle kutup bölgelerindeki maddenin bir kısmını püskürtürler. Önüne çıkan her şeyi silip süpüren, şiddetli ve yıkıcı bir süreç.
Sadece 10.000 yıl sürdüğünden bu olayı yakalamak özellikle çekicidir, bu, milyonlarca yıllık yıldız oluşum sürecini düşündüğünüzde anlık geçici bir olaydır.
Tucson'daki Arizona Üniversitesi'nden ortak yazar Nathan Smith, "Bunlar gibi jetler, yıldız oluşum sürecinin en heyecan verici kısmının kılavuzlarıdır. Onları yalnızca önyıldızın aktif olarak biriktiği kısa bir zaman aralığında görüyoruz." diye açıkladı.
Yeni anlayışların çoğu, yalnızca şimdiye kadar yaratılmış en güçlü ve pahalı uzay teleskobu olan JWST'deki en son teknoloji sayesinde ortaya çıktı. Yüksek hassasiyet düzeyi ve kızılötesinde görme yeteneği, teleskobun gök yapılarına eskisinden daha derinlemesine bakmasını sağlayarak gök bilimcilerin yıldız oluşumunun erken aşamaları gibi şeyler hakkında daha fazla şey öğrenmesine olanak tanır.
Reiter, "James Webb Uzay Teleskobu'na kadar görünmeyen evrenin oldukça tipik ortamlarında bu yeni doğan yıldız popülasyonlarına bakmak açısından neyin mümkün olacağına dair kapıyı açıyor." diye ekledi. "Artık, Güneş benzeri yıldızların oluşumunda hangi değişkenlerin önemli olduğunu keşfetmek için nereye bakacağımızı biliyoruz."
Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.
0 yorum