Felsefe köken itibariyle, bilgiden (matematiksel mantık yoluyla)sistematik düşünce sistemi ile bilgi üretme anlamına geliyor.
Günümüzde ise gerçek felsefe yapan çok az.
Çoğunlukla şahsi görüşleri, yetersiz dayanaklarla ileri sürmeye, hele sosyal olgularda fikir yürütmeyi felsefe sanılıyor. (Ha! bir de özel terimler ve kelime kullanarak kavramlar anlatmayı...)
Felsefe'nin en önemli faydası, birbirinden farklı olgular arasında bağlantılar ve benzerlikler kurabilme imkanı sağlamasıdır.
17nci yüzyıla kadar, felsefe ve bilim iç içe idi... Çünkü değerlendirilen bilgilerin toplam miktarı, göreceli düşük, incelenen gözlemlenen fizik olayları daha büyük / elle tutulur idi. Fizik, kimya, biyoloji gibi fen bilimleri temelde matematiğe, gözleme ve deneye dayanan ve evrenin belirlediği kurallara tabi dallar. Bu nedenle, aynı mantık sistemi içinde farklı dallarda benzeşimler kurmak ve bilgi üretiminde kullanmak mümkün oluyordu.
Dana sonra Felsefenin bir sosyal bilim sayılması ile bu dalın positif bilimlerle olan bağı zayıfladı. Günümüze pozitif bilimlere sadece Felsefe Doktoru anlamına gelen "Ph.D" ünvanı kaldı...
Günümüzdeki bilgi yoğunluğu ve derinliği ise eski tip felsefe yapılmasına pek imkan tanımıyor. Bir kişi için öğremesi, anlamlandırılması ve bağlantıların kurulması için çok fazla bilgi yükü var. o yüzden ekipler öne çıkıyor zaten.
Ama diğer yandan, bir çok fizikçi ve matematikçi iyi birer felsefecidir de... Hawking bile ... Keşiflerinin önemli bir kısmi sezgisel değil, farklı bilgileri birleştirip yorumlayabilmesinin bir ürünüydü...
Tv'lere çıkan populer fizikçilerin çoğu da aslında, bir tür felsefe yapıyorlar ve birbirleri ile doğruya ulaşma da yarışıyorlar.
Hawking'in kastı olan cümleyi ise, farklı bakış açısı üretmedeki kısırlıktan serzenişi olarak düşünüyorum.