Evrim teorisi ile ateistliğin hiç bir ilişkisi yoktur. Teoriyi ortaya atan Darvin de inançlı ve bu yüzden ciddi tereddütler yaşamış biriydi.
Zaten evrim teorisi bize yaradılışın ne kadar ince ve muazzam olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Çok ince ve hassas bir yapının, uzun bir sürecin sonunda var olmayı anlatmaktadır. Şöyle ki; Hiç bir şey sebepsiz yaratılmamıştır. Bizler bunu yorumlarken, var olanın üzerine odaklanıp, neden var olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Yani, insan niye vardır? gibi...
Bir de şu açıdan düşünün, hangi koşullar ve süreç sonucunda insan haline gelmişiz? Bir toz ve su damlasından başlayarak hangi aşamalarla ve süreç ile insan olarak, zeki bir forma ulaşmışız?
Bana göre geçmişteki tüm olaylar ve olgular zinciri, insanın yaratışının bir parçasıydı. Din bize bu süreci açıklamıyor. Konuya girmiyor. Sadece düşünene ibretlik mesajlar veriyor. İlk insanın tamamlanması ve yeryüzünde hüküm sürmesi ile başlıyor, anlatımı.
Ateistlikle bağlantı kuranlar genelde, bu süreci kendi fiziksel, maddi varlıklarına göre ve yargılarına göre değerlendiriyorlar. Yani 60 yıl ortalama yaşayan bir insanın değerleriyle... Onlar için 10 bin yıl bile çok uzun bir süreç oluyor.
Oysa işe Allah-ü Teâla (C.C.) açısından bakarsanız; anlık bir iş... Saniye bile değil. Sadece her şeyi bir sebebe bağlayarak, sistematik olarak gelişimini sağlamış... İşte 60 yıllık ömrü olan bu süreci kavrayamıyor. Aklı almadığı içinde, bu süreci bir kıstasa koyup kendi din değerleri ile algılanmasına, kabule uğraşıyor.
Bana göre bu süreci din dışı olarak kabul etmek, O\'nun eserlerine ve mükemmelliğine saldırıdır.
Yani iman kaybıdır.
Dini sadece; \"şekle\" ve inancı, \"düşünmeden sorgulamadan kabule-itaate\" indirgemiş kişilerin eseridir, sorduğunuz sorudaki şüpheler.
Bir çoğumuz aynı şüpheleri ve sorguları yaşıyoruz. Bilgi artıkça, şüpheler azalıyor, eminlik artıyor.
Bir yandan da bu tür kişilerin (ki çoğu zaten din-inanç ticaretiyle geçiniyor, güç ve mevki sahibi olmaya çalışıyor) birey üzerindeki hakimiyeti azalıyor. Bu da onların işine gelmiyor.
İnsanın ortaya bir fikir atıp, zamanla onu dallandırması, budaklandırıp genişletmesi her zaman olmuştur. Mesela, dinimizdeki bu kadar mezhep ve tarikat, Allah\'ın (C.C.) emri miydi? Kim ve nasıl karar vermiş? Birinin \"ak\" dediğine bir diğeri, \"gri\" ya da \"ak değil ama beyazımsı\" veya \"kara\" diyebiliyor. Oysa Tek Tanrı, Tek kitap ve tek peygamber bunların kökeni... Nasıl böyle dallanıp, budaklanıyor. Bir de kendilerini doğrulamak için, geliştirip yayılıyor?
İnsan faktörü girdiği için... İnsanların inancında gedikler, şüpheler olduğu zaman, bunları gidermek ve doğru bir sonuca ulaşmak istediği zaman, ondan daha iyi konuyu bildiğini düşündüğü kişilere sorduğu için... Belki hiç biri art niyetli değildi. Hiç biri kötü bir şey yapmak istemiyordu. Ama dine, aracı olarak insan faktörü girdiği anda, ayrılıklar ve farklılıklar başlamış. Gruplaşmalar, hizipleşmeye ve çatışmalara neden olmuş.
Bu nedenle bana göre, evrim teorisi, yaradılışın mükemmelliğinin ve O\'nun gücünün kanıtı iken, bir başkası için O\'ndan uzaklaşma olabiliyor.
En doğrusu, bu sorunun cevabını kendinizden aramanız. Öğrenip, sorgulayıp, düşünüp, karar vermeniz. Eğer bir karara varacaksanız, bunu \"bilimsel bilgilerle ve mantıkla destekleyecek\" şekilde (ki kişilerin yargı ve hükümlerinin kararınız üzerinde etkisi kalmasın) yapın.
(Bilim bir inanç değildir. Doğruyu, \"salt doğru\"yu arama yöntemidir. Bilimsel ilkeler de hatalı yaklaşımları ve sonuçları elimine etmek için geliştirilmiştir.)