Aslında burada da bu soru \'\' gözlemciye \' bağlı . Mesela karadeliğin yakınında 2 saat geçirdiğini algılayan X \' e göre gerçekten 2 saat geçmiştir ama aynı uzay-zaman bükülmesinin daha uç noktasında bulunan Y bunu 30 sene tarzı bir zaman dilimi olarak algılayabilir . Haraket görecelidir , bu yüzden de uzay-zaman bükülmeleri \'\' gözlemciye \'\' göre değişken oluyor diye biliyorum .

Temelinde bilim\'in temelinde bir İNANÇ vardır . Bu inancın çağımızdaki optimize edilmiş haline \'\' Daima Şüphe \'\' denir . Birde inanç gibi muhteşem vede tanrısal bir şeyi insan beyni şöyle optimize etti \'\' Din \'\' . Şüphesiz dinler insan beyninin en muhteşem \'\' sosyal-mühendislik \'\' ürünüdür . Bir üründür çünkü bunu şuradan anlamak zor değildir ; \'\' insanlar hep birbirlerine tanrıya İNANIYOR MUSUN diye sorar fakat çok azı - Acaba tanrı bana inanıyor mu ? - diye sorar . Nihayetinde bir şey (tanrı , yaratıcı , zeka , ırk , hiçbir şey , her şey ) bize inandığı için yazıyor olabilirim . Peki eğer böyle ise nasıl olur da gerçekliklerimizden inancın optimize edilmemiş halini çıkabiliriz ki ? Ben bilinen / bilinmeyen evrenlerde bulunan en muhteşem ve en mükemmel organın beynimiz olduğuna kendimi inandırdım mesela . Bu inanışı düzenleyen kim peki ? Bilinç . Bizler tabi ki de gerçekliğin G \' sini bile algılamıyoruz . EMS \' nin bile 10 trilyonda birini algılıyoruz . Algıladığın evrendeki gerçeklikler senin algılarının ( görme / dokunma / hissetme / dokunma / duyma ) vede harici algıların ( teleskoplar / mikroskoplar / uzay araçları / haberleşme cihazların / bilgisayar gücün ) harici yada doğal algılar ile bile gerçekliğin sonsuzda birini oluşturuyor . \'\' Sorun , hiçbir zaman inanç sisteminin doğru veya yanlış olması değildi ; soru ona duygusal olarak bağlanıp bağlanmamanın bize az veya çok fayda sağlayıp sağlamadığının muhtemel olmasıydı . Bu \'\' optimize edilmiş gerçeklikler \'\' ışığında sadece tek bir şeye diğerinden azıcık daha fazla inanabilirim : \'\' Tek gerçeklik , döngüsel ve değişen olandır . \'\' ( Change Your Reality , Open Your Mind ) . İyi günler

Teşekkürler yorum icin. Ama benim merak ettiğim kara deliğin merkezine doğru düştüğün de gerçekleşen zaman ile gozlemcinin zamanı.

Teşekkürler yorum icin. Ama benim merak ettiğim kara deliğin merkezine doğru düştüğün de gerçekleşen zaman ile gozlemcinin zamanı.

Öncelikle konu hakkındaki bilgimizin çoğunun bilimsel temellere dayansada varsayımlara dayandığını, deneye ve gözleme tabii tutlamadığını öngörmek gerekiyor. Güvenilir bilimcilerin varsayımlarını en azından doğruya en yakın olarak kabul ederek varsayımlarda bulunuyoruz. Bunlara dayanarak varsayımsal olarak, http://evreneyenibirbakis.blogspot.com.tr/2016/02/karadelikler-ve-islevleri.html sayfasında bir açıklama getirmeye çalıştım. Özet olarak: Düşen cisim hızlanır 3 boyutunu kaybedip 2 boyutlu olana kadar zaman yavaşlar. 2 boyutlu olduğunda ışık hızına ulaşmış olur (*) ve zaman durur. 2 boyutlu iken bilgisi karadelik dokusuna dahil olur, ardından gelişen süreç ile tek boyutlu olur. Ardından boyutsuzluğa doğru yönelir. (*) Hiç bir kütlenin ışık hızını geçemeyeceği kuralı burada bozulmamaktadır. Nesnenin hızlanırken artan ekstra basınç ile uzamsal boyutlarıda değişmektedir. Ayrıca zaman dalgaları da karadeliğe girince değişime uğruyor. Bu süreç boyunca zamanın değişimi geometrik bir oranda değişir. Y

\'\' ışık hızına ulaşmış olur (*) ve zaman durur. \'\' Ben 21. yüzyılda buna inanmıyorum ve bilmiyorum . Aptalmışım gibi gözükecek ama zaman denilen olgunun temelinde evrenin dokusunun bir parmağı var . Hız ve Tekillikler etki eden parametreler arasında ama ben eınsteın\'ın en sağlam postulatına saygısızlık etmeden bunu reddediyorum . Işık hızına ulaşınca zamanın duracak olması önermesi aslında diğer bir önerme ile kendi ile çelişiyor ; eğer kütleli cisimler ( bilinç ) ışık hızına ulaşamıyorsa ; o zaman ışık hızına ulaşınca zamanın durduğundan nasıl emin olacağız ? Bir astronotu ışıktan hızlı bir itki sistemi ile kara deliğin tekilliğinin yanından teğet geçecek bir şekilde geçirsek bile zamanın durduğundan emin olabilir miydik ? Bence hayır . Zamanı etkileyen vede zamanın fazlar arası geçişte bir minimum sınır oluşturduğu bir mekanizma olmalı .

İçimden bir his nedense \'\' shibumi küfür gibi bir yorum atıp tüm gerçekliğimi darmadağın edecek \'\' diyor diğer kısım yapmaz ya diyor . hhaha (:

@nobody Öncelikle \"zaman denilen olgudaki temelinde evren parmağı olması\", paylaştığım ve iddia ettiğim bir olgu. Eğer aptal gibi gözüküyorsanız, bunu da paylaşıyorum. :-) Karadelik içindeki nesne, kütleli iken ışık hızına ulaşmıyor. Nesne 3 uzamsal boyutundan bir tanesini, (hareket yönündekini) kaybediyor. Daha doğrusu bu boyut öylesine baskılanıyor ki, bu boyutu açık tutan tüm enerji, diğer boyutlara dağılıyor. Onların titreşimleri güçleniyor.Bu hıza 2 boyutlu iken ulaşıyor. Çünkü bildiğimiz anlamda bir kütlesi kalmıyor. 2 boyutlu olanları Bizler \"dalga\" olarak tanımlıyoruz. (Fotonun tek boyutlu olduğunu düşünüyorum ama sağlam kaynakların önemli bir kısmı onu iki boyutlu olarak tanımlıyor) . Işık hızına ulaşınca zamanın durması (benim açımdan) zamanı tanımlayan dalga ile aynı hızda olmak anlamına geliyor. Yani bir bakıma o dalga tarafından taşınan (sörfçü gibi) bir duruma ulaşmış olmak. (Bana göre, Eğer zamanı kütleyi geçen dalgaların sayısına göre tanımlıyorsak, o dalgalardan biri ile taşındığınızda \"zaman\" ın durumu ne olur? Artık geçen dalgaların tanımı kalmaz.Bildiğimiz tek bir dalga kalır. Varsayımıma bakarken, zamanı (EGD) dalgaların arasındaki aralıkların sayımı olarak tanımladığımı gözönüne alınız.) Bu dalgalar, karadeliğe yaklaştığı zaman, bulundukları sıradan koparlar ve karadelik içine doğru yollarına devam ederler. Olağan sırasından kopan bu dalga için, artık evrendeki zaman değerleri ve koşulları geçerli olamaz. Karadelikleri evrenin düşük basınç alanı bölgeleri olarak ele alıyorum. (Oluşturdukları kütle çekim kuvvetini de evrenin dokusunun bu ortamdaki basıncından...) Örnekleme olarak, denizdeki girdaba yaklaşan dalga sıralarını düşünebilirsiniz. Dalganın yapısı, girdaba girdiği zaman frekansı da, hızı da (daha önceki durumlarına göre) değişir. Ayrıca taşıdığı enerji, birim başına yoğunlaşır. Bununda aynı ortamdaki nesneler üzerinde etkisi olur. (Başka bir örnekleme; deniz dibine bir delik açsak ve su buradan gitmeye başlasa ama dönen bir girdap olmasa, yakınındaki bir sandalı bu bölgenin içine iten nedir? ) Karadeliği teğet geçen nesne için zaman yavaşlamasına gelince, bence karadeliklere yaklaştıkça enerji yoğunluğu arttığı için, (EGD) dalgalarının genliği ve hızı değişiyor. Sonuçta zaman hızı değişiyor. Bir de bu ortamdan \"hızlı\" geçen bir nesne için zaman daha da yavaşladığı için (aynı ortamdaki duran nesneye göre), bu nesne için zaman çok daha yavaşlamış olur. Hatta olağan uzayda aynı hızda olsaydı uğrayacağı zaman genleşmesinden daha fazla bir genleşmeye maruz kalırdı bence. Zaman durur muydu? (Karadelik yakınında hızla geçerken) Hayır iç gözlemci için durmazdı ama çok yavaşlardı, bence. Sonuç; ışık hızına kütlesiz nesneler ulaşabildiğine göre, ışık hızına ulaşan kütlenin de bunu kaybetmesi lazım. Yani en azından 2 veya tek boyutlu olması lazım. Karadelikler bunun için uygun bir ortamda oluşturuyor çünkü 3 boyutlu kütlenin bilgisini de, yüzey alanına 2 boyutlu olarak kaydediyor. (Hawking\'e göre) Gelen son yorumunuza göre: Sizin gerçekliğiniz güçlü bir mantığa sahip... :-)

@nobody Öncelikle \"zaman denilen olgudaki temelinde evren parmağı olması\", paylaştığım ve iddia ettiğim bir olgu. Eğer aptal gibi gözüküyorsanız, bunu da paylaşıyorum. :-) Karadelik içindeki nesne, kütleli iken ışık hızına ulaşmıyor. Nesne 3 uzamsal boyutundan bir tanesini, (hareket yönündekini) kaybediyor. Daha doğrusu bu boyut öylesine baskılanıyor ki, bu boyutu açık tutan tüm enerji, diğer boyutlara dağılıyor. Onların titreşimleri güçleniyor.Bu hıza 2 boyutlu iken ulaşıyor. Çünkü bildiğimiz anlamda bir kütlesi kalmıyor. 2 boyutlu olanları Bizler \"dalga\" olarak tanımlıyoruz. (Fotonun tek boyutlu olduğunu düşünüyorum ama sağlam kaynakların önemli bir kısmı onu iki boyutlu olarak tanımlıyor) . Işık hızına ulaşınca zamanın durması (benim açımdan) zamanı tanımlayan dalga ile aynı hızda olmak anlamına geliyor. Yani bir bakıma o dalga tarafından taşınan (sörfçü gibi) bir duruma ulaşmış olmak. (Bana göre, Eğer zamanı kütleyi geçen dalgaların sayısına göre tanımlıyorsak, o dalgalardan biri ile taşındığınızda \"zaman\" ın durumu ne olur? Artık geçen dalgaların tanımı kalmaz.Bildiğimiz tek bir dalga kalır. Varsayımıma bakarken, zamanı (EGD) dalgaların arasındaki aralıkların sayımı olarak tanımladığımı gözönüne alınız.) Bu dalgalar, karadeliğe yaklaştığı zaman, bulundukları sıradan koparlar ve karadelik içine doğru yollarına devam ederler. Olağan sırasından kopan bu dalga için, artık evrendeki zaman değerleri ve koşulları geçerli olamaz. Karadelikleri evrenin düşük basınç alanı bölgeleri olarak ele alıyorum. (Oluşturdukları kütle çekim kuvvetini de evrenin dokusunun bu ortamdaki basıncından...) Örnekleme olarak, denizdeki girdaba yaklaşan dalga sıralarını düşünebilirsiniz. Dalganın yapısı, girdaba girdiği zaman frekansı da, hızı da (daha önceki durumlarına göre) değişir. Ayrıca taşıdığı enerji, birim başına yoğunlaşır. Bununda aynı ortamdaki nesneler üzerinde etkisi olur. (Başka bir örnekleme; deniz dibine bir delik açsak ve su buradan gitmeye başlasa ama dönen bir girdap olmasa, yakınındaki bir sandalı bu bölgenin içine iten nedir? ) Karadeliği teğet geçen nesne için zaman yavaşlamasına gelince, bence karadeliklere yaklaştıkça enerji yoğunluğu arttığı için, (EGD) dalgalarının genliği ve hızı değişiyor. Sonuçta zaman hızı değişiyor. Bir de bu ortamdan \"hızlı\" geçen bir nesne için zaman daha da yavaşladığı için (aynı ortamdaki duran nesneye göre), bu nesne için zaman çok daha yavaşlamış olur. Hatta olağan uzayda aynı hızda olsaydı uğrayacağı zaman genleşmesinden daha fazla bir genleşmeye maruz kalırdı bence. Zaman durur muydu? (Karadelik yakınında hızla geçerken) Hayır iç gözlemci için durmazdı ama çok yavaşlardı, bence. Sonuç; ışık hızına kütlesiz nesneler ulaşabildiğine göre, ışık hızına ulaşan kütlenin de bunu kaybetmesi lazım. Yani en azından 2 veya tek boyutlu olması lazım. Karadelikler bunun için uygun bir ortamda oluşturuyor çünkü 3 boyutlu kütlenin bilgisini de, yüzey alanına 2 boyutlu olarak kaydediyor. (Hawking\'e göre) Gelen son yorumunuza gelince: Sizin gerçekliğiniz güçlü bir mantığa sahip... :-)

Evet kara deliğe düşerken zaman dünyadaki birisine göre senin için gittikçe yavaşlamaya başlayacak kara deliğe yaklaştıkça artan kütle çekiminin etkisiyle zaman durma noktasına kadar gelecek. yani senin için 1 saat geçmişken dünyadaki için binlerce yıl geçmiş olacak. Işık hızına ulaştığında ise artık senden ortada kalan şey sadece enerji olacak. Burada zamanı yavaşlatan şey kütle çekimidir. Yani zamanın yavaşlamasını görmek için dünyaya da bakabiliriz. Artık çok hassas atomik saatler sayesinde dünya yüzeyinde 1 metreye kadar hassaslıkta zamanın yavaşlaması gözlemlenebiliyor.

@shibumi ve @nobody bir cisim ışık hızına yakın hareket ediyorken hareket yönündeki uzamsal boyutunda daralma oluyor bu cepte...peki bir cisim ışık hızına yakın bir şekilde kendi çevresinde dönüyorsa hangi yönde daralma olur_?

zira karadeliğin çalışma prensibi ile alakalı

@Alliance33, aslında konu tam da sizin görüşlerinizi değerlendirmeniz için uygun bir başlık oldu bu arada :-) Bence, nesnenin kendi etrafında dönmesi pek mümkün olmaz. Çünkü rotasyona sebeb olan momentumum uygulacağı kuvvet, nesnein gidiş yönündeki çekim kuvvetinden çok zayıf kalır gibi geliyor. Bu sündürerek çekiştirdiğiniz bir balonu, çektiğiniz yönde kendi etrafında döndürmeye çalışmaya benziyor. Yani imkansız gibi bir şey... Hareket yönüne dik olan uzamsal boyutlarında bir rotasyon yapabilir. Ama bu hareketin çok önemli olmadığını düşünüyorum. Cisimin ışık hızına yakın bir hızda dönmesi ayrı bir konu. Açıkçası bu tür bir hareket sonucu, iç gözlemci için nasıl bir zaman algısı olur bilemiyorum. Rotasyonel hareket üzerindeki bilgim çok dar.

şimdi nötron yıldızı ile karadelikler arasında sadece kütle farkı var ve nötron yıldızları kendi etrafındaki dönüş hızları ışık hızının %20 sine kadar denk gelebiliyorlar... bir nötron yıldızı vardı adını unuttum saniyede kendi çevresinde 700 küsürlerde bir dönüş yapıyordu...