0

Yoo...Sizi kesinlikle aşmıyor. Biraz hayal gücü ile desteklenmiş ilham daha lazım sadece... Verdiğim linkler, kütlenin (akışkan) uzay dokusunu nasıl büktüğüne dair bir ikir vermek içindi... "Bu tür yolculuklar için uzay dokusunda köprüler, tüneller açacak bir teknoloji lazım." kısmı ise, bir bakıma solucan deliklerini temsil ediyor. Şimdi uzay dokusundaki en yüksek hız ışık hızı. Neden Limit? (Bu konudaki diğer soruya da cevap oluyor.) Eğen uzay dokusu boş ise bu sınır anlamsız kalıyor. Ama eğer uzay-zaman dokusunun, enerji kaynaklı bir yapısı var ise durum değişiyor. Dalgalar. ki ışıkta dalgadır, bu dokudaki parçacıkların aldıkları kuvveti (enerjiyi) aktarma hızı ile bağımlıdır. Yani bir enerji biriminin, titreşimiyle bunu bir sonrakine aktarma hızı... En küçük enerji paketçiğinin, bir Planck uzunluğu bir alanda, 1 Planck zamanı titreştiğini ifade ettik. (Ben değil, bunu keşfeden Planck). Bu ışık hızına denktir. Yani bir dalga sırasının, bir sonraki birime aktarılma hızı da en fazla bu kadar olabilir ki...Böyle zaten. Aynı sesin, suda veya havada molekül titreşimleriyle dağılması gibi...İlkeler aynı, enstrümanlar farklı sadece... İşte solucan delikleri, bu doku içinde açılan boşlukla. Orada enerji üniteleri yok sınırlayıcı... Denizin içinde koşma ile denizin içindeki içi hava dolu bir tüp geçitte koşma arasındaki fark gibi... (Tabi bu tüp geçidin çok ciddi bir su basıncına karşı durması gerektiği gibi, açılan solucan deliği içinde aynı zorluklar var.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Yoo...Sizi kesinlikle aşmıyor. Biraz hayal gücü ile desteklenmiş ilham daha lazım sadece... Verdiğim linkler, kütlenin (akışkan) uzay dokusunu nasıl büktüğüne dair bir fikir vermek içindi... "Bu tür yolculuklar için uzay dokusunda köprüler, tüneller açacak bir teknoloji lazım." kısmı ise, bir bakıma solucan deliklerini temsil ediyor. Şimdi uzay dokusundaki en yüksek hız ışık hızı. Neden Limit? (Bu konudaki diğer soruya da cevap oluyor.) Eğen uzay dokusu boş ise bu sınır anlamsız kalıyor. Ama eğer uzay-zaman dokusunun, enerji kaynaklı bir yapısı var ise durum değişiyor. Dalgalar, ki ışıkta dalgadır, bu dokuyu oluşturan ünitelerin aldıkları kuvveti (enerjiyi) aktarma hızı ile bağımlıdır. Yani bir enerji biriminin, titreşimiyle bunu bir sonrakine aktarma hızı... En küçük enerji paketçiğinin, bir Planck uzunluğu bir alanda, 1 Planck zamanı titreştiğini ifade ettik. (Ben değil, bunu keşfeden Planck). Bu ışık hızına (aslında C sabitine) denktir. Yani bir dalga sırasının, bir sonraki birime aktarılma hızı da en fazla bu kadar olabilir ki...Böyle zaten. Sanki sesin, suda veya havada molekül titreşimleriyle dağılmasına benzer...İlkeler aynı, enstrümanlar farklı sadece... İşte solucan delikleri, bu doku içinde açılan boşlukla. Orada enerji üniteleri yok sınırlayıcı... Denizin içinde koşma ile denizin içindeki içi hava dolu bir tüp geçitte koşma arasındaki fark gibi... (Tabi bu tüp geçidin çok ciddi bir su basıncına karşı durması gerektiği gibi, açılan solucan deliği içinde aynı zorluklar var.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Anlamamanız normal. Çünkü bildiğimiz fizik ile bunu tam açıklayamıyoruz zaten. Sadece varsayım üretiyoruz. Bu varsayımlardan biri tutarsa işte... Olan ve eklenen açıklamaların bir kısmını ben de anlamıyorum. :-) :-) :-) Şimdi klasik anlatım açısından ele alalım. solucan delikleri ancak planck düzeylerinde mümkün. Çünkü Uzay-zaman dokusunun basıncı daha büyüklerine izin vermiyor. Açık tutabilmek için özel koşullar ve çok fazla enerji lazım çökmesine karşı durabilmesi için. Bir tek karadeliklerin iç yüzeyi o da teorik olarak, solucan deliklerinin duvarı