1

Merhaba; bu olası farklı kütleler, aslında aynı kütlenin "yoğunlaşmış enerjileri" farklı durumlarda, farklı ölçüldüğünü gösteriyor. Burada hem kütle-hız, hem de kütle-ısı ilişkisi açısından bir derleme yaptım. Aslen kütlenin kökeni konusu hala belirsiz. En son Higgs alanı ve parçacıkları ile sorun kısmen çözülmüş gibi... Ama etkileşimin nasıl olduğuna yönelik olan açıklamayı ya pek anlamadım ya da muğlak. Bu nedenle size kesin ve doğru bir bilgi veremiyorum. Belki eşdeğerlisi olmak üzere, benim yaklaşımı ele alabilirsiniz. Hem daha basit hem de sade aslında (ya da bana öyle geliyor).. "Kütlenin temel parçacıklarının titreşim alanı üç uzamsal boyut üzerinde gerçekleşir. Enerji miktarına göre artar/azalır. Titreşim alanları sabit bir yüzey oluşturur.Böylece uzay-zaman alanını tarar. Bu üç uzamsal boyutu açık tutan kuvvet, evrenin genişlemesinden kaynaklanan dalgaların (EGD) aktardığı enerjidir. Nesnenin doğal hareketi; evrenin genişlemesiyle aynı yönde ve bu üç uzamsal boyut üzerindeki harekettir. Bu durumdaki kütle, sabit-stabil olan ölçümlediğimiz kütlesidir. Bu nesnenin hareketi ile, nesnenin parçacıklarına ek enerji yüklenir. Böylece temel parçacıklar daha geniş bir alanda titreşir. Alanları genişler. Bu da (EGD) dalgaları ile olan etkileşimi artırır. (Yelken yüzeyinin genişleterek, rüzgara karşı gitmek gibi)... Böylece nesnenin kütlesi artmış olarak karşımıza çıkar. Ve Evet, "Parçacık kütlesi de eğer daha küçük parçacıklardan oluşuyorsa kütlenin tanımını bir bütün olarak yapmak daha kolay olabilir. " Burada en küçük parçacık sicim adı verilen yapı. Ama o bile tek başına temel değil. Çünkü titreşimli. Bir de bunun titreşimsiz hali var. Tekillik düzeyindeki "enerji paketçiği" ve sanırım onunda altında tekil düzeyde, "enerji noktacığı" var.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Burtay bey merhaba. Orjinal düşünce deneyi çok sayıda foton ve kutu üzerinden yorumlanıyor. Sistem dediğiniz şekilde net momentumun 3 boyut üzerinde bulunduğu ve toplamının sıfır olduğu bir kutu olduğundan dolayı hangi doğrultudan kuvvet uygularsanız uygulayın bir eylemsizlik ile yanıt verebiliyor. Bu; fotonun kutu duvarlarıyla çarpışmasından dolayı oluşturduğu basınç farkı olarak açıklanıyor. Şurada ayrıntılı bir matematiksel yorumu mevcut ( http://usersguidetotheuniverse.com/index.php/2013/03/31/i-get-mail-does-a-box-of-photons-have-mass/) '' 2) Foton, bu kutu içinde 3 boyutlu hareket edebiliyor.'' Burtay bey bu tek foton ve iki ayna örneğini daha iyi anlamak için ortaya atmıştım ama açıkçası kendi açımdan faydadan çok zarar getirdi. Çünkü kütle etkisi çarpışma doğrultusunda varken çarpışmaya dik kordinat için yokmuş gibi duruyor. Tek bir fotonun hareketi hiçbir zaman 3 boyutlu olamaz gibi geliyor bana. Yani bir duvardan salındığı, ve diğer duvarda emilerek tekrar salınması arasında sürekli bir doğrultuda hareket etmesi gerekli. Tabi ışık hızında gerçekleşen bu hareketler çok hızlı olduğundan kutunun 6 yüzeyine de mutlaka çarpacak ve sonuçta 3 boyutlu hareket ediyormuş gibi bir etki yaratıyor olabilir. Eğer bu şekilde gerçekleşiyorsa kütle için iki boyuttaki hareketin sonucunda ortaya çıkan bir yan etki olarak bakmak %99 oranında doğru olacak (atom kütlesi olarak konuşursak). Yani makro seviyede geçerli olan bir etki olarak kütle mikro ölçekte aslında hareket ve titreşimin ürünü. Ama parçacıkların %1lik kütlesi nereden geliyor öyleyse? Yani hala tam olarak kütleye yan etki demek mümkün değil çünkü temel parçacıkların farklı bir kütlesi var gibi. https://m.youtube.com/watch?v=gSKzgpt4HBU burada foton kutusunu ve hatta yukarda bahsi geçen yay örneği de güzel açıklanıyor.

Vide supra 7 yıl önce 0
0

Sayın @Vide supra, ilk link açılmadı (sanırım üyelik gibi bir şey lazım ya da kurumsal güvenlik önlemleri...). İkincisi açıldı seyrettim. Teşekkür ederim. Elimizde her zaman mesela; +1'lik bir pozitif değer var. Bunun hareket ile 3,4,5 veya 10 ölçülmesi çok önemli değil. Her zaman +1'imiz var çünkü... Bu nereden geliyor? Bu soru evrenin yaşamında cevaplanamaz bir bölümüne ait gibi... Bundan sonrasını olduğu gibi kabullenip, devam etmek doğru yol bence... Eğer temel parçacıkların durgun kütlesi, oluşturdukları sistemin kütlesinin %1'i ise, sistemin kalan kütlesi, içerdiği parçacıkların hareket momentumlarına gizlenen enerjiden kaynaklanıyordur. (Foton kutusundaki kütlesiz olma yaklaşımını hatırladım ama hangi konuda geçmişti, unuttum bakamadım. ) Kapalı kutu içinde tek foton olması durumu değiştirmemeli. a) "Her yöne" hareket edebiliyorsa bu "3 boyutlu hareket" olacaktır. b) Bu "hareketin sınırları var" ise, bu hareketi "bir titreşim olarak kabul etmek" doğru olacaktır. Foton kutusundaki, foton her iki koşulu da yerine getiriyor ve kutu dışarıdan bir parçacık olarak tanımlanıyor. Evren ile bu sistem yapısı etkileşime girince kütleli olarak tanımlanıyor. Ancak bu bir parçacık yaklaşımı yani benim kütle tanımıma pek uymuyor. Aslında çoğu kısmı benzer. Fark foton kutusundan geliyor. * Parçacık yaklaşımı; bu kütlesiz kutunun içine hapsolmuş temel parçacıklar üzerine kurulmuş gibi. * Bana göre ise, bu temel parçacıklar oluşturdukları sistem içinde titreşirken, bu alanı işgal ederek kendilerine bir sınır oluşturuyorlar. Yani kutuyu kendileri belirliyor ama kutu yok, sadece titreşimin sınırları var. Geri kalan kısmı ana anlatımda benzer; uzay-zaman dokusu ile etkileşime giriyor ve kütle oluşuyor. Not1: Eğer foton kutusunun fiziksel boyutları 1 Planck mesafesi altındaysa, fotonun ışık hızı sınırlamasına tabii olmasına gerek kalmayacak. Tahminim "zaman" da bu durumdaki foton için olmayacaktır. Evrenimizde ışık hızını belirleyen şey uzay-zaman dokusu, bu dokunun en küçük birim hacmi içindeki bir nesne için, dokunun sınırlayıcılığı olmamalı artık. (...Tabi ışık hızında gerçekleşen bu hareketler çok hızlı olduğundan kutunun 6 yüzeyine de mutlaka çarpacak ve sonuçta 3 boyutlu hareket ediyormuş gibi bir etki yaratıyor olabilir.) Denizin yüzücüye uyguladığı direnç kuvvetinin, su molekülü içinde de aynı şekilde geçerli olması gibi bir şey olurdu. Mantıklı değil. Not2: Atom modellerini inceliyorum (hala) ... Elektron ve foton ile uyarılan atomların durumu ilginç... Uyarılma, absorbe etme, ışıma hep belli enerji seviye ve katlarına bağımlı... Burada dikkatten kaçmış ve olduğu gibi kabullenilmiş bir şeyler var gibi...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0