0

Müslümanların son bin yılda bilime katkısı 0 demek çok yanlış bir cümle olur. El-Harezm,: 0'ın, algoritmanın ve cebirin kurucusu olarak kabul edilir. kaynak: http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/el-harezmi Ömer HAYYAM: Fibonacci dizisini bulmuştur. (genel bir görüş olduğu için yazdım sağlam kaynak bulamadım.) Cabir Bin Hayyan: Modern Kimyanın kurucusu olarak bilinir. (kimyanın babası olarak lavoiser de deniyor ama tartışmaya açık bir konudur.) İmbik, fırın ve bir çok araç gereç'in muciti. kaynak:http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/cabir-bin-hayyan El-Cezeri: Kendisi mühendisliğin babasıdır. En ünlü eseri fil saatidir bu arada. Dünyada ilk robotu yapan kişidir. Kaynak: http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/sites/default/files/bilgipaket/robotik/cezeri3.html El-Cezerinin kitabını hep almak istemişimdir bu arada. Merak edenler araştırabilir. Bunları örnek vermemdeki amaç müslümanların bilime katkılarının az buz olmadığıdır. Daha örnek verebilirdim ama elimde sağlam kaynak olmadığı için aklımda kalan ve tübitaktan bulabildiklerimi örnek verdim. Gelelim başlıktaki soruya. Işınlanma dediğimiz olay mümkün değildir. (Klasik fizik kurallarının işlediği bizim dünyamız için konuşuyorum.) Atom altı parçacıklar için konuşursak bu olay mümkün görülmekle birlikte geçenlerde Çin bir atom altı parçacığı atmosferin dışına ışınlamıştı sanıyorum. Bu bağlamdan yola çıkarsak. Kütüphane yandığında(çıkarım yapıyorum büyük ihtimal atom altı parçacıkların keşfinden önce yanmıştır.) atom altı parçacıklar daha keşfedilmediğine göre ışınlanma ile ilgili bir bilgi yer almasının imkansız olduğunu düşünüyorum.

Ad Soyad 5 yıl önce 0
-1

Müslümanların son bin yılda bilime katkısı 0 demek çok yanlış bir cümle olur. El-Harezm,: 0'ın, algoritmanın ve cebirin kurucusu olarak kabul edilir. kaynak: http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/el-harezmi Cabir Bin Hayyan: Modern Kimyanın kurucusu olarak bilinir. (kimyanın babası olarak lavoiser de deniyor ama tartışmaya açık bir konudur.) İmbik, fırın ve bir çok araç gereç'in muciti. kaynak:http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/cabir-bin-hayyan El-Cezeri: Kendisi mühendisliğin babasıdır. En ünlü eseri fil saatidir bu arada. Dünyada ilk robotu yapan kişidir. Kaynak: http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/sites/default/files/bilgipaket/robotik/cezeri3.html El-Cezerinin kitabını hep almak istemişimdir bu arada. Merak edenler araştırabilir. Bunları örnek vermemdeki amaç müslümanların bilime katkılarının az buz olmadığıdır. Daha örnek verebilirdim ama elimde sağlam kaynak olmadığı için aklımda kalan ve tübitaktan bulabildiklerimi örnek verdim. Gelelim başlıktaki soruya. Işınlanma dediğimiz olay mümkün değildir. (Klasik fizik kurallarının işlediği bizim dünyamız için konuşuyorum.) Atom altı parçacıklar için konuşursak bu olay mümkün görülmekle birlikte geçenlerde Çin bir atom altı parçacığı atmosferin dışına ışınlamıştı sanıyorum. Bu bağlamdan yola çıkarsak. Kütüphane yandığında(büyük ihtimal atom altı parçacıkların keşfinden önce yanmıştır.) atom altı parçacıklar daha keşfedilmediğine göre ışınlanma ile ilgili bir bilgi yer almasının imkansız olduğunu düşünüyorum.

Ad Soyad 5 yıl önce 0
0

Yaşadıkları tarihe ve döneme bakın. Onlar islamiyetin sağladığı geniş ve hoşgörülü bakış açısı ile bunları geliştirdi. (El Harez matematik temellerini İran üzerinden Hint kökenden aldı. Fil saati için, yunan yazmalarına ve Mısır mühendisleri kaynaklarına bakın.) Dönemlerindeki var olan bilgileri alıp değerlendirmeleri ve geliştirmiş olmaları elbette güzel ve takdir edilecek şey. Bilim, bilgi zaten kafadan atma, fikir yürütme ile üretilmez. Önceki birikimi ele alıp, doğru açılardan gözlemleyip, çözümleme ve bilgi üretimi ile olur. Onlar kendilerine düşeni yaptılar... Müslümanlar, islamiyetin yayılışındaki performanslarını sürdüremediler. Ve işin ilginci bunu sebep olan din değil, dini kendi ihtiyaçlarına göre yorumlayıp bakış açılarını dayatanlar oldu. (Çünkü toplum dinamizmi durgunlaştı, var olanların korunması ve "yönetilmesi" öne çıktı. Sorgulayan ve düşünen toplumları yönetmek ise hiç bir zaman kolay olmamıştır.) Yüzlerce yıllık boşluğu da bu kişilerin katkıları dolduramıyor. Bu kişilerin isimleri bile son 10 yıldır anılıyor. (Avrupalılar 600-800 yıldır tanıyor. Onlarla ilgili en fazla kaynak ve araştırma Avrupa kütüphanelerinde, islam ülkelerinde değil) O da başarıları takdir edildiğinden değil, bu yozlaşmaya karşı tutunacak dal arandığından. Onlara tutunmak ise, bugünkü toplumsal gafletten uyanmayı sağlamıyor. Yetmiyormuş gibi, örnek de olamıyor. Gençlerimize veremiyoruz. Bizde de yok çünkü. Üstelik durumu farkedenlerimiz içinde çok geç artık.(Yaşlandık) Yeni nesil'in kendisi kavramalı durumu ki, kendisini koruyacak önlem alsın.

Hiç Kimseyle Tartışmaz 5 yıl önce 0
0

Sayın Emirhan Ç. O başarı müslüman din adamlarından ziyade, onlara geniş çerçevede , hoşgörülü ve esnek düşünmeye, anlamaya ve sorgulamaya iten İslamiyet'e ait olarak düşünüyorum. Çünkü insan insandır. Yapabileceklerinin sınırını ancak onun hayal gücü, yaklaşımı ve bakış açısı belirler. O dönemde insanlara engin bir bakış açısı katan İslamiyet, toplum yönetme aracına dönüşünce, (çünkü dinin otoritesi sorgulanamaz bir güce aittir ve onun yeryüzündeki gölgeleri de buna sığınarak sorgulanamaz oldular. Oysa din'ler kusursuz basitlikte ve hatalardan noksan iken, temsilcileri basit bir insanoğlu olarak hatalar yaptılar ve bunu da sorgulanmasına izin vermedikleri otoriteleri altında sakladılar), din manevi bir değer olmaktan çıkıp, maddi dünyanın bir aracı, hatta engizisyonlarda olduğu gibi sopası oldu. Bu yüzden bu kurumu, toplumları terbiye etmek ve düzenlemek için kullanırken de yozlaştırdılar. İnsanlara sorgulamayı, aklı ile hareket etmeyi, merak etmeyi yasakladılar. Oysa "merak", insana verilmiş en güzel hediyelerden biridir. Kayıtsız,şartsız itaat kurumları da bu hediyeyi sevmez. Engelleyemez, faydasız alanlara yöneltir. Eğer Türkler bu dine destek vermemiş olsaydı, büyük ihtimalle tarihin tozlu sayfalarında yerini alabilirdi. O dönemin ekonomik yapısı, tarım ve hayvancılığa dayanıyor. Yani toprak ve insan istiyor. Bu yüzden fetihler, tüm devletler için önemliydi. Avrupalılar fethedilecek toprak ve insan kalmayınca, mecburen dışarı açıldılar ve yeni dünya'yı keşfettiler. Her yeni kavramda olduğu gibi, dünya görüşleri ve yaklaşımları değişti. Yeni yerler ve uygarlıklar görmek, meraklarını canlandırdı ve bilimi salt merak için değil; ticaret için, savaş sanatı için, sanat için kısaca zenginleşmek ve refah bir hayat sürmek için araç haline getirdiler. Bizler ise uzun süre, fetihlerin şaşası ile uyuduk, seyirci kaldık. Bilimin önemini ve değerini takdir edemedik. Bilimcileri, meraklı diye baskıladık. Eserlerini şeytan icadı diye yaktık, yıktık. (İlk Osmanlı da rasathane ve matbaa hikayelerine bakın.)

Hiç Kimseyle Tartışmaz 5 yıl önce 0