ile benzer yapıda, ama o da özel bir koşul ve karadelikteki enerjiden besleniyor. O yüzden doğal solucan delikleri sadece planck düzeylerinde olabilir olursa, o da geçici... Ama bilim kurgu filmlerindeki gibi bir solucan deliği açabildiğimizi varsayalım. Örnekleri muhakkak görmüşsünüzdür. Düz kağıdı ikiye katlayıp, içinden bir kalemle delik açarlar, böylece kağıda göre bu iki delik arası 200 birim iken, uygulama ile 3-4 birime düşer. Teorik olarak doğru. Ama burada önemli nokta, Bu delik ortamında artık kağıt ile ilişkili bir doku yoktur. Yani kağıdın dışındaki bir ortam içindedir. Evrenin de bu şekilde eğimli olduğunu ve bu eğimli (çember yayı) alanda yol almak 200 yıl üstü iken, eğer bir delik ile (çember kirişi) açılırsa, bu yol çok daha kısalacak" şeklinde düşünülüyor. Bence ise, evet evrenin eğiminden dolayı bir miktar fiziksel mesafe kısalabilir ama bunun önemi yok. Önemli olan, bu alanda bildiğimiz uzay-zaman ilişkisi ve Zaman anlayışının olmayışı. Evrenimizde Zaman'ı dalgasal olarak kabul edince, bu bölgede artık dalgaların hükmü kalmıyor. Tamamen nesnenin kendisini koruduğu bir alan içinde, farklı bir zaman yapısı olmalı. Çünkü Zaman aynı zamanda bu dalgasal yapısı ile, kütlenin bütünlüğünü ve sürekliliğini de sağlıyor. Eğer bildiğimiz zaman dokusu çıkarsak, kütlenin yapısının tamamen enerji birimlerine kadar dağılması gerekir diye düşünüyorum. Bir bakıma karadeliğe düşen kütlenin dağılıp, tekilleşmesi gibi... Karadelikte kütlenin bilgisi, karadeliğin 2 boyutlu zar yapısına kaydolurken (Hawking) , solucan deliklerinde bu bilgi ayrı bir alanda korunmalı. (Bir enerji alanı şeklinde ve içinde) Neyse, teorik solucan deliği içinde bildiğimiz zaman olmadığı için, yapılan yolculuğun süresi de yolcu için çok farklı olacaktır. Belki anlık, belki bir kaç yıl. İçinde bulunduğu alanın özelliklerine bağlı. Normal uzay-zaman, evren için ise 200 yıldan daha kısa sürecektir ama bu kısmını (ne kadar?) tahmin edemiyorum. Çünkü her durumda yolcu, denizin içindeki tüp geçitte koşacağı için, hızı ve tünelin uzunluğuna göre bu süre değişecektir.. Warp Drive, yani uzay dokusunu bir halı gibi sıkıştırarak toplanan enerji ile fırlamayı öngören yaklaşıma katılmıyorum. Arkasında uzayı genişletecek, önünde ise sıkıştıracak. Tamam önündeki uzay-zaman'ı sıkıştırdığı zaman, "dışarıdan bakan bir gözlemci için" aradaki fiziksel mesafe kısalmış gözüküyor ama, her durumda o sıkışmış alandaki uzayı da aşması gerekecek. Bu konuda çok teori ve varsayım var ama ana sorunu aşamıyoruz. Işık hızına yaklaştıkça, ivme için verilen enerji artıyor ve relavistik kütle de aynı şekilde artıyor. Bu kısır döngü sonsuza kadar gidiyor. Warp drive'lar mesafeyi bu şekilde aşamaz. Çünkü her durumda mevcut uzay-zaman dokusu içindeler. Ve bu doku, yani özel görelilik, buna izin vermiyor. En fazla bir karadelik üretirler. Verdiğiniz örnek videosu ile bir çok konuda çelişiyorum. (Evrenin genişleme hızı, ilk doku şekli, vs.) Üstelik kullandığı yaklaşımlar şu an güncel ve kabul gören bilimciler ve onların yaklaşımlardan destek alıyor. Bu yüzden tek tavsiyem, en basit ve sade olanı görmeye çalışmanız. Evren homojen, tekdüze ve özdeş enerjiden oluştu. Hareket ise evrenin oluşumu ile anlamlandı. Yani hareketin temel ilkeleri, bu kadar karışık ve çok şarta bağlı olmamalı. Basit olmalı bence...