daha önce de belirtmiştim bir sorumda, zamanla ilgili tez hazırladığıma ilişkin şimdi ise giriş, ve bölümler hazır. fizikistteki bazı makale ve yorumlarıda katmışım.. okumak isteyenler bir şey eklemek isteyenler lütfen okuyup görüşlerini belirtsinler......... 1. BÖLÜM
GİRİŞ
Zaman bilimi; gözlemlere dayanarak zaman ölçeğini belirleyen, tutulmaları, gezegenlerle ilgili önemli olayları, yıldızların yerlerini zaman sırasına göre veren, bilim gibi konuları inceler. Ya da kronoloji (olayların tarihsel sıralanması ile ilgili bilim dalı) de diyebiliriz. (google zaman bilimi nedir TDK)?
bilindiği üzere tarih boyunca insanları zamanı bölerek çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için takvimleri oluşturmuştur. Hem takvim olsun hem de takvim sonucu saat, dakika gibi terimler olsun bunların yanında çeşitli takvimler vardır: Sümerler güneşi esas alarak takvim oluşturmuştur. Mısırlılar Ay\'ın hareketini esas alarak takvimlerini oluşturmuştur. Örneğin orta Asya da her yıla bir hayvan adı verilerek 12 hayvanlı Türk takvimini oluşturmuştur. M.Ö başlangıç yılı 5000 olarak kabul edilmiş ve 5000\'den geri sayarak sıfıra kadar gelmiştir, bu tarihten sonra ise sıfır İsa\'nın doğumu olarak kabul edilmiştir ve miladi takvimin başlangıcıdır. gerek bu takvimler gerekse sayılamayan tüm takvimler olsun aralarında belli başlı farklar bulunmasına rağmen zaman kavramına değinilmemiştir.(google takvimler)
M.Ö 2800\'de Sümerlerden (ilk takvim) Yunanlı filozof Augutinos\'a (M.S 354-430) zaman hakkında çok az bilgi ve de teori ortaya atılmıştır; ama Augustinos\'tan günümüze kadar zamanla ilgili onlarca teori ortaya atılmıştır ve gerçek anlamda zaman bir bilim konusu olmuştur.
Günümüzde ise bilim her alanda gelişmiştir özellikle İkinci Dünya savaşı sonrasında bilimin büyük ilerleme kaydetmesi sonucu zamanla ilgili teoriler giderek popüler olmuştur Zaman bir bilim haline gelmiştir; artık zamanı bir takvim ya da geçen süre olarak tanımlamaktan ziyade zaman yoculuğu mümkün mü? zamanın insanlar üzerindeki etkisi nelerdir? v.s gibi sorular bilimin başlıca konuları arasında yer almıştır. ve çeşitli teoriler ortaya atılmıştır Bizde zamanla ilgili teorilerden faydalanarak sebep sonuç ilişkisine bağlı olarak zaman özelinde değerlendirmeye çalışacağız.
Bunula birlikte konunun daha iyi kavranabilmesi ve sağlıklı olabilmesi için şu hipotezlerden yola çıkılmaktadır: öncelikle zamanın tanımını yapıp - ki zaman subjektiftir - zamanın insanlar üzerindeki etkisi ve konunun başlığı gereği saat, takvim gibi çeşitli icatların zamanı karşılayıp karşılamadığına bakılacaktır; fakat konunun daha aydınlatıcı olabilmesi için bütünsel bir bakış açısından uzak durulacaktır. Çünkü zaman gerek kavramı olsun gerekse zamanı somut olarak gösterilmeye çalışan saat, takvim gibi icatlardan çok teoriler üzerinde durulacaktır.
çalışmanın ortaya çıkmasında başvurulan araştırma yöntemleri: kaynak tarama, veri toplama yorumlama olarak sıralanabilir. Bu konuda makale, dergi, konuyla ilgili kitap, elektronik kaynak vs. gibi kaynaklardan fazlasıyla yararlanmıştır. Çalışmamızın amacı zamanı daha anlaşılır bir tanımda bulunmanın yanında, zamanımızı daha iyi nasıl verimli kullanabiliriz? başlıklar halinde teorilerden faydalanarak, örnek verip aydınlatıcı halde vermeye çalışacağız.
çalışmanın birinci bölümünde zamanın tanımını yapıp çeşitli alıntılarla desteklenerek oluşturulacaktır. Zaman nedir? fizikçilerin zamanı, zamanın başlangıcı, saatler ve zaman alt başlıklar halinde örneklerle desteklenerek oluşturulacaktır. çalışmanın ikinci bölümünde ise zamanda yolculuk mümkün mü? zamanın insanlar üzerindeki etkisi? gibi sorularla ve iki bölümde alt başlık halinde verilmeye çalışılacaktır.
