Bu bir felsefe konusuda oluyor ayrıca... Bir fikir edinmek için önce biraz mantık yürütelim. Tahminimize göre tekillik dediğimiz ortam; Boyutsuz, yoğun, tek tip yapıda malzemeden oluşuyor.
Tek tip malzeme yoğun ise, düzenli ve homojen bir yapısıda olması gerekiyor.
elimizde tek tip (enerji birimlerinden oluşmuş), boyutsuz, yoğun homojen ve düzenli bir malzeme var.
Şimdi fizik kurallarına bakarsak, maddenin ve enerjinin çeşitli yoğunlukları ve bunların oluşturduğu çeşitli yapıları incelediğiniz, bunlar arasındaki ilişkileri ve dengeleri de fizik kuralları halinde ele aldığını görüyoruz.
Fizik kuralları, matematiksel ifadeden çıkıp, gerçeklik bulmaları için, ortada bir karşılıklı denge ve ilişkiler ağı gerekiyor.
Tekillik ortamında ise bu tür farklılaşmalar, hareketler, değişimler yok. Bu durumda fizik kurallarının olması da mümkün değil. Neye göre, neyin , neyle ilişkisini inceleyeceğiz?
Benzetme olursa, bir saf demir parçasındaki bir demir atomundan, diğer demir atomlarına bakıp ve onlara göre, demirle ve hatta evrenle ilgili kurallar üretmeye benzeyecek.
Dışarıdan bir etki, kıyaslama yapabileceğimiz bir şey olmadığı sürece, içerdekini bilemeyiz. Ne erime sıcaklığını, ne esneme katsayısını, ne genleşme katsayısını, ne elektrik direncini, vs.vs.
Tekillikler içinde aynı şey geçerli. Bu yüzden evrenimize ait fizik kuralları orada anlamlarını yitiriyor. ( Bence sadece temel matematik kuralları ve belki geometrik ilişkiler geçerli olabilir aralarında, o kadar. Ama bu farklı bir konu...)
Kütle yok. Çünkü "kütle değeri", enerjinin evrenimizle olan etkileşiminin bir sonucu. Elektrik yükü yok. O da birbirleri ile olan "kuvvet dengelerinin" bir ürünü. Sistem yok. Herşey homojen. Hareket yok. Aşırı yoğun=sıkışık. Titreşim bile yok. Büyük bir titreşme potansiyeli var.