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Anlamamanız normal. Çünkü bildiğimiz fizik ile bunu tam açıklayamıyoruz zaten. Sadece varsayım üretiyoruz. Bu varsayımlardan biri tutarsa işte... Olan ve eklenen açıklamaların bir kısmını ben de anlamıyorum. :-) :-) :-) Şimdi klasik anlatım açısından ele alalım. solucan delikleri ancak planck düzeylerinde mümkün. Çünkü Uzay-zaman dokusunun basıncı daha büyüklerine izin vermiyor. Açık tutabilmek için özel koşullar ve çok fazla enerji lazım çökmesine karşı durabilmesi için. Bir tek karadeliklerin iç yüzeyi o da teorik olarak, solucan deliklerinin duvarı ile benzer yapıda, ama o da özel bir koşul ve karadelikteki enerjiden besleniyor. O yüzden doğal solucan delikleri sadece planck düzeylerinde olabilir olursa, o da geçici... Ama bilim kurgu filmlerindeki gibi bir solucan deliği açabildiğimizi varsayalım. Örnekleri muhakkak görmüşsünüzdür. Düz kağıdı ikiye katlayıp, içinden bir kalemle delik açarlar, böylece kağıda göre bu iki delik arası 200 birim iken, uygulama ile 3-4 birime düşer. Teorik olarak doğru. Ama burada önemli nokta, Bu delik ortamında artık kağıt ile ilişkili bir doku yoktur. Yani kağıdın dışındaki bir ortam içindedir. Evrenin de bu şekilde eğimli olduğunu ve bu eğimli (çember yayı) alanda yol almak 200 yıl üstü iken, eğer bir delik ile (çember kirişi) açılırsa, bu yol çok daha kısalacak" şeklinde düşünülüyor. Bence ise, evet evrenin eğiminden dolayı bir miktar fiziksel mesafe kısalabilir ama bunun önemi yok. Önemli olan, bu alanda bildiğimiz uzay-zaman ilişkisi ve Zaman anlayışının olmayışı. Evrenimizde Zaman'ı dalgasal olarak kabul edince, bu bölgede artık dalgaların hükmü kalmıyor. Tamamen nesnenin kendisini koruduğu bir alan içinde, farklı bir zaman yapısı olmalı. Çünkü Zaman aynı zamanda bu dalgasal yapısı ile, kütlenin bütünlüğünü ve sürekliliğini de sağlıyor. Eğer bildiğimiz Zaman'ı evren dokusundan çıkarsak, kütlenin yapısının tamamen enerji birimlerine kadar, tekilleşecek şekilde dağılması gerekir diye düşünüyorum. Bir bakıma karadeliğe düşen kütlenin dağılıp, tekilleşmesi gibi... Karadelikte kütlenin bilgisi, karadeliğin 2 boyutlu zar yapısına kaydolurken (Hawking) , solucan deliklerinde bu bilgi ayrı bir alanda korunmalı. (Bir enerji alanı şeklinde ve içinde) Neyse, teorik solucan deliği içinde bildiğimiz zaman olmadığı için, yapılan yolculuğun süresi de yolcu için çok farklı olacaktır. Belki anlık, belki bir kaç yıl. İçinde bulunduğu alanın özelliklerine bağlı. Normal uzay-zaman, evren için ise 200 yıldan daha kısa sürecektir ama bu kısmını (ne kadar?) tahmin edemiyorum. Çünkü her durumda yolcu, denizin içindeki tüp geçitte koşacağı için, hızı ve tünelin uzunluğuna göre bu süre değişecektir.. Warp Drive, yani uzay dokusunu bir halı gibi sıkıştırarak toplanan enerji ile fırlamayı öngören yaklaşıma katılmıyorum. Arkasında uzayı genişletecek, önünde ise sıkıştıracak. Tamam önündeki uzay-zaman'ı sıkıştırdığı zaman, "dışarıdan bakan bir gözlemci için" aradaki fiziksel mesafe kısalmış gözüküyor ama, her durumda o sıkışmış alandaki uzayı da aşması gerekecek. Bu konuda çok teori ve varsayım var ama ana sorunu aşamıyoruz. Işık hızına yaklaştıkça, ivme için verilen enerji artıyor ve relavistik kütle de aynı şekilde artıyor. Bu kısır döngü sonsuza kadar gidiyor. Warp drive'lar mesafeyi bu şekilde aşamaz. Çünkü her durumda mevcut uzay-zaman dokusu içindeler. Ve bu doku, yani özel görelilik, buna izin vermiyor. En fazla bir karadelik üretirler. Verdiğiniz örnek videosu ile bir çok konuda çelişiyorum. (Evrenin genişleme hızı, ilk doku şekli, vs.) Üstelik kullandığı yaklaşımlar şu an güncel ve kabul gören bilimciler ve onların yaklaşımlardan destek alıyor. Bu yüzden tek tavsiyem, en basit ve sade olanı görmeye çalışmanız. Evren homojen, tekdüze ve özdeş enerjiden oluştu. Hareket ise evrenin oluşumu ile anlamlandı. Yani hareketin temel ilkeleri, bu kadar karışık ve çok şarta bağlı olmamalı. Basit olmalı bence...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0