0

Bildiğim kadarıyla açıklayamaz. Çünkü ışık, tamamen fotonlardan oluşmuş bir dalga olarak kabul ediliyor. Yani foton=dalga bakışı hakim. Ancak sorunuzda önemli bir vurgu da var. Eğer alan basıncı dalga modeli ile açıklanamıyorsa, (sanırım) kütleçekim dalgalarını (LİGO deneyinde) açıklamak zor olur. Sonuçta kütleçekim dalgalarında foton yok ama etki gücü var ki, deney yapılabiliyor. Bu açıdan bakınca, LİGO fotonsuz ve etki gücü olan dalgaların da uzayda var olabileceğinin kanıtı bence... Yaklaşımım da, bir etkiden kaynaklanan dalgaların yayılması esnasında, bu etki esnasında ortama salınan fotonların da bu dalgaların üzerinde sörf yaptığını düşünmüştüm. Bu düşüncemin ana nedeni, fotonun enerji seviyesi ne olursa olsun, hatta değişirse bile hep aynı kalmasıydı. Oysa evrendeki herhangi bir nesnenin enerjisi düşünce, hızını aynı tutabilmesi pek mantıklı gözükmüyor. Bundan çıkan tek sonuç ise, "fotonun hızının, taşıdığı enerji miktarı ile alakalı olmadığı" oluyor. O halde "C" hızını sağlayan şey bir dalga olmalı. Foton ancak bu dalgaya uyum sağlayarak, taşıdığı enerji miktarından bağımsız sabit bir hızda olabilirdi. Çünkü dalgalar farklı ortama girince, kırılıp yavaşlasalar bile eski ortamlarında eski hızlarına ulaşıyorlar. Bu dalganın basıncı olabilir mi? Ne tür olursa olsun, sonuçta "dalga dalgadır." Aktardığı bir enerji vardır. Ve bu enerjinin de bir basıncı olması gerekir diye düşünüyorum. Sonuçta momentum , sistemler tarafından ödünç alınmış ve tamamı (eski koşullara dönem durumunda) aktarılabilinir enerjilerdir. Ancak bu model, ışığı "foton ve dalga" diye iki bölüme ayırdığı ve genel olarak kabul görmediği için, sadece bir varsayım... Belki zirzop bir şeyler ekler.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Bildiğim kadarıyla açıklayamaz. Çünkü ışık, tamamen fotonlardan oluşmuş bir dalga olarak kabul ediliyor. Yani foton=dalga bakışı hakim. Ancak sorunuzda önemli bir vurgu da var. Eğer alan basıncı dalga modeli ile açıklanamıyorsa, (sanırım) kütleçekim dalgalarını (LİGO deneyinde) açıklamak zor olur. Sonuçta kütleçekim dalgalarında foton yok ama etki gücü var ki, deney yapılabiliyor. Bu açıdan bakınca, LİGO fotonsuz ve etki gücü olan dalgaların da uzayda var olabileceğinin kanıtı bence... Yaklaşımım da, bir etkiden kaynaklanan dalgaların yayılması esnasında, bu etki esnasında ortama salınan fotonların da bu dalgaların üzerinde sörf yaptığını düşünmüştüm. Bu düşüncemin ana nedeni, fotonun enerji seviyesi ne olursa olsun, hatta değişirse bilei hızının hep aynı-sabit kalmasıydı. Oysa evrendeki herhangi bir nesnenin enerjisi düşünce, hızını aynı tutabilmesi pek mantıklı gözükmüyor. Bundan çıkan tek sonuç ise, "fotonun hızının, taşıdığı enerji miktarı ile alakalı olmadığı" oluyor. O halde "C" hızını sağlayan şey bir dalga olmalı. Foton ancak bu dalgaya uyum sağlayarak, taşıdığı enerji miktarından bağımsız sabit bir hızda olabilirdi. Çünkü dalgalar farklı ortama girince, kırılıp yavaşlasalar bile eski ortamlarında eski hızlarına ulaşıyorlar. Bu dalganın basıncı olabilir mi? Ne tür olursa olsun, sonuçta "dalga dalgadır." Aktardığı bir enerji vardır. Ve bu enerjinin de bir basıncı olması gerekir diye düşünüyorum. Sonuçta momentum , sistemler tarafından ödünç alınmış ve tamamı (eski koşullara dönem durumunda) aktarılabilinir enerjilerdir. Ancak bu model, ışığı "foton ve dalga" diye iki bölüme ayırdığı ve genel olarak kabul görmediği için, sadece bir varsayım... Belki zirzop bir şeyler ekler.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Aslında sorunuzun bir çözümü var gibi... Radyometre( ışık değirmeni) ; (Alıntı: 1873 yılında kimyager Sir William Crookes tarafından bazı kimyasal araştırmaların yan ürünü olarak icat edilen radyometre, kısmi bir vakum oluşturmak için havanın büyük kısmının alındığı cam ampulden üretilmiştir. Düşük bir sürtünme mili üzerindeki ampulün içinde, eksen etrafında eşit aralıklarla yerleştirilen birkaç (genellikle dört) dikey hafif metal kanatçıklara sahip bir rotor bulunur. Kanatlar bir tarafı cilalanmış veya beyaz, diğeri siyah. Bu fiziksel ve teknik mucize, güneş ışığının enerjiye nasıl dönüştürüldüğünü açık bir şekilde gösterir.) Eğer ışık değirmeni ile hareket elde ettikten sonra, kanatçıklardan yansıyan ışındaki değişiklikler saptanabilirse, dana net bir sonuç alınabilir. Bir tarafı siyah olduğu için, parlak tarafla aralarında potansiyel fark oluşuyor. Bu da ivme dolayısıyla momentum kazandırıyor. Benzer konu, güne sistemi dışına çıkar "Voyager" aracının nedensiz yavaşlamasına da bağlandı. Uzay gemisinin hareket yönündeki radoaktif enerji hücrelerinden ısı olarak çıkan fotonların, uzay gemisini hareketinin ters yönünde yavaşlattığı düşünülüyor. Çünkü artık güneş fotonlarına baskın hale gelmişlerdi. Teorik olarak foton yelkenlisi bir uzay gemisi ile de ışık hızının çok yavaş artan ivme ile %25 civarına ulaşılabileceğini okumuştum. (Bir insan ömründen fazla sürede...:-( Sonuçta ışığın bir basıncı var. Bu fotonlardaki enerjinin soğrulması ile mi yoksa, dalga etkisiyle mi anlamak için, hareket sonrası yansıyan fotonları incelemek lazım. Bence her ikisi birden etkin olabilir.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0