https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/5481/
Yukarıdaki linkteki sorduğunuz sorunun aynısı tam 2 hafta önce yazdığım bir bilimsel yazı da kendine heyecanlı bir şekilde sordum. Bu soruyu benden önce sormuş olan bir zihnin olması çok hoş, ilk gördüğümde zihnimde var olan " düşünsel tekillik " bir anlığına yok oldu gibi. Sorunun kendi ise mükemmel ve gerçekten her zihnin soramayacağı bir soru. İlk olarak bu soruya cevap vermeden önce bu soruyu sorduğunuz için sizi ve düşünme şeklinizi tebrik ederim. Çünkü bu soru biyoloji, kolonileşme ve geniş bir araştırma daracığına sahip bir zihnin soracağı tarzdan bir soru.
Cevap olarak nereden başlayacağım konusunda emin değilim. Fakat bahsedilmesi gereken anahtar kavramlar, İnsan Genom Projesi, DNA Dizilim Teknikleri, CRISPR ( Gen Modifikasyon Tekniği ) Epigenetik Mekanizmalar. Aslında insanlığın tüm evrene yayılıp evreni keşfetme sürecinde bir evrime, bir biyolojik evrime ihtiyacı olduğu su götürmez bir gerçek. Geçenlerde açtığım bir başlıkta ( İnsanlığın evrimsel basamağı adlı ) bu evrimin ne olabileceği konusunda konuştuk. O yazıyı atayım izninizle.
0-)Çokta uzak olmayan bir gelecekte biz insanlar şuan olduğumuzdan ne kadar farklı olacağız ? Örneğin gelecekteki insanlar genetiği, gen modifikasyon teknikleri ( CRISPR gibi ) değiştirilip, bulunduğu gezegene, uzay-zaman koordinatlarına uyum sağlayabilen ve bizim şuan sahip olduğumuz vücut ve zihin fonksiyonlarında açık ara daha fazlasına sahip bir ÜSTİNSAN mı ?
1-)Sonsuz sayıda farklı geleceğe gebe bir şuan için belki de daha gerçekçi olmalıyız fakat gerçek dediklerimizin bilimin ışığında değişmesi olası ve kabul edilebilir oluşu yüzünden şuan sahip olduğumuz gerçekliğin çok dışında olan bir gerçekliği gelecek için kafamızda oluşturabiliyoruz. Bunun en büyük sebebi evrim, gelişim, düşünce devrimleri ve bilimin o bitmek bilmeyen yaratma, anlama dinamiği. En azından benim düşüncem buna yakın.
2-) İnsanlığın gelecekteki evrimsel basamağına ikinci örnek ya da teori kuşkusuz şuan bile hayatlarımızın ya da başkalarının hayatlarını etkilemiş durumda. Buna sadece biyoteknoloji demek doğru olmaz. Buna insan-makine birleşiminin onlarca türevi demek doğru olur. Beyin- bilgiyar ( BCI ) arayüzünden biyonik elektronik proteze kadar tüm türevler. Bu noktada insan vücudunun ve insan aklının limitleri ve zaafları makineler tarafından yeniden tanımlanabiliyor. Bu makineler, bizim sahip olduğumuz gerçekliğin daha fazlasını görür, duyar, hisseder, tadar ve koklar. Belkide hiçbir zaman sahip olamayacağımız algı seviyesine ve umwelt'e sahiptir bu makineler. Burada bahsettiğim makine daha çok etrafımızda gördüğümüz ve belirli bir çalışma prensibi olan, bizi kolay ve zor işleri yapmaktan kurtaran makineler değil. Bahsettiğim makineler, insan vücudunun işlevselliğini kazanması için ya da insan vücudunun limitlerini ve yine insanın gerçekliğini arttırmak amacı ile insanlar tarafında tasarlanmış makineler. Mesela bizler, elektromanyetik spektrumun 400nm-700nm arasındaki görünebilir ışıkları görebiliyorken yine bizler tüm elekromanyetik tayfları görebilen teleskoplar yapıyoruz. 20KHz ses (frenkans) dalgasından fazlasını duyamayan bizler GHz seviyesinde sinyal alıp gönderebilen uydular yapıyor ve bu uyduları uzaya fırlatıyoruz. Onlarca örnek verebiliriz fakat her şeyin sonunda insan, YAPAY ZEKA çalışmaları ile tüm bu gelişmelere farklı bir boyut getiriyor. Çünkü yapay zeka, insan beyninin bir kuşa bakıp uçak yapmayı nasıl ve neden hayal etmesi ile ilgili değildir. Yapay zeka bu süreç boyunca insan zihninde gerçekleşen tüm zihinsel fonksiyonları, bir bilgisayarda ya da robotta gerçekleştirme çabasıdır. Bu noktada beyinlerimiz ile doğayı taklit edip yeni şeyler üretirken, yaratırken diğer yandan yine aynı beyin ile, kendi beynimizi dijital bir ölümsüzlüğe nasıl diye uğraşıyoruz. Bu bence mükemmel bir uğraş insanlık adına. Sonuç olarak eğer insan beynini ya da insan zihnini farklı bir dijital ortama yükleyebilirsek, bu insanlığın en büyük başarısı olacaktır kuşkusuz. Yapay zekanın ulaşamadığı ya da tam olarak taklit edemediği iki nokta insan bilinci ve özgür irade. İşte bu yüzden şuan elde ettiğimiz biyoteknolojik gelişmeler daha çok insan vücudunun limitlerini bu yapay zeka temelli makineler ile genişletmek üzere. Fakat insan zihnini bir makineye ya da başka bir yaşam form temelli yapıya aktardığımız zaman bu varlık formu en başta bahsettiğim ÜSTİNSAN formundan çok farklı olacaktır. Çünkü en başta bahsettiğim ÜSTİNSAN'nın gerçeklik limitleri " karbon temelli " kompleks aminoasit işlemlerine dayanır iken, insan zihnini aktaracağımız formun X temelli ( hidrojen, silikon, X ) oluşu bizlere daha büyük bir gerçeklik alanı verecektir.
Sizce üçüncü bir teori var mıdır bu evrimsel basamağa ilişkin ?