Temelinde bilim\'in temelinde bir İNANÇ vardır . Bu inancın çağımızdaki optimize edilmiş haline \'\' Daima Şüphe \'\' denir . Birde inanç gibi muhteşem vede tanrısal bir şeyi insan beyni şöyle optimize etti \'\' Din \'\' . Şüphesiz dinler insan beyninin en muhteşem \'\' sosyal-mühendislik \'\' ürünüdür .
Bir üründür çünkü bunu şuradan anlamak zor değildir ; \'\' insanlar hep birbirlerine tanrıya İNANIYOR MUSUN diye sorar fakat çok azı - Acaba tanrı bana inanıyor mu ? - diye sorar . Nihayetinde bir şey (tanrı , yaratıcı , zeka , ırk , hiçbir şey , her şey ) bize inandığı için yazıyor olabilirim . Peki eğer böyle ise nasıl olur da gerçekliklerimizden inancın optimize edilmemiş halini çıkabiliriz ki ?
Ben bilinen / bilinmeyen evrenlerde bulunan en muhteşem ve en mükemmel organın beynimiz olduğuna kendimi inandırdım mesela . Bu inanışı düzenleyen kim peki ? Bilinç . Bizler tabi ki de gerçekliğin G \' sini bile algılamıyoruz . EMS \' nin bile 10 trilyonda birini algılıyoruz . Algıladığın evrendeki gerçeklikler senin algılarının ( görme / dokunma / hissetme / dokunma / duyma ) vede harici algıların ( teleskoplar / mikroskoplar / uzay araçları / haberleşme cihazların / bilgisayar gücün ) harici yada doğal algılar ile bile gerçekliğin sonsuzda birini oluşturuyor .
\'\' Sorun , hiçbir zaman inanç sisteminin doğru veya yanlış olması değildi ; soru ona duygusal olarak bağlanıp bağlanmamanın bize az veya çok fayda sağlayıp sağlamadığının muhtemel olmasıydı .
Bu \'\' optimize edilmiş gerçeklikler \'\' ışığında sadece tek bir şeye diğerinden azıcık daha fazla inanabilirim : \'\' Tek gerçeklik , döngüsel ve değişen olandır . \'\' ( Change Your Reality , Open Your Mind ) . İyi günler