Bence; Bilinç, her şeyden önce \"karar verip uygulayabilme iradesidir.
İrademiz ile verdiğimiz kararları ise; bir çok değişkenden gelen veriler belirliyor.
Bilinçsiz eylemler olarak nitelediğimiz fizyolojik durumlar ve tepkiler de aslında bilincin bir parçası.
Onlar üzerinde irade sahibi olmayışımız, onları yadsımamıza neden oluyor olmalı.
Mesela; aynı olay karşısında; sağlıklı ve dinlenmiş bir vücut ile yorgun ve hastalıklı bir vücut sahibi olduğumuzda verdiğimiz kararlar ve tepkiler bile farklı olacaktır.
Bilinci iki parçadan oluşmuş kabul etmek daha mantıklı gibi bence. 1) Çevreden (ve içten gelen) bilgilere göre oluşan kontrol edilemeyen değişkenler
2) Aynı bilgilerden kontrollu olarak seçilen ve irade kullanılarak şekillendirilenlerden...
Fiziksel karşılığı için, ilk duruma (1) Kuantum dalgalanmasına göre üretilen sonuçlara,
İkinci duruma (2) Einstein ile doğan bildiğimiz modern fiziğe göre oluşan sonuçlara, benzetebilirim.
Yani bir tanesi kesin verileri, diğeri ise olasılıkların en güçlü şekillendirdiği dalgaya göre oluşan bilgilerden oluşuyor.
Bilinci, bu çerçevede; kesin ve net verilerle, olasılığa dayalı belirsiz verilerin işlenmesi sonucu oluşan bir irade olarak niteleyebilirim.
Özgür irade bunun neresinde? Olasılığa dayalı belirsiz verilerde...
Bizler bu olasılıklar içinde, en güçlü olasılığı \"seçme eğiliminde-umudunda\" olsak da, daha zayıf bir olasılığı \"seçme ihtimalimiz her zaman eşit.\"
Bilincin evrenin temel değerlerinden biri olduğuna inanıyorum.
Hatta, Yaratıcının \"yarattığı insan\" kavramı ile \"salt bilinci\" kast ettiğini düşünüyorum.
Her ne kadar fiziksel vücudumuza çok bağımlı olsak da, bunlar algı yanılsaması.
Yani belli bir bilinç düzeyine ulaşmış, geçmiş her canlı \" yaratılmış insan\" olarak nitelenebilmeli.
Bu bizi yaratılışın evrenselliğine ve genişliğine götürür bizi. Bir çok başka gezegendeki hayat ihtimalini, ruhsal açıdan kabul edilebilir kılar. Tabii vücuduna aşırı bağımlı düşüneneleri de ciddi bir bunalıma sokar. Yaratılmışların en şereflisinin vücutları değil de, bilinçleri-akılları olunca sadece...
Böyle bir durumda bize verilen yaşam, bilincin geliştirilmesi, güçlendirilmesi, güzelleştirilmesi için bir hediye olur.
(Bu tanım, çoğu insan tanımlı biyolojik yaratığın işine gelmeyecek çünkü kabul ederlerse, tüm yaratılmış varlıklara saygı ve sevgi duymak zorunda kalacaklar.)
Diğer yandan, kendimizden aşağı gördüğümüz, bilinçsiz olarak tanımladığımız canlılarında kısmı de olsa bilinci olduğunu kabullenmel zorunda kalırız. Sosyalleşme ve gelişme düzeylerine bağlı olarak, net sonuçlara göre irade içeren tepkileri oransal olarak düşük iken, belirsiz verilere göre tepkileri daha yoğun olan canlılar. Yani duygusal tepkileri daha yoğun canlılar.