İKİNCİ BÖLÜM
ARAŞTIRMANIN KAVRAMSAL ve KURAMSAL ÇERÇEVESİ
ZAMAN NEDİR? FİZİKTE ZAMAN
ve
TEORİLER, ÖRNEKLER
2.1 ZAMAN NEDİR? TANIMI
\'\'Kimse sormazsa ne olduğunu biliyorum. Ama birisine açıklamaya kalkarsam artık bilmiyorum... Eminim ki geçip gitmiş olmasa \'\'geçmiş\'\' zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor ? geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz yok. Şimdiki zaman sürekli var ise, geçmişe karışmayacak ise şimdiki zaman değil sonsuzluk olmaz mı? iyi ama şimdiki zaman var olabilmek için geçmişe karışması gerekiyorsa mevcudiyetini yok oluşuna muhtaç olan bir şimdinin varlığından nasıl bahsedilebilir.? demek ki zaman yokluğa meylettiği ölçüde var olan şeydir\'\' ( aziz augustinus MS- 354- 430) ( kaynak: Mehmet yılmaz, derin düşünce, fikir platformu, zaman nedir?, dergi,pdf,)( http://www.derindusunce.org/img/derin_zaman.pdf)
Eski mısır rahiplerine göre:\'\' Zaman, enerjinin yok oluşu yada bir diğer anlamı ile enerjinin dönüşüm sürecidir ve sonsuz olan tanrıyı simgeler.\'\' (kaynak: zaman nedir? viki)(http://tr.wikipedia.org/wiki/Zaman)
Tarih boyunca zamanın ne olduğunu ve benzeri muammalar örneğin geçmişin ve geleceğin gerçek olup olmadığı sorularına şimdiye sorulmuş en zorlu ama en büyüleyici sorulardandır. zamanı anlamadan yaşam, hareket özgürlük kavramları üzerinde düşünmek imkansız.
Zaman hakkında çok isabetli tahviller yapmış olan Kant, Bergson, Heideger, Hegel\'den çok belki ilk defa Aristoteles (MÖ 300ler) ile başlamış ve Augustinus ile devam etmiş sorgulamalar var.
Fizikçilerin zamanına gelmeden önce; tüm zamanla ilgili teorilere bakarsak açıkçası elle tutulur bir teori ortaya atılmamıştır. Burada zamanın göreceliliği ve soyutluğu çok önemlidir çünkü zamanı soyut olarak tanımladığımız için bu hem herkesçe farklı bir kavram ve tanım olarak tanımlanır. Örneğin zaman nedir sorusunu birisine sorduğumuzda farklı cevaplar alırız kimine göre zaman bir nehirdir sürekli akıp gider kimine göre zaman geçen süredir. Bu gibi tanımlar olduğu için zaman kavramı üzerine kesin bir şey diyemiyoruz. ve gerçek hayatta zamanı farklı hissederiz örneğin iki denek grubu oluşturulursa birinci grup içerde kalsa ve hiç hareket edemeyeceklerini ve aynı konumda kalacağını söylersek; diğer ikinci gruba da sürekli hareket edileceğini ve bir günde sürekli farklı konumlarda olacağını söylersek ve gün boyunca bu deneyi deneklere uygularsak günün sonunda ise zamanın hızlı mı yoksa yavaş mı geçtiğini deneklere soru sorulursa birinci denek hareket olmadığı için zamanın yavaş geçtiğini söyleyecektir ikinci denek ise sürekli hareket halinde olduğu için zamanın hızlı geçtiğini söyleyecektir ancak fizikte ise hareket ve enerji zamanı etkiler hareket ne kadar fazla ise zaman o kadar yavaş geçecektir.* Yani zaman hem insanlar üzerindeki etkisi hem de fizikte farklı tanımlara sahip olduğu için konumdan ve harekete bağlı olarak değiştiği için zaman hakkında kesin bir yargıdan söz edilemez. (kaynak: einstein, yaşamı ve evreni,walter isaacson,delidolu yayınları, çev.Tufan göbekçin, 2.baskı,s.280,2007)
2.2. FİZİKÇİLERİN ZAMANI
şekil 1 Resim
Zaman olgusu fizikte \'t\' ( latince zaman anlamına gelen tempus kelimesinin baş harfiyle tanımlanır. planck zamanı denilen saniyenin 10 da 43 te birinde daha kısa olan süre olarak belirtilir. (zaman nedir? viki)(http://tr.wikipedia.org/wiki/Zaman)
\'\' Mümkün olsa, zamanda yolculuk iki farklı zamanın varlığını zorunlu kılar: üzerinde seyahat edilen, dış zaman ve yolcunun zamanı, iç zaman. Fizikçiler için ortak ve evrensel bir zaman tanımı yoktur.\'\'(derin düşünce,s7)
Augustinus:\'\' acınacak durumdayım çünkü neyi bilmediğimi bile bilmiyorum!\'\'5ntv yayınları bu söz günümüz fizikçileri için hala geçerlidir. Çünkü zaman kavramı özellikle 19.yy\'da bir çelişkiler yığını olarak ifade edilebilir. Newton\'a göre:\'\' zaman her yerde ve her durumda aynı anda geçer.\'\' Einstein:\'\' zaman her yerde ve her gözlemci için farklı geçer.\'\'* Newtonun görüşü fizikte 200 yıl olarak kabul gördü. Yani evren Newtona göre statiktir (durağan) ta ki evrenin durağan olmadığını sürekli hareket ve dinamik olduğunu belirten Einstaine kadar bu kabul görüldü. Şekil 1 de Einstenin uzay zamanı gösteriyor. 6 fizikte zaman foto yani zamanın bükülebildiği, enerjinin maddeye maddenin de enerjiye dönüşeceğini gösterir Einstein bunu ünlü E=MC2 denklemi ile ifade eder. Newton evrendeki tüm nesnelerin aynı yasaya tabi olduğunu ve nesneler arasında bir mahiyet farkı olmadığını göstermektedir. Fakat nesnelerin hareketinin anlaşılmasında uzay dışında bir de \'zaman\' kavramına gerek vardır. Burada sözü edilen \'zaman\' kavramı mutlak bir zamanın kabulünü gerektirmektedir. Newton sistemi içinde varsayılan fizik nesnelere uygun bir zaman kavramı ancak bu şekilde tanımlayabilmektedir.( kaynak: kutadgu bilig, bilim-felsefe araştırmaları ,sayı 26,ekim 2014,dergah yayınları,s.286)
Modern fizikte zaman kavramının önemi Einstein ile beraber ortaya çıkmıştır. Einsteindan önceleri geçerli olan Newton fiziği uzay-zamanı ayrı ele alarak, zamanı; evrenin her noktası için mutlak kabul etmekte ve zamanın bütün referans sistemlerinden bağımsız olduğunu söylemekteydi. Einstein bu kavramın yanlış olabileceğini daha o günlerde kestiriyordu. Işık hızı ve zaman arasında bir kopma noktası olabileceğini düşünen Einstein bu düşüncesini bazı örneklerle desteklemeye çalıştı. Mesela bir saat kulesinin yakınlarında olduğunu tasavvur eden Einstein, saat kulesinin tam 12 yi gösterdiğini varsaymıştır. O saat kulesinin Einsteina saatin tam 12i olduğunu göstermesi, ışık ışınlarının önce saat kulesine ve oradan da Einsteinın gözlerine yansıması demektir. Ama burada bir gariplik vardır; ışık ışınları tam saat kulesindeyken de Einsteinın gözlerine gelirken aldığı yol boyunca da dahil olmak üzere bütün bir zaman aralığında hep aynı bilgiyi taşıdığını(saatin 12 olduğu bilgisi) görmüştür ve ışık ışınları için zamanın durduğu sonucuna ulaşmıştır. Einstein eğer o ışık ışınının üzerinde yolculuk yapsaydım dünyayı nasıl görürdüm diye düşünür ve bu düşüncesinde yıllar sonra bulacağı özel görelilik teorisinin altyapısı bulunduğu açıkça görülmektedir.*
Einstein özel görelilik teorisinde kısaca; evrende hiçbir ivmeli hareket eden nesnenin ışık hızına ulaşamayacağını söyler. Einstein bu durumu şöyle özetlemektedir; Görelilik kuramına uygun olarak m kütleli bir maddeciğin kinetik enerjisi m.v²/2 ifadesiyle değil, mc²/√1-v²/c² ifadesi verecektir. V hızı, c ışık hızına yaklaştıkça, bu ifade de sonsuza yaklaşmaktadır. Bu yüzden, ivmeyi yaratmak için kullanılan enerji ne kadar büyük olursa olsun, hız her zaman cden küçük kalmalıdır.Yani yeterli güçte bir roket yaptığımızı düşünelim. Işık hızına çok yakın hızlara ulaşmamıza rağmen hızı arttırmakta ısrar ettiğimiz taktir de verdiğimiz enerji sürekli olarak kütleye dönüşecektir. Başka bir deyişle kütlesi olan hiçbir şey ışık hızına ulaşamaz. Zaten ışığı oluşturan taneciklere(fotonlara) baktığımızda kütlesiz olduklarını gözlemleriz. Ayrıca fotonlar ışık hızında hareket etmeleri zamanlarının olmaması anlamına gelir yani sıfır zamanda hareket ederler.*
Görelilik teorisiyle birlikte zamanın göreceli bir kavram olduğu ortaya çıkmış ve yepyeni bir bilimin(modern fizik) kapısı aralanmış oldu.*
Einsteinın 1905 yılında ileri sürdüğü özel göreliliğin iki postülasının:*
(1)Birbirlerine göre düzgün doğru hareket yapan tüm gözlemciler için ışık hızı aynıdır.
2) Birbirlerine doğru hareket halindeki tüm gözlemciler için fizik kanunları aynıdır* (kaynak: facebook, fizikist sayfası,dersler bölümü,)( http://www.fizikist.com/zaman-kavrami-ve-ikizler-paradoksu/)
2.KLASİK FİZİK VE GÖRELİLİK FİZİĞİNDE UZAY VE ZAMAN KAVRAMLARI
Klasik fizikte hız; mutlak uzay ve mutlak zamanın bir fonksiyonudur. Newton fiziğine göre bir sistemin belli bir andaki durumundan yola çıkarak, o sistemin geçmişteki deviniminin ne olduğunu ve gelecekteki deviniminin ne olacağı hesap edilebilmektedir. Halbuki görelilik fiziğinde uzay ve zaman hızdan bağımsız olarak düşünülemez . Referans sistemlerinin hızı, Einteinin fizik sisteminde çok önemlidir. Işık hızı sabit olup hiçbir hız ışık ışık hızında büyük olamaz. Görelilik fiziği bu anlamda zaman kavramına farklı bir bakış açısı getirmiştir.
Görelilik fiziğinde zaman ve uzay gözlemcinin referans sisteminden bağımsız bir şekilde tanımlanamaz. Zaman gözlemcinin referans sistemine bağlı bir tasavvurdur. Bu tasavvurrun belirleyici unsuru gözlemcinin referans sistemiyle doğrudan ilgilidir; fakat ne tuhaftır ki gözlemcinin sahip olduğu zaman, doğuştan gelen ve değişmeyen bir zaman değildir. Görelilik teorisi, gözlemcinin sahip olduğu özelliklerin bir yansıması olarak yorumlanmıştır. Ancak bu yorum bir gözlemcinin varlığını şart koşmaktadır. gözlemci yoksa diğer bir ifadeyle; gözlemcinin varlık kazandırdığı bir referans sistemi yoksa, doğanın ön göreceği bir zaman kavramında söz edilemez*
Newton sistemi, zaman ve uzayın saf bilinç olarak algılandığını bu kavramların a priori ( deneyden önce) olduklarını ön görmüştür. Rölativist (göreceli) fizik açısından zaman ve uzay hareketin/hızın bize yansıması olarak yorumlanabilir. Dolayısıyla zaman ve uzay kavramlarının saf bilinç olarak tanımı söz konusu değildir. *
yukarıda da belirtildiği gibi, hareketin incelenmesi zaman ve uzay kavramlarının tanımlarının yapılması gerekmektedir bu tanımlarda bizi bir evren tasavvuruna götürmektedir. Bu evren tasavvuru, fizik nesnelerin ontolojik tanımının da yapmamıza olanak vermiştir.
Görelilik fiziğinde, gözlemci vasıtasıyla uzay ve zamanın nesnel tasviri yapılmaya çalışırken ışık hızından, büyüklüğü değişmeyen ve aşılamayan bir sabit olarak faydalanılması gözden kaçmamalıdır. Işık hızı zamana gözlemciden bağımsız nesnellik kazandırır. Zamanı, gözlemcinin doğasında öznel alanlara indirgemek mümkün değildir. görüldüğü gibi nesnelliği sağlayan ışık hızıdır.*
Görelilik fiziğinde zaman, dünyanın dönüşüyle değil ışık hızıyla belirlenebilmektir. Bir bakıma ışık hızı, olayların birbirlerini etkileyebilecekleri sınırı temsil etmektedir. Bu durumda rölativist bakış açısına göre tek bir zaman yoktur. Her ayrı bir referans sistemi için ayrı bir zaman akışından söz edilebilmektedir. neticede gözlemcinin bulunduğu referans sisteminin hızı bu sistemdeki zaman akışını değiştirecektir. O halde zamanın ontolojisine ilişkin klasik fizikteki anlayışın, görelilik fiziğinde radikal bir şekilde değişikliğe uğradığını söylemek gerekmektedir. Klasik fizik ve görelilik, uzay ve zaman kavramları aynı nesneden söz ediyor gözükse de bu iki görüş açısından açıklamaları farklı olduğu söylenebilir. Bu durum uzay ve zaman kavramlarının aslında varlık kazandırdığı sistemlere göre düşünülmesi gerektiğini göstermektedir.* (kutadgu bilig,s.286.287.288)
2.2.3ZAMANIN BAŞLANGICIResim
carl saganın dediği gibi:\'\' başlangıçata hiçbir şey yoktu ve nedense bu hiçbir şeyden her şey meydana geldi\'\' bu da gösteriyor ki her nesnenin bir başlangıcı vardır peki zamanın başlangıcı ne zamandır?
(kaynak: google, bilim adamlarının sözleri,)(http://www.tilqi.com/ozlu-sozler/ozlu-sozleri/bilim-adami-insani/)
başta da belirtildiği gibi enerjinin yok oluşu ya da bir diğer anlamı ile enerjinin dönüşüm sürecidir zaman ve buda sonsuz olan tanrıyı simgeler. einstein ise:\'\' Zaman ancak hareketle, cisim hareketle hareket cisimle vardır. O halde cisim, hareket ve zamandan birinin diğerine bir öncelliği yoktur.\'\' der.*(einstein,s291)
Bu sayede kaçınılmaz olarak zamanın bir başlangıcı vardır. İncilde geçen:\'\' Tanrı ışık olsun diye buyurdu ve ışık oldu. Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.\'\'*
(kaynak: google, incil yaratılış,)(http://incil.info/kitap/Yaratilis/2)
Einstein 1951 yılından 1955\'e kadar tanrının varlığını kanıtlayacak bir formül arıyordu ve ölümüne kadar bu formül üzerinde çalıştı. bu formülü için eski ahit ve İncil de geçen \'\'altı gün\'\' sözünden esinlenerek evrenin* 15 milyar yaşında olduğunu hesaplamıştır.* Günümüzde ise NASA tarafından dünya atmosferi dışındaki CMB radyasyonunu ölçmek için COBE adında bir uydu uzaya göndermişti 1989 yılında uydu bu radyasyonda, maddenin yoğunluğundaki dalgalanmalara bağlı olarak, çok küçük ısı farklılıkları tespit etmiştir. Buda yıldız ve galaksilerin doğuşunu açıklıyordu. Bu tespit sonucunda evrenin 10 milyar yaşında olduğunu tespit etmiştir. 2003 yılında ise evrenin 13.7 milyar yaşında olduğunu tespit etmiştir.* evrenin yaşı kaç wiki
*(kaynak: google, eski ahit viki,)(http://tr.wikipedia.org/wiki/Eski_Ahit)
*(kaynak: tanrının formülü,josé rodrlgues dos santos, çev, cem demirkan, istanbul, pegasus yayınları, mayıs 2015, s.423-427)
*(kaynak: google evrenin yaşı kaç viki.)(http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrenin_ya%C5%9F%C4%B1)
3. BÖLÜM
SAATLER VE ZAMAN, ZAMANDA YOLCULUK MÜMKÜN MÜ?
ve
ZAMANIN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ, KİPLİ ZAMAN
3.2.1 SAATLER VE ZAMAN
MÖ 1800 yılında eski babiller günü saatlere, saati altmış dakikaya dakikayı ise altmış saniyeye bölmüşlerdir*
(Kaynak: zaman, Craig Callendar, ntv yayınları, çev.Kutlukhan Kutlu, 2.baskı, 2001, istanbul)
Bizce ez iki çeşit zaman vardır: fizik zamanı (saatlerin zamanı) ve öznel zaman (bilinç zamanı). Birincisi, en azından teorik olarak bize bağlı değil, homojen ve kilometre ile ölçülebilir. İkincisi bizim içimizde, bize bağlı ve tekdüze bir biçimde akmıyor. Görünen o iki aynı zaman da iki farklı kişi yok. Yapılan anketlere göre hissettiğimiz sürenin uzunluğu yaşanan olayların yoğunluğuna ve insanın yaşına göre değişiyor. Psikolojik zamanımızın özünde esnek bir zaman*(derin düşünce s.9)
Eski zamanlar da bir astronom yıldızlara bakarak saatin kaç olduğunu on beş dakikalık bir yanılma payıyla anlayabiliyordu. Bugünde herhangi biri, sadece başını kaldırıp güneşe bakarak saatin aşağı yukarı kaç olduğunu anlayabilir* Ayrıca her birimiz kendi biyolojik saatimizi taşırız; insan kalbi dakika da 70 kere artar. Ruh halimiz ,dikkatimizi, ve iştahımız günün saatine, oy döngüsüne ya da mevsime bağlı olarak belli bir düzen takip eder. Biyolojojik saatimi, beynimizin hipotalamus bölgesindeki bir grup sinir hücresiyle yakından ilişkilidir.*(ntv yayınları,5.6)
3.2.1.2 BİR YELKOVAN ARALIĞININ UZUNLUĞU NE KADARDIR?
ŞEKİL 3Resim
Bir dakika, bir sonraki dakikayla aynı uzunlukta mıdır ? bir bakıma bu sorunun cevabı evettir. Çünkü dakikalar aynı uzunlukta olmak üzere tanımlanmıştır. yelkovan 42\'den 43\'e ilerlediğinde geçen zamanla aynı mıdır?* Zamanın geçtiğini doğrudan ölçmesek de bir sarkacın hatalı olduğunu düşünebiliriz örneğin dünyanın bir yerinde ekvaktora doğru seyahat eden bir geminin salıntısını hesaba katmasak bile, yine sarkacı etkileyecek en az iki etken daha bulunur; öncelikle ekvatorda daha nemli olan hava, sarkaca daha büyük bir direnç uygular; ayrıca sarkacı çeken kütle çekim alanı ekvatorda diğer yerlere göre biraz daha zayıftır. O yüzden de bizim standartlarımıza göre, sarkaç yavaşlar. Nitekim sarkaç ne kadar güvenilir şaşmaz ise geminin içindeki adama göre sarkacın geminin etkisinden daha hızlı gittiğini söyleyecektir. Oysa yelkenlere vuran rüzgarın gücü, akıntının gücü gibi etkenler aynıdır. Ayrıca şimdi sarkaç sahibinin dünyadaki onca saatin niye sihirli bir şekilde hızlanmaya başlandığını; güneşin hızının niye değiştiğini de açıklaması gerekecektir. Bu değişimlere o bir açıklama getiremediği ama biz getirebildiğimiz için (Gözlemci olduğumuz için) bizim söylediğimiz doğrudur, onun ki ise yanlış. bizim hipotezimiz örneğin zamanın yıldızların hareketlerine bakarak daha iyi anlaşılabileceği hipotezi, bilimsel açıdan onun sarkaç hipotezinden daha iyidir. * (ntv.14.18)
3.2.1.2.1. EN GÜVENİLİR SAATLER:
3.2.1.2.2. ATOM SAATİ:
20. yy da parçacık fiziğinin gelişimi özelliklede Amerikalı fizikçi Isidor rabi\'nin (1898-1988) fikirleri, 1949 yılında atom saatini icat etti. Tüm atomların bir doğal rezonans frenkası vardır ve bu son derece düzenli titreşim bir saatin tik taklarını belirlemek için kullanılmıştır. Atom saatleri güneşe bağlı saatlerden ya da astronomik saatlerden daha güvenilirdir. bir saniye, bir sezyum atomunun tam olarak 9.192.631.770 titreşimi olarak tanımlanabilir. Bu saatle ışığın hızı, standart metrenin uzunluğu vs. tanımlamada kullanılır. Ancak bu inanılmaz derecede doğru olan saat bile her 20 milyon yılda neredeyse tam bir saniye atacaktır. Hiç bir şey mükemmel değildir!*(ntv yayınları, s.15
3.2.1.2.3. GÜNEŞ SAATİ:
Güneşte bir bakıma saat gibi zamanı ölçmek için kullanılabilir. Meridyenden her geçişini bir tik sayabiliriz.* Ama güneş ve dünya hareketi değiştiği için bunu ölçmek imkansız. - güneş 3.4 ocak dünyaya en yakın olduğu tarih. 5.6 temmuz en uzak tarih- Sonuç olarak hiçbir saat güvenilir değildir.*
* (ntv yayınları s.16).
*(kaynak: google, güneşin en yakın ve uzak tarihi,)(http://www.ogrenmen.com/bilgisim/gunesin-dunyaya-en-yakin-oldugu-gun.html)
3.2.1 ZAMAN DA YOLCULUK MÜMKÜN MÜ?
3.2.1.2 BOYUT:
Fizik ve matematikte bir uzayın ya da nesnenin boyutu, gayri resmi olarak uzay ve nesne üzerindeki herhangi bir noktayı belirlemek için gereken minimum koordinat sayısı olarak tanımlanır.* wiki boyut Bilinen üç boyut vardır: örneğin bir araba düz bir çizgide ilerlerse tek boyutta hareket eder; Sağa ya da sola hareket ederse ikinci boyut eklenir, aşağı yukarı hareket ederse üçüncü boyut eklenir.* Einsteine göre dördüncü boyut zamandır, dördüncü boyutta hareket edersek zaman yolcusu oluruz.
*(viki, boyut,)(http://tr.wikipedia.org/wiki/Boyut)
*(you tube, ışık hızı formülü, belgesel)(https://www.youtube.com/watch?v=7i6xPDsp_YA)
Boyutlar teorisine göre: 3 boyutlar bizim yaşadığımızdır. Zamanın geçmişten geleceğe bir çizgi gibi oluşan boyut zamandır. 4. boyut ise zamanın bir sarmal gibi davrandığı bir boyuttur. Yani 4. boyutta yaşayan bir canlı doğum anından şu ana kadarki her şeyi zaman içerisinde serbestlik ile müdahalesiz görebilir. 5. boyut ise biraz daha karışık olmaktadır. 5. boyuttaki bir canlı var olduğu (doğduğu) andan , şu ana kadar ki tüm zaman kırılmalarıyla beraber (tüm yaşama olası ihtimallerle beraber) zaman içinde serbestlik ile görebilir. 6. boyut ise en karışıklarındandır. 6. boyuttaki bir varlık big bang den kıyamete kadar olan her şeyi tüm ihtimalleriyle beraber aynı anda görebilir. Buradan yola çıkarak bu ve bunun üst boyutlarının Tanrı boyutu olduğu , Tanrı\'nın yaptığımız, yapacağımız , yapabileceğimiz her şeyi bilmesi, fakat bunun tamamının kendi seçimimiz olduğu yani diğer bir deyişle \"kader\" durumunun bu tasviri olarak yorumlanabilir. Eğer biz diğer boyutlara geçersek bir nevi tanrının göreceğini görürüz.* (fizikist, beyin fırtınası, yorumlar)(http://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/2768/))
3.2.1.3. SOLUCAN DELİKLERİ:
Nathan rosen ve Einstein tarafından ileri sürülmüştür. Buna göre solucan deliği aslında aslında uzay-zamanın temelde uzay ve zamanda bir kısa yol olan topolojik bir vasıftır.* *wikihttp://tr.wikipedia.org/wiki/Solucandeli%C4%9Fi
Resimşekil 4
şekil 4\'te görüldüğü gibi uzayda bir kısa yol tasviri yapılmıştır. örneğin bizden 13 milyar ışık yılı uzaklıkta olan kırmızı cüce adındaki bir gezegenin yaşam belirtisi olduğu tespit edilmiştir.* Hiçbir madde ışık hızından daha fazla hareket edemediği için (ışık hızı 299.792.458 m/saniyedir(yaklaşık 1.079.252.850 km/saat) ve 13 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir teknolojinin kırmızı cüceye gitmesi imkansız olduğu için solucan delikleri teorisi ortaya atılmıştır.*Ancak Einsteine göre eğer bir solucan deliği yapabilirsek ki bu mümkündür.* Çünkü baktığımız her nesne, madde element birer solucan deliğidir bunlar atomdan da küçüktür Bunlar çok küçüktür ancak mikroskopla belirlenir. ya da bir nesne üzerinde gördüğümüz boşluklar birer solucan delikleridir.*
(google, en uzak galaksi,http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/10/131024_uzak_galaksi)
(ışık hızı, viki,http://tr.wikipedia.org/wiki/I%C5%9F%C4%B1k_h%C4%B1z%C4%B1)
(einstein,s.269)
Farabiye göre eğer bir tas, içi su dolu olan bir kaba, ağzı aşağıya gelecek biçimde batırılacak olursa, tasın içine hiç su girmediği görülür; Çünkü hava bir cisimdir ve kabın tamamı doldurduğundan suyun içeri girmesini engellemektedir. Buna karşılık eğer bir şişe ağzından bir miktar hava emildikten sonra suyu batırılacak olursa, suyun şişenin içinde yükseldiği görülür. Öyleyse doğada boşluk yoktur. farabi bu hipotezi için iki ilke kabul eder.*
1.) Hava esnektir ve bulunduğu mekanın tamamını doldurur.
2.) Hava ve su arasında bir komşuluk ilişkisi vardır ve nerede hava biterse orada su başlar.
Roger bacon ise farabi\'nin bu hipotezine karşı şöyle der:\'\' Doğadaki bütün nesneler birbirinin devamıdır. Ve doğa boşluktan (hiçlik) sakınır.*
(kaynak: Bilim Tarihine Giriş, prof.dr sevim tekeli, 7.basım, nobel yayınları, 2011, Ankara, s.145)
Big beng teorisine göre ise evren bir patlama sonucu oluşmuş ve ondan önce hiçlik vardı; patlama sonucu evren oluşmuş ve hublle 1929 yılında evrenin genişlediğini kanıtlamıştır.* (Bilim Tarihine Giriş, S.321)
Yukarıdaki örneklere bakarak hareket, enerji, hava, nesne vs. bunlar boşluğu engeller. Yani boşluğun olduğu yerde hareketten söz edilemez ve zaman kavramı da ortadan kalkar.
Zamanda geçmişe doğru gitmek imkansız gibi görünür; fakat geleceğe gitmek bilim açısından o kadar da imkansız bir durum değildir. Örneğin ışık hızına yakın bir hızla giden bir tren icat edilse ve bu trenin içindeki yolcularıyla birlikte saniyede dünyanın etrafını yedi kez dönerse bu yolcular zaman yolcusu olur. Zaman genişler ve hatta zaman kavramı ortadan kalkar. Bu yolcular için geçen geçen bir hafta dışardaki insanlar için yüz yıl geçmiş olur*(ışık hızı formülü belgesel https://www.youtube.com/watch?v=7sq75tg099Y)
3.2.1 ZAMANIN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ?
Augustinus:\'\' Zamanı ölçtüğümüzde, aslında hafızamızda çakılı kalan şeyi ölçeriz; O halde zamanı ölçtüğümüz yer: Kendi zihnimizin içindedir. O yüzden de zihnimizin zamanın nesnel bir şey olduğu konusunda ısrar etmesine izin vermeyelim.\'\' der*
İbni sina ise zaman anılarımızın ve beklentilerimizin bir özelliğinden ibaret olduğunu belirtir.*(ntv 10)
1.2.3.4.5 PSİKOLOJİK ZAMAN:
zamanın geçtiğini ayrıca hissederiz de, geçmişe dair anılara ve geleceğe yönelik beklentilere sahibizdir. Farklı büyüklüklerde zamansal süreler yaşarız. Kişisel olarak da zamanın geçişinin farkındayızdır.*(ntv 8)
Örneğin bir basketbol maçı, o maçta oynayan bir çocuğa hemencecik bitmiş gibi gelirken o ay bunun gibi yirminci maçını izlemiş olan babaya hiç bitmemiş gibi gözükebilir.*(ntv 9)
Bir diğer teoriye göre ise ( kaos teorisi ) zamanın mutlak (nesnel) olmamasının sebebi ya da zamanı bir bütün olarak sebep ve sonuçları dahilinde algılanmamamızın sebebi; günlük yaptığımız işlerden kaynaklanmaktadır. Örneğin sabah yeni uyanan birisi giyip hazırlanırken yanlış gömlek giydiğini görünce bunu hemen değiştiriverir ve dışarı çıktığında yolun karşı tarafına geçerken bir araba çarpıp adam oracıkta ölür. Kaos teorisine göre hayatımızda çok küçük bir olay çok büyük bir felakete neden olabilir. eğer verilen örnekte yanlış gömlek giymeseydi araba çarpmama ihtimali yüksek olurdu ve zaman nesnel bir şekilde akıp giderdi. Bu tür küçük olaylar hayatımızın her anında bulunur.*(google kaos, http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaos_kuram%C4%B1)
Dünyanın Tanrı tarafından yaratılmasının ve Tanrının yedinci günde dinlenmesinin (seyahat) anısına hafta yedi gün olarak belirlenmiştir. * Dinler özellikle insanların zamanını değerlendirmesini emreder. Örneğin Cuma günü İslamiyet te önemli bir gün olarak kabul edilmektedir. Ramazan ayı bir ayette ise zamana ant olsun diye zamanın önemini belirtir.
(kaynak: zamanın toplumsal gerçekliği, Ejder Okumuş, özgü y. 2011. istanbul, s.94-96)
Günlük hayatta zamanı ne kadar hissedersek o kadar zaman genişlenir. Zaman farkındalıktır diyebiliriz.
3.2.1.2. KİPLİ ZAMAN:
Bu teoride gelecek gerçek dışıdır. Bu cümleyi okuduktan sonra yapacağınız şeye denk gelen olay mevcut değildir. Gelecek henüz kararlaştırılmamıştır ve olasılıklarla doludur. Zaman geçtikçe, dünya mümkün olan onca yoldan birini seçer. Geçmiş belirlenmiştir, şimdiki zaman ise geçmişle geleceğin buluştuğu o anlık noktadadır * (ntv 59)
biz geçmişte yaşıyoruz şimdi ki zamanda yaşamamız imkansız. Örneğin gökyüzündeki en parlak yıldız sirius Dünyadan 8.6 ışık yılı uzakta bu bizim onu bugün gördüğümüz gibi değil 8.6 yıl önce olduğu gibi görürüz. ışık güneşten dünyaya 8.16 sn. sonra ulaşır yani güneşin geçmişini görürüz . ya da günlük hayatta bir olaya baktığımız da -her hangi bir nesne, durum, refleks,- o olayı beynimizden algıladıktan sonra tepki veririz yani biz geçmişte yaşıyoruz.*(ışık hızı formülü belgesel, )
şimdiki zaman ise bir o kadar karmaşık; siz bu cümleyi okursunuz evren genişler, zaman bazı yerlerde durur, milyonlarca nesne hareket eder, milyarlarca insan farklı hareket eder vs. Bizim bunları algılamamız imkansızdır. Yani hiçbir şey bütünüyle kavrayamayız. Bunların hepsi şimdi diye adlandırdığımız zaman da olur.*
Resim şekil 5
Ağacın gövde kısmını geçmiş, dalların başladığı nokta gelecek zaman olarak kabul edersek ağacın dallarına milyarlarca dal eklersek gelecek o kadar karmaşık ve anlamsız olur. Geçmiş donmuştur, gelecek belirsizdir. Şimdi ki zaman ise gözlemciye göre ne gelecektedir ne de geçmiştedir*( 26 ntv) İŞTE ZAMAN BU KADAR GENİŞ VE ANLAŞILMASI BU KADAR DA ZOR BİR KAVRAMDIR.