2008 yılında, küçük bir asteroit Namibya Çölü'nde Dünya'ya düştü ve ardında 600'den fazla meteorit bıraktı. Yerdeki özellikleri ve dağılımları, şimdi asteroit 2008 TC3'ün nasıl parçalandığının bir resmini çizdi. Çalışma, en büyük parçaların, gök taşının arka tarafından geldikleri için hayatta kaldığını gösteriyor.
Meteoritics and Planetary Science'da yayınlanan çalışma, 6 metrelik asteroitin nasıl parçalandığının simülasyonunu detaylandırıyor. Cisim, Dünya'ya ulaşmadan 20 saat öncesinden Afrika göğünde nihai dağılışına kadar gözlemlendi. Bilgiler, ufak boyutunun birçok parçanın hayatta kalmasına imkan verdiğini ileri sürdü.
SETI Enstitüsü ve NASA Ames Araştırma Merkezi'nden baş yazar ve meteor gök bilimci Peter Jenniskens bir açıklamada, "Meteoritlerimizin çoğu greyfurttan küçük arabalara kadar boyutlardaki kayalardan düşer." dedi.
"Bu kadar büyük kayalar, kısa meteor evresi sırasında ısıyı yayacak kadar hızlı dönmez ve şimdi arka tarafın yere kadar hayatta kaldığına dair kanıtlarımız var."
Yüzlerce parça oldukça geniş bir boyut aralığına sahipti ve 210 kilometrekarelik bir alana yayılmıştı. Hartum Üniversitesi profesörü Muawia Shaddad ve öğrencileri, Jenniskens ile işbirliği yaptı ve asteroit yoluna dik ızgara aramaları yaparak bölgeyi inceledi.
Shaddad, "Öğrencilerimiz, bir dizi özel arama kampanyasında, bazıları yumruk büyüklüğünde, ancak çoğu bir tırnak boyundan daha büyük olmayan 600'den fazla gök taşı topladı." diye açıkladı. "Her gök taşı için bulma yerini kaydettik."
En küçük parçalar, 1 kilometreden daha geniş olmayan ince bir alanın içindeydi, daha büyük meteorlar ise daha uzaklara yayılmıştı. Asteroitin erimesi ve son parçalanmasının simülasyonu, en küçüklerin atmosferin sürtünmesi tarafından durdurulduğunu, daha büyüklerin ise daha uzun süre yuvarlanmaya devam edebildiğini açıkça ortaya koydu.
Asteroid Tehdit Değerlendirme Projesi'nden teorik gök bilimci Darrel Robertson, "Gelen yüksek hız nedeniyle, asteroidin atmosferde vakuma yakın bir iz bıraktığını gördük." diye ekledi. "İlk parçalar asteroitin kenarlarından geldi ve o izde hareket etme eğilimindeydiler, burada karıştılar ve düşük göreceli hızlarla yere düştüler."
Robertson, "Asteroit, asteroidin arka ve alt-arka kısmında kalan kısmın aniden çöktüğü ve birçok parçaya ayrıldığı noktaya ulaşana kadar, önde giderek daha fazla eridi." dedi. "Alt-arka kısmın bu kadar uzun süre hayatta kalması asteroitin şekli sayesinde oldu."
Asteroit tuhaf bir kaya karışımıydı, bu daha küçük boyutlarda bile bir asteroidin birbirine yapışmış bir moloz yığını olabileceğini düşündürdü.
Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.
0 yorum