Tetrakuark keşfini henüz test etmek için karmaşık kuantum hesaplamalarının yapılmadığını belirten Maryland Üniversitesinden Thomas Cohen, fizik kanunlarının tetrakuarkın oluşmasına izin verip vermemesi gerektiğini hesaplamak için gereken büyüklükte bilgisayarların henüz bulunmadığını söyledi.
CERNdeki deneylerde yer alan ABDnin Syracuse Üniversitesinden Tomasz Skwarnicki, Tetrakuarkın ve Z(4430)un gerçek olduğunu kabul ettik ifadesini kullandı. Bilim dünyası, tetrakuarkın izine ilk olarak 2008 yılında, Japonyanın Tsukuba kentinde bulunan KEKB hızlandırıcısındaki Belle dedektörüyle ulaşmıştı. Ancak California, Menlo Parkta bulunan SLAC hızlandırıcısındaki BaBar dedektörünün parçacığı tespit edememesi araştırmaları sonuçsuz bırakmıştı.
Fransa-İsviçre sınırında bulunan 27 kilometrelik süper iletken mıknatıs LHCde yapılan deneylerde ise tetrakuarka ait olduğu belirtilen 4000 bin parçacığın izine rastlandı. Araştırmacılar, çember şeklindeki LHCnin Belle ve BaBar dedektörlerine kıyasla 10 kat daha fazla veri analiz ettiğine dikkat çekti.
BaBar sözcüsü Michael Roney, CERNde çok iyi bir sonuç elde edildiğini belirterek, Z(4430)u tespit etmeye yetecek veri miktarını elde edemedikleri için parçacığın kendilerine gözükmediğini söyledi.
Muhtemelen gerçek
İsrail Tel Aviv Üniversitesinden Merel Karliner, geçmişteki araştırmalarda tetrakuarkı oluşturan parçacık çiftlerinin zayıf bağlara sahip olduğu için tespit edilememiş olabileceğini belirtti ve Z(4430)un aynı özelliği taşımayan farklı kütleli bir parçacık olduğunu savundu.
Öte yandan tetrakuark için oluşturulan modellere göre Z(4430)un 10 kat daha hızlı çözünmesi, yeni keşif hakkında soru işaretleri de doğurdu. Bilim insanları, yeni parçacığın çözünme hızı hakkında yeni bilgiler elde ederek keşfin tetrakuark veya başka bir maddeye işaret edip etmeyeceğini anlamaya çalışacak.
Kaynak: CERN ve New Scientist
0 yorum