Bu, felsefe filan değil.
Cevap bulunduğunda ya da bulunamadığında yaşanılanı değiştirecekte değil.
Sadece ölümün bilinmezliğine karşı, endişeli korkuları tatmin etme amacı güden bir soru bu...
Bir Tanrı'ya inanan son mürid de öldüğünde, Tanrı ölür. Bir inanmayan öleni sorduğunda canlanır.
Var olan tek gerçek, kim ne derse desin, düşünürse düşünsün beden hep vardı. Ezelden beri var oldu. Kimi zaman toz olarak, kimi zaman deniz olarak hep var oldu, yıldızların yanında...
Sürekli ve yeni olarak yaratılan ruhtur.
Nasıl "Zaman"dan öncesini anlayamıyorsak, "Zaman olmadan önce ne vardı!" soruyorsak, yaratımın da öncesi olmadığını, olmasının anlamsız olduğunu kavrayamıyoruz.
Bu sadece bizim kısıtlı, sınırlı düşünsel yeteneklerimizi yüceltmemizden kaynaklanıyor.
İnsanın amacı Yaratıcısına ulaşmaktır. Bunu başarmak için meditasyon yapar, ibadet eder, öğrenir ilim yapar ya da gelişmişse beyni, eğitilmişse ruhu bilim yapar.
Yollar farklı ve bazen çatışır olsa da amaçları aynıdır. Temel (hayvani) güdülerden kurtulup, aklın, mantığın övdüğü kişiliğe ulaşmak, Yaratıcıya yaklaşmaktır...