0

Bundan onlarca sene sonra Mars'a ilk adımını atan gezginler, Mars'a dünya da var olan iğrenç insanlığımızı da getirecekler midir ? Sorumun temelinde bu var. Mars'a varma hedefimiz ve küçükte olsa uzay-zamanın belli kısımlarında ırkımızı devam ettirme düşüncemizin temelinde bu soruyu sormamız gerekmez mi ? İnsanlık, tek sahip olduğu yuva ile tanımlanmış bir canlıdır. Doğa ya da tabiat ana ne derseniz deyin bu gezegen ile olan bir bağımız, geçmişimiz var. Ve hem biz onu hem de o bizi yüzyıllardır etkilemiş. Bu gezegen sahip olduğumuz insanlığımıza iklimi ile, ekosistemi ile ve sahip olduğu tüm fiziksel şartları ile etki etmiş. Fakat şimdi karşımızda tamamen farklı bir durum var. Mars'a gidecek ve orada yaşam kurmayı çabalayacak insanları şimdide düşünün. Mühendisinden sanatçısına kadar her coğrafyadan farklı etnik grupları düşünün. Bu farklı insanlar tek bir amaç ile bulundukları Mars'ta nasıl bir insanlık inşa edecekler ? Şuan sahip olduğumuzdan daha iyisini mi yoksa daha kötüsünü mü ? Mars aslında insanlığımızın sadece genlerimizin ve DNA'mızın bir ürünü değil de diğer onca yaşam faktörünün de etkisi sonucu oluştuğunu kanıtlamak için bir fırsat değil midir ? Peki şuan sahip olduğumuzdan daha iyi bir insanlığı Mars'ta inşa etmek için neye ihtiyacımız var ya da ne yapmalıyız ? Mars'a gidecek insanları onlarca saçma kişilik testinden geçirmek ya da bir Mars İnsanlık Hakları Bildirgesi yaratmak yeterli olacak mıdır ? Nasıl binlerce senede oluşan insanlığımızı kısa bir sürede daha iyi hale getirecek çözümler bulabiliriz ?

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 6 yıl önce 0
-1

Ek : Şu an ki devlet yapıları 80'lerde başlayan küreselleşme akımı ile ciddi çıkmazlara saplanmış durumdalar. Kurumsal anlamda devlet kavramı sorgulanıyor. Demokrasi, insan hakları, hümanizma gibi kavramlarda yara alıyor. Dünya üzerinde, meclislerinde temsil edildiğini, düşüncelerinin savunulduğunu düşünen ve inanan birey sayısı hızla azalıyor. Ancak demokrasi kavramı, dönüşüme giriyor. Dünya çapında, tüm insanlığı kapsayan demokrasi ve eşitlik yerine; "gruplar içinde bireyler arası" göreli demokrasi, gruplar arası güç mücadelesinden sonra ise "güçlere göre eşitlik" kavramları geliyor. Diğer bir deyişle, bölgesel, kültürel, ekonomiksel başta olmak üzere (ilkel anlamda kan ya da inanca dayalı klanlaşma) insanlar kendi topluluklarını oluşturmaya yöneliyor. Bunda kaynakların kıtlaşmasının ciddi payı var. Ve bir de sorumluların (özellikle çevre tahribatında) bu maliyeti dünya toplumlarına özellikle gelişimde geri pozisyondaki toplumlarına yıkmalarının payı yüksek. Öngörü olarak, insanların şirketler etrafında organize olacağı ve beklentilerini bu organizasyon hedefleri içinde arayacağını düşünüyorum. Tabii bu şirketlerin kuruluş ve işleyiş felsefeleri esas belirleyici olacak, Artık düşük maliyetli üretim ile kar maksimizasyonu ve sermaye birikimi felsefesini koruyan şirketler olmamaları lazım. Üretim, mübadele (ithalatı karşılamak amacıyla ihraç için üretim) temelinden ayrılıp, genel olarak üreten bireylerin ihtiyaçlarını karşılama hedefine yönelmek zorunda. Bu atmosferde Mars, devletlerin yüklenmek istemediği maliyet ve sorunları da getiriyor. Bu nedenle, özellikle ticari organizasyonlar ve uluslararası şirketler bu konuda öncü olmaya teşvik ediliyor. En azından önlerindeki kamusal engeller azaltılıyor. Bu nedenle Mars'a yapılacak girişimlerin çoğu ister istemez, devlet destekli özel şirketler olacak. Burada karşımıza iki farklı felsefede şirketleşme çıkacak gibi. İlk grup Özel şirketler (bildiğimiz sıradan ve şu an hakim olan ekonomik güç) bu atılımları bilim ve insanlık adına değil kâr marjlarını ve sermaye birikimini sürdürmek yani şu an çatırdayan mevcut ekonomik sistemin yaşaması için yapacaklar, teşvik edilecekler. İkinci grup şirketler, yani insanlarının ihtiyaçlarını karşılamayı hedef edinenler ise hem gelişmek, büyümek için hem de sağ kalabilmek için, eski tiplerle mücadele ve/veya ortaklık ortamları geliştirmek zorunda kalacaklar. Bu nedenle Mars'ın insanlığı nasıl etkileyeceği, oraya gidenlerin ve organizasyonlarının tutumlarına ve "beklentilerine" göre olacak